Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Başkanlık sistemini getiren 16 Nisan Anayasası’nın mimarı olarak bilinen ve bu Anayasa ile ilgili bir de kitabı bulunan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Av. Mehmet Uçum pazar akşamı bir televizyon programına konuktu.

        Bir süre önce “Parlamenter sisteme asla dönüş olmayacaktır” diyen Uçum, televizyon programında pek çok konuya değindi ama Beştepe’de bu konuda en yetkin isim olmasına rağmen, bir Anayasa değişikliği ya da yeni bir Anayasa hazırlığından tek kelime ile bile olsa, olasılık ve gereklilik olarak dahi söz etmedi.

        Ancak ertesi gün, yani hemen hemen 22 saat sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, kameraların karşısına geçti ve “İttifak ortağımızla anlaşabilirsek yeni bir Anayasa getirebiliriz” dedi.

        Kimsenin beklemediği bir şeydi bu.

        Tümden yeni bir Anayasa.

        3 yıl önce referanduma gidilirken nedense gerek duyulmayan, şimdi ise nedense gerek duyulan yeni bir Anayasa.

        Belli ki iktidar açısından 16 Nisan Anayasa’sı “Anayasa” değil “Arayasa” olarak görülmüş.

        Referandumla kabul edilen Anayasal değil, Arayasal bir sistem değişikliği imiş.

        Şimdi herkes yeni anayasa neler getirebilir, AK Parti bunu neden önerdi, ne planlıyor gibi sorular soruyor.

        Benim yeni Anayasa’nın neler getireceği ile ilgili bir fikrim yok.

        Ama neler getirmeyeceğini tahmin edebilirim.

        Mesela daha özgürlükçü bir Anayasa olmayacağını söylemek için alim olmaya gerek yok.

        Devleti daha merkeze koyan bir Anayasa olması muhtemel.

        Tabii olursa.

        İşin garibi, koalisyon ortaklarının TBMM’deki sandalye sayıları yeni bir Anayasa için gereken gücü sağlamıyor.

        Yani yeni bir Anayasa ancak ve ancak referandum ile kabul edilebilir.

        İktidar ittifakının oy oranının da bunu sağlamaya yeterli olmadığını anketler gösteriyor.

        Kimileri de diyor ki, iktidar ittifakı bu öneri ile seçim yapmadan gücünü test etmek istiyor.

        Ben bunu da iktidar açısından çok tehlikeli buluyorum.

        Böyle bir test, SpaceX’in dünkü testine dönebilir.

        Ama ne olursa olsun, yeni Anayasa önerisi, iktidarın uzun süreden beri en başarılı gündem değiştirme girişimi oldu.

        Bunu da kabul etmek lazım!

        İzmir çaresine bakar

        İzmir çaresine bakar
        0:00 / 0:00

        İzmir’i yine sel bastı.

        Bir bölgenin 365 günde aldığı yağışın yüzde 20’ye yakınını birkaç saatte oraya boşaltırsanız her yeri sel alır.

        Kentte epey bir hasar, bir de can kaybı var.

        Bu seller beklenmedik bir şey değil.

        Belli ki, artık bu gibi afetleri daha sık ve daha yaygın biçimde göreceğiz.

        Burada şaşırtıcı olan ya da benim için şaşırtıcı olan ise şu.

        Devletin ve siyasetin böyle felaketlere, bölgelere göre değişen tepki vermesi.

        Bir sel felaketi yurdun başka bir bölgesinde olunca oraya bakanlar, siyasetçiler anında akın ediyor ve yaraları sarma sözü veriyor.

        Ama İzmir’de olunca ne iktidar ne muhalefet hiçbir tepki göstermiyor.

        “İzmirli nasıl olsa başının çaresine bakar bize ihtiyacı yoktur” diye düşünüyorlar muhtemelen.

        Bu İzmirliler açısından gurur verici, siyaset açısından ise utanç!

        Taksim'e ATM Anıtı

        Taksim'e ATM Anıtı
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin en çok tartışılan meydanı tabii ki Taksim Meydanı’dır.

        İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bu meydanı yeniden düzenleme kararı aldı.

        Bunu da bir halk oylaması ile yaptı.

        Projeler sundu.

        Halk birini beğendi.

        Ben böyle halk oylamalarını çok manasız bulurum.

        Milletin önüne 5 proje koyanlar, birini seçin derler.

        Ama hiç kimse maliyetinden bahsetmez.

        Yapılacak işin kalitesinden bahsetmez.

        Neyse konumuz o değil.

        İBB, Taksim Meydanı’nı güzelleştirecek diye beklerken dün Taksim Meydanı’nda bir rezalet ile karşılaştım.

        Her gün geçtiğim meydanın tam ortasına ama tam ortasına yan yana bir grup ATM yani Bankamatik koydular.

        Akılalmaz bir şekilde, meydanın tam göbeğine.

        Meydanın bir göbeğinde Atatürk Anıtı, diğer göbeğinde ise Bankamatik Anıtı.

        AK Parti yapsa kıyameti koparırız “Atatürk’ün karşısına bankamatik koyulur mu?” diye.

        Haklı da oluruz.

        Bunu yapan İBB'ye sormak isterim, "Başka yer mi yoktu koskoca meydanda?"

        Meydanın kıyısına koy, köşesine koy.

        Mete Caddesi'nin girişine koy, meydanın altında otobüs duraklarının olduğu bir alt geçit var, yağmur da almaz oraya koy.

        Tüm bu yerler dururken meydanın tam ortasına koymak.

        Muhteşem bir fikir olmuş.

        LGBTİ

        LGBTİ
        0:00 / 0:00

        Son zamanlarda siyasette en beğendiğim tepki İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem’den geldi.

        Prof. Erdem sosyal medyada kızlarının bir LGBTİ eylemindeki fotoğrafını paylaşıp altına “Bu kızlar sizin mi, LGBT ne demektir Bahadır Bey” diyen kullanıcıya “Evet ben bu muhteşem kızların babasıyım, her gün Allah'a böyle insan akıllı cesur aktivist kızlar nasip ettiği için şükrediyorum” diye kapak yaptı.

        Ağzına sağlık.

        Başbakan Erdoğan ile yaptığım son röportaja giderken o gün 13 yaşında olan kızıma “Başbakan’a sormamı istediğin bir soru var mı?” dediğimde “Gay evliliklerine ne zaman izin vereceklerin sor” dediğini yıllar önce yazmıştım.

        Yeni nesil konuya böyle bakıyor.

        İnsanın bir gerçeğini reddederek, gizleyerek, utanç verici olarak niteleyerek değil.

        LGBTİ bireyler arasında AK Parti’ye oy veren de var, başka partilere de.

        LGBTİ bir siyasi tercihi göstermiyor.

        Ecdadınızın bu konuya nasıl baktığını öğrenmek için size Künh ül Ahbar’ı okumanızı tavsiye etmeyeceğim.

        Ama Murat Bardakçı’nın Osmanlı’da Seks adlı kitabını ya da Reşat Ekrem Koçu’yu okumanız yeter.

        Şimdi abuk sabuk yakıştırmalar yapmanız da zerre umurumda olmaz.

        Türkiye’nin entel dantel yazar taifesi “LGBTİ dergisine röportaj verir miyim” tartışması yaparken ben yıllar önce bu dergi ile röportaj yaptım.

        Hiç de çekinmedim. Daha doğrusu aklıma çekinmek bile gelmedi.

        Çünkü bu durumu bir cinsel haklar meselesi değil, bir insan hakları meselesi olarak görüyorum.

        Kimsenin kimseyi dini dili rengi fikri cinsiyeti üzerinden yargılama hakkına sahip olmadığını biliyorum.

        Hrant Dink’in öldürülmesine tepki göstermek için Ermeni, George Floyd’un öldürülmesine tepki göstermek için zenci olmak gerekmediğini de hepinize hatırlatmak isterim.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Çocuklarımızın ve torunlarımızın da bu ülkede ve bu dünyada yaşayacağını unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar