Roberto Carlos'u kıskanmadım, bunu mu kıskanacağım
Kafayı Mesut Özil’e taktı demiş bazıları.
Haşa.
Kafayı Mesut Özil’e falan takmadım.
Ben kafayı kimseye takmam.
Ben kafayı enayi yerine koyulmaya takarım.
Dün Mesut Özil’in Türkiye’de, her biri birer başyapıt onlarca camimiz var iken, bu camilerin tanıtımının Türkiye için turistik potansiyel yaratma olasılığı büyükken Özil’in Hindistan’dan bir caminin önünde Fenerbahçe forması ile fotoğraf koymasını eleştirdim.
Hemen saldırı başladı.
Kimi diyor ki, “Mesut Özil’e kafayı taktı” kimi diyor ki, “Mesut Özil geldi diye hasetinden çatlıyor”
Önemli, değerli bir futbolcunun transferinden çatlayacak olsa idim Fenerbahçe’nin Roberto Carlos’u transfer etmesine çatlardım.
Galatasaray forması ile en görmek istediğim futbolculardan biri idi.
Tam aksine böyle önemli bir futbolcuyu bize izlettirdiği için Fenerbahçe’ye minnet duydum.
Kariyerinin zirvesinde gelen Van Persie’yi kıskanmadım da, zirvedeyken Alman, dibe vurduğunda Türk olduğunu hatırlayan Mesut Özil’in gelmesini mi kıskanacağım?
Geçiniz bunları kardeşim, geçiniz.
Benim derdim iki yüzlülükle, benim derdim sahte bir “yerli ve milli” söylemi ile.
“Hepsi Müslümanların camii, Mesut da bir Müslüman, ille Türkiye’den mi cami paylaşacak” demiş bazıları.
Böyle doğruyu söyleyin, canımı yiyin.
Bak buna saygı duyarım.
Zekamla alay etmeyen, gerçekçi bir yaklaşım bu çünkü.
Sahte bir yerli ve millicilik söyleminden sıyrılıp, gerçeği söyleyin arkadaşlar.