Dile dört yönlü saldırı
Türkçe’nin korunması ile ilgili duyarlılık çok önemli.
Ama bana sorarsanız tek yanlı düşünülen, tek yanlı ele alınan bir duyarlılık.
Türkçe’nin korunması denirken sanki sadece “Batı dillerinin” etkisinden korunması gibi bir algı var.
Oysa Türkçe’nin içindeki Doğu dilleri kaynaklı kelime sayısı, Batı dillerinden gelen kelime sayısından çok çok daha fazla.
Çok basit bir örnekle,İslamiyet ileilgili kavramlarımızda kullandığımız kelimeler bileFarsça. Oysa vatandaşa sorsan ibadetin dili Arapça diye biliyor.
Artık gelenek olmuş ibadet dilini bir kenara bırakalım, değişmez ve değiştirmeye gerek de yok ama dilimize son zamanlarda bile gerekli gereksiz Doğu kökenli kelimeler sokup duruyoruz.
Mesela yakın zamanların popüler kelimesi “istikşafi”
Hiç duymadığımız, hiç bilmediğimiz bir kelime iken sürekli kullanır hale geldiğimiz bir kelime.
Arapça “keşif” kökenli.
Bizim yıllardır “arama toplantısı” diye bildiğim şey birdenbire “istikşafi” görüşme oldu.
Yine son zamanların moda kelimelerinden biri “tevafuk”.
“Rastlantı” anlamında kullanılıyor genelde.
Tabii ki Arapça kökenli.
“Denk gelme, zarif bir uyum içinde olma” anlamlı sözcük herkesin dilinde.
Yine bin yıllık “dedikodu” artık Arapçalaştı ve “gıybet” oldu niyeyse. Herkesin dilinde artık gıybet var.
Dil işgal altında, say say bitmez.
Bu nedenle dilimizi koruma hassasiyetine yüzde yüz katılıyorum.
Ama sadece Batı’dan değil, Doğu’dan da!