Bir hafta geçti mi “İnsan Hakları Eylem Planı”nı bize okumalarının üzerinden?
Yoksa 15 gün mü oldu!
Bir ay olmadığı kesin.
Plan daha taze, dumanı tütüyor olmalı!
Her gün olanlara bakmak da mümkün de sadece dün olanlara bakalım.
Ne demişlerdi, “İfade almak için tutuklama, gözaltı gibi şeyler olmayacak.”
Biz de demiştik “Yasa zaten ille de yapın demiyor. Böyle uygulamazsanız böyle olmaz.”
Dün nu oldu?
Gazeteci Enver Aysever, ifadesi alınmak üzere gözaltına alındı.
Bu duyup bildiğimiz, kim bilir başka kimlere aynısı oldu!
Adam burada. Bir yere kaçtığı kaçacağı yok.
Belli ki, çağrı eline ulaşmamış.
Şart mıdır gözaltı?
Ardından TBMM’de yine bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldı.
Yetmedi, 1996’da gole giden Hırvat rakibine faul yapmadığı ya da belki de yapmayı beceremediği için Fair Play ödülü alan Alpay Özalan, sahada yapamadığını TBMM çatısı altında yapmaya devam etti ve dün dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili dahil herkese Genel Kurul salonunda saldırdı.
Alpay’ın sürekli saldırılarının İnsan Hakları Eylem Planı ile elbette alakası yok ama milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının elbette var.
Keza parti kapatmaya en karşı olan partinin 18 yıllık iktidarının sonunda yine bir parti kapatma davasının açılmasının da.
Bana göre HDP terörist bir parti değildir.
HDP terörist bir örgütün "Askeri vesayeti” altında kalmış bir partidir.
Kapatılması gereken HDP değil, yok edilmesi gereken PKK’dır.
HDP ya da benzerlerini yok edemediğimizi yıllardır deneyimliyoruz.
Parti kapatarak ne irticayı önleyebildi bu ülke ne terörü.
Tam aksine her ikisini de güçlendirdi.
Sonuç olarak görüyoruz ki, İnsan Hakları Eylem Planı diye bize okunan şey aslında "Masalmış."
Uykuya dalalım diye.
Ama hiç gerek yoktu.
Zaten yıllardır hep beraber uyuyoruz.
Allah rahatlık versin.