Siyasi güven eksikliği
Merkez Bankası Başkanı’nın beklenmedik bir biçimde ve üstelik de işler iyiye doğru giderken görevden alınması ile tetiklenen kriz herkesi şaşkına çevirdi.
Dalga bir türlü durulmuyor ama en azından tsunamiye dönme tehlikesi şimdilik atlatıldı.
Dolar yükseldi, borsa darmadağın oldu ama ortalık yavaş yavaş duruluyor.
Ama ne zamana kadar.
Çünkü esas olarak şu anda değişen bir şey yok.
Faiz, Naci Ağbal’ın bıraktığı faiz oranı, sistemde değişen bir şey yok.
Ortalığı darmadağın eden yeni başkanla beraber faizin önümüzdeki ay düşürüleceğine ilişkin beklenti.
Yerli veya yabancı yatırımcının “Elimdeki TL’den ve TL varlıklardan bir an önce kurtulayım dolarımı alıp gideyim” tavrı.
Bunu çok hızlı yapınca varlıkların değeri düşüyor, dolara talep arttığı için doların değeri fazla yükseliyor.
O nedenle de şimdi bir ara verdiler.
Çok ucuza mal satıp, çok pahalıya dolar almamak için yavaşladılar.
Turpun büyüğünü Merkez Bankası yeni faiz kararını alınca göreceğiz.
Ya da alamayınca.
Sorun şu ki, güven uzun süreliğine kayboldu.
Merkez Bankası faizi düşürmese bile tedirginlik ortadan kalkmayacak.
Bu, size tecavüz etmeye niyetli olduğunu bildiğin ve bunu daha önce denemiş biriyle aynı vagonda seyahat etmek gibi.
İlk istasyonda trenden inersiniz.
Şu anda yatırımcının beklediği çok açık bir siyasi mesaj.
Çünkü artık Merkez Bankası Başkanı’nın kim olduğunun zerre önemi yok.
İster Alan Greespan’ı koyun, ister Janet Yellen’i, isterseniz Christin Lagarde’ı fark etmez.
Artık herkes biliyor ki, Türkiye’nin bir Merkez Bankası Başkanlığı makamı yoktur.