Mısır'da da inat mı?
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklı tezleri ve bu tezlere dayanan hukuki uygulamaları oldu yakın zamanda.
Mavi Vatan kavramı ile de oldukça önemli avantajlar sağladı.
Ancak sözde müttefiklerimiz olsun ya da parçası olmaya çalıştığımız AB ülkeleri olsun tüm uluslararası camia Türkiye’nin karşısına dikildi.
Sonuçta Türkiye, Doğu Akdeniz’de haklı olarak hak iddia ettiği bölgelerden şimdilik kaydı ile de olsa çekilmek, araştırma gemilerini Antalya Körfezi’ne çekmek durumunda kaldı.
Türkiye Mavi Vatan konsepti ile kendi karasuları ile Libya karasuları arasında kendi deniz sınırları ile orantılı bir ekonomik alan oluştururken, Mavi Vatan fikrini geliştiren akılların ortak bir söylemi vardı.
“Mısır ile ilişkileri normalleştirir isek, aynı anlaşmayı Mısır’la da yaparak hem Mısır’a hem de Türkiye’ye büyük bir avantaj sağlayabiliriz.”
Ancak o ilişkiler bir türlü normalleşmedi ve bu arada Mısır, bizim Libya ile yaptığımız anlaşmanın bir benzerini Yunanistan ile yaptı.
Ama yine de Türkiye’nin çok da damarına basmak istemediği için Meis Adası’nı bu anlaşmanın kapsamı içine almadı.
Türkiye’ye “Sana çok da düşmanca davranmıyorum” mesajı veriyordu.
Şimdi Mısır, Türkiye’ye bir kez daha göz kırpıyor.
Üstelik de anlaşması olan Yunanistan’ı kızdırmak pahasına.
Mısır, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon yani doğalgaz arama ihalesine çıkıyor.
Ancak ihaleye çıktığı bölgenin sınırlarını belirlerken Türkiye’nin ilan ettiği hassasiyetlere tamamen uyuyor ve Türkiye’nin “Münhasır ekonomik bölge” sınırlarına uyarak, bu alanları ihale kapsamı dışında tutuyor, buralarda bir hak iddia etmiyor, buraları arama kapsamına almıyor.
Çok net biçimde Türkiye’ye kapı aralıyor. "Sana saygı duyuyorum, senin tezlerine karşı çıkmıyorum" diye neredeyse bağırıyor.
Bu sesi Yunanistan duyuyor ve tepki gösteriyor.
Türkiye'nin duyup duymayacağını ise henüz bilmiyoruz.
Ama Mısır ile ilişkileri normalleştirmenin Türkiye’ye sağlayacağı faydalar ortada iken...
Bu normalleşme her iki ülke açısından da iktidarın çok sevdiği “Kazan-Kazan” sonucunu doğuracağı herkesin kabul ettiği bir gerçekken...
Acaba meşhur “inat” burada da mı geçerli olacak!
Mursi'nin hatırı ağır mı basacak!