Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Merkez Bankası Başkanı’nın beklenmedik bir biçimde ve üstelik de işler iyiye doğru giderken görevden alınması ile tetiklenen kriz herkesi şaşkına çevirdi.

        Dalga bir türlü durulmuyor ama en azından tsunamiye dönme tehlikesi şimdilik atlatıldı.

        Dolar yükseldi, borsa darmadağın oldu ama ortalık yavaş yavaş duruluyor.

        Ama ne zamana kadar.

        Çünkü esas olarak şu anda değişen bir şey yok.

        Faiz, Naci Ağbal’ın bıraktığı faiz oranı, sistemde değişen bir şey yok.

        Ortalığı darmadağın eden yeni başkanla beraber faizin önümüzdeki ay düşürüleceğine ilişkin beklenti.

        Yerli veya yabancı yatırımcının “Elimdeki TL’den ve TL varlıklardan bir an önce kurtulayım dolarımı alıp gideyim” tavrı.

        Bunu çok hızlı yapınca varlıkların değeri düşüyor, dolara talep arttığı için doların değeri fazla yükseliyor.

        O nedenle de şimdi bir ara verdiler.

        Çok ucuza mal satıp, çok pahalıya dolar almamak için yavaşladılar.

        Turpun büyüğünü Merkez Bankası yeni faiz kararını alınca göreceğiz.

        Ya da alamayınca.

        Sorun şu ki, güven uzun süreliğine kayboldu.

        Merkez Bankası faizi düşürmese bile tedirginlik ortadan kalkmayacak.

        Bu, size tecavüz etmeye niyetli olduğunu bildiğin ve bunu daha önce denemiş biriyle aynı vagonda seyahat etmek gibi.

        İlk istasyonda trenden inersiniz.

        REKLAM

        Şu anda yatırımcının beklediği çok açık bir siyasi mesaj.

        Çünkü artık Merkez Bankası Başkanı’nın kim olduğunun zerre önemi yok.

        İster Alan Greespan’ı koyun, ister Janet Yellen’i, isterseniz Christin Lagarde’ı fark etmez.

        Artık herkes biliyor ki, Türkiye’nin bir Merkez Bankası Başkanlığı makamı yoktur.

        Krizler

        Krizler
        0:00 / 0:00

        Bizim gibi eskiler bu krizlerden çok dertlenmezler.

        Sosyal medyada bir fırlamanın yazdığı gibi bizim bir kulağımızın arkası kalmıştı, onu da maskenin lastiği halletti.

        Benim yaşlarımdaki bir Türk vatandaşı ortalama 20 ekonomik kriz görmüştür.

        Bunların en az beşi sağlam krizdir. Tabii yine de bu krizi ille bir şeyle karşılaştıracak isek 2001 krizi ile karşılaştırabiliriz.

        Yaşayanların sonradan anlattığı üzere o da “gereksiz” bir krizdi.

        Zaten birkaç ay sonra geçilecek “dalgalı kur” rejiminin IMF önerisiyle birkaç ay öne çekilmesine neden olmuş, Türkiye’nin ekonomisini darmadağın etmişti.

        Cumhurbaşkanı’nın Anayasa fırlatması nedeniyle oldu dense de inanmayın, kriz zaten kapıyı zorluyordu. Sezer’in Anayasa’sı bahaneydi.

        Kriz sonrası ekonomi yüzde 8,5 küçülmüş, 125 bin işyeri kapanmış, 1 yıldan biraz fazla bir zamanda 19 banka batmış, yüzde 30’lar seviyesindeki enflasyon yüzde 70’e çıkmış, Hazine’nin faiz ödemeleri yüzde 101 oranında artmış, iç borç stoku banka görev zararları ile birlikte 4 kat artmış, 1,5 milyon insan işini kaybetmişti.

        En önemli etkisi ise siyasette görülmüştü.

        O sırada Meclis’te yer alan partilerin, yeni kurulmuş olan AK Parti dışında kalan hepsi, DSP, MHP, ANAP, DYP ilk seçimde Meclis dışında kalmış.

        Bir önceki seçim baraj altında kalmış olan CHP ve yeni kurulmuş olan AK Parti dışında hiçbir parti Meclis’e girememişti.

        Bir büyük ekonomik kriz Türkiye’nin neredeyse rejimini değiştiren bir sürecin tetikleyicisi olmuştu.

        Bir Gazi Bey var idi

        Bir Gazi Bey var idi
        0:00 / 0:00

        O dönemden hatırladığım ilginç olaylardan biri de Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ile ilgilidir.

        Merkez Bankası Başkanı’nın dalgalı kurla birlikte doların yükseleceğini öngörüp şahsi birikimini karardan hemen önce dolara çevirmesi büyük olay olmuştu.

        2001 yılında dönemin Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel bugünün parası ile 52 bin TL olan şahsi birikimini dolara çevirmiş ve doların hızlı değer kazanması ile birlikte, bu işlemden 31 bin TL kâr etmişti.

        Ve Sabih Kanadoğlu’nun bu konudaki yazısı sonrası soruşturma açılmıştı.

        Erçel bu parayı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlayacağını açıklamış ancak ÇYDD Başkanı Türkan Saylan bu kirli parayı bağış olarak kabul etmeyeceklerini söylemiş ve bağışı geri çevirmişti.

        Gazi Erçel bu işlemi nedeniyle yargılandı.

        Mahkum oldu.

        Pırıl pırıl bir kariyerdeki tek leke idi ama yetti.

        Turizmde kısa çalışma ödeneği sürmek zorunda

        Turizmde kısa çalışma ödeneği sürmek zorunda
        0:00 / 0:00

        Turizmcilerle sohbetlerim devam ediyor. Ve şu anda Antalya’da turizmciler kaygılı.

        Kaygının nedeni “Kısa çalışma ödeneği”.

        Kısa çalışma ödeneğinin kesilecek olması, turizmcileri kara kara düşündürüyor.

        Avrupa Birliği ve İngiltere’nin seyahat yasaklarını uzatması nedeniyle Antalya’ya gelen turist sayısında en azından Temmuz’a kadar büyük bir düşüş bekleniyor.

        Temmuz’da yasaklar kalkarsa bir kısım turist gelecektir elbet ama o güne kadar müşterinin üçte ikiye yakını ortalıkta olmayacak.

        Bu yüzden de Avrupalı turistlere hitap eden oteller o zamana kadar tesisleri açmamayı ya da tam kapasiteye geçmemeyi planlıyor.

        Ancak kısa çalışma ödeneği kesilir ise bunu yapmaları mümkün değil.

        O zaman da bu personel yükünü taşımaları mümkün değil.

        Tesisleri açarlarsa bu kez başka bir sorun var.

        Az turist çok tesis olunca zaten yüksek olmayan fiyatlar rekabet nedeniyle iyice düşecek, aynı sayıda turisti çok daha az kazançla ağırlayacağız.

        Bu nedenle en azından turizmde kısa çalışma ödeneği yaz sonuna kadar sürmeli.

        Yoksa turizm gelirleri de ciddi kayıp yaşayacak.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Her işte bir hayır olduğuna inandığımız zaman.

        Diğer Yazılar