Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dışişleri Bakanı’nın söylediklerini duyunca ödüm patladı.

        Heyecanla beklediğimiz yaz bize zehir olacaktı.

        Bütün bir kışı kurallara uyarak evde kapalı geçirmiştik.

        Heyecanla yasakların kaldırılacağı, sokağa rahatça çıkabileceğimiz, bir lokantaya gidebileceğimiz, güzel deniz kıyısı bir otelde ailece birkaç gün tatil yapabileceğimiz günleri bekliyorduk.

        Mümkün olmayacak anlaşılan.

        En azından ailenin benim dışımdaki fertleri için böyle bir şey söz konusu değil.

        Eşim ve kızım aşılı olmadığı için evden çıkamayacaklar.

        Ve tabii daha milyonlarca vatandaşımız.

        Hadi gel sıkı ise çık.

        Dışişleri Bakanımız Türkiye’ye turist yollayacak ülkelere söz verdi.

        “Turistlerle karşılaşacak herkes aşılanmış olacak merak etmeyin” diye.

        Bizim oturduğumuz bölge yılın neredeyse 365 günü turist dolu.

        Arap yarımadasındaki ülkelerden gelen turistler genelde.

        Evden çıktığımız anda bu turistlerle burun buruna geliyoruz.

        Bırakın sokağa çıkmayı apartmanın asansörüne bile binemez eşim ve kızım çünkü orda bile bu turistler var.

        Keza bölgede gidebileceğimiz tüm lokantalarda da büyük bölümü Arap, aralarında tek tük Rus ve Batı Avrupalı turistler de oluyor.

        Bize lokantaların kapısı da kapandı mı böylelikle...

        Bütün yaz eve kapalı geçmez diye bir otele gitmeye kalkışsak iş yine zor.

        REKLAM

        De ki, gece yarısı sokakta ve binada turist yokken evden çıktık.

        Turistlerle karşılaştırılmamak için uçağa da alınmayacağımıza göre mecburen otomobille bir tatil bölgesine doğru yola çıktık.

        Yine mümkün değil.

        Ege ve Akdeniz bölgesinde tek bir otele bile gidemeyiz.

        Çünkü aşısız eşim ve kızım bir otele girmeye çalışırken bir turistle karşılaşıp, ülkemizi zor duruma düşürebilirler ve birileri bizi CİMER’e şikayet ederse Allah korusun Hıyanet-i Vataniyye’den yargılanırız.

        Tatile gitmek için bir karavan alsak yine işimiz zor.

        Denize girecek doğru düzgün bir halk plajı zaten yok.

        Bulsan bile orada da turist var.

        Yani anlayacağınız bu ülkede Türk olarak işimiz zor.

        Sonunda ailece karar verdik.

        Bir Arap ülkesinde ev alacağız ve orada vatandaşlık kazanacağız.

        O zaman ülkemizde rahatça tatil yapar istediğimiz yere gideriz.

        Yoksa Türkiye’de Türk olarak yaşamak kolay değil.

        Merak ettiğim ise şu.

        Vatandaşlarınızı daha ne kadar aşağılayacaksınız.

        “Ben onu kast etmedim” falan da demeyin şimdi.

        Ya neyi kast ettiyseniz baştan onu söyleyin.

        Ya da susun.

        Moda tabiriyle, “Boş yapmayın”.

        Umudum liyakatte

        Umudum liyakatte
        0:00 / 0:00

        Bazıları benim Türkiye’nin geleceği ile ilgili hala umutlu olmama şaşırıyor.

        Belki haklılar ama yine de bana umut veren şey bu ülkenin insan potansiyeli.

        Her şeye rağmen pırıl pırıl beyinler çıkarabiliyoruz.

        Bunlardan biri de genç bir tasarımcı, Ege Argüden.

        Ege Argüden
        Ege Argüden

        Ege Argüden'i duyanlarınız vardır belki.

        Daha lise talebesi iken otomobil dizaynı konusunda uluslararası bir tanınırlığa sahip olmuş, Porsche’nin gelecek vizyonunun tasarımcılarından biri olarak tanımlanmıştı.

        Argüden 12-13 yaşında Türk savunma sanayinin dahi mühendislerinden Ekber Onuk’un yanında staja başlamış, Anadol projesinin mimarlarından biri olan Onuk’un hala yan uğraş olarak sürdürdüğü otomotiv projelerinde yer almıştı.

        Sonrasında Ege, California Art and Design College’ı bitirdi ve şimdi Ford’un tasarım stüdyosunda grup başkanı.

        Ve önceki gün tanıtımı yapılan yeni Ford Explorer’ın (Ford Kaşif) tasarımı Ege Argüden’in başında bulunduğu ekibe ait.

        REKLAM

        Ege gibi gençlerin varlığı beni umutlandırıyor.

        Çünkü liyakate dayalı düzgün bir ortam oluştuğu anda bütün bu insanlar ülkelerine hizmet etmek için koşa koşa geleceklerdir.

        Yeter ki, liyakat olsun.

        Birkaç nesil söveriz

        Birkaç nesil söveriz
        0:00 / 0:00

        Salgın nedeniyle hala uçağa binmemeyi tercih ettiğim için her yere otomobille gidiyorum.

        Hoşuma da gidiyor açıkçası.

        Ancak bir o kadar da üzücü oluyor.

        Hem doğa katliamlarını görüyorum hem de son derece kalitesiz yollara verdiğimiz yüksek paralar için üzülüyorum.

        Daha önce de yazdım, bir kez daha yazayım.

        Yap işlet yöntemiyle yapılan otoyollarımız tam anlamıyla “Dö-kü-lü-yor.”

        Yapımının üzerinden bir, iki bilemediniz üç yıl geçmiş bu yollar şimdiden bitik vaziyette.

        Kuzey Marmara otoyolundaki rezaletleri defalarca yazdım.

        Diğer yollar da farklı değil.

        İstanbul-İzmir otoyolunun özellikle Bursa’dan sonraki kesimi de tam bir felaket.

        Açılalı henüz iki yıl olan otoyolda, öyle çok da yoğun, yolu hızla eskitecek bir trafik olmamasına rağmen durum felaket.

        Otomobili havaya fırlatan, amortisörleri patlatan köprü giriş çıkışları, çökmüş, bozulmuş asfaltlar, yağmurda tehlikeli biçimde biriken sular.

        Ve tabii bitmeyen tamiratlar.

        Bu yollarda açıldığı günden bu yana sürekli bir tamir.

        Öyle ki otoyol diye eşek yüküyle para ödediğiniz yolda sıklıkla trafik tek şeride iniyor.

        Bir kamyonun arkasına takılıp 30 kms ile gitmek zorunda kalıyorsunuz.

        Hele geceleri bu tek şeride inmeler bayağı bir tehlikeli hal de alıyor.

        Otoyolun neredeyse yarısı otoyol özelliğinde değil ama gişelere gelince sanki süper bir otoyoldan gitmiş gibi tam para ödüyorsunuz.

        Geçen gün bir vatandaş, Mercedes’iyle geldiği gişede kıyameti koparmış.

        Çünkü uzun kasa Mercedes’i gişe 2. sınıf saymış ve kamyon ücreti istiyor.

        Ne yazık ki tüm YİD yollarda durum bu.

        Adam da gişede otomobili bırakmış ve sövüyor.

        Haklı mı haklı.

        Tam anlamıyla kazıkçılık ve dolandırıcılık.

        20 santim daha uzun diye iki misli para.

        Bu otoyollarda ayıbın bini bir para ama memleket zaten bu müteahhit sürüsüne çalışıyor.

        Bu berbat yollar, bu kullanılmayan havalimanları için torunlarımız bile borçlandı.

        Bu yağmacı müteahhit taifesine sadece bizim sövmemiz yetmeyecek.

        Torunlarımız da sövecek.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Cesaret bilgi ve donanımdan kaynaklandığı zaman.

        Diğer Yazılar