Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Esnafa 5 bin TL hibe diye açıklanan müthiş desteğin mantığı ancak ve ancak fakir fukaraya gıda yardımı ve kömür paketi anlayışı ile açıklanabilir.

        Bu desteğin hiçbir rasyonel, açıklanabilir ekonomik mantığı yoktur.

        Tek manası "Battınız belki ama en azından açlıktan ölmeyin"dir.

        Gerçek devletler yardımlarını böyle yapmazlar.

        Mesela turizm sektörünü ele alalım.

        Corona ile mücadele konusunda hükümetin başarısızlığının faturasını ödemeye doğru koşar adım giden turizm sektörünü.

        Doğru zamanda doğru bir kapanma yapamadığımız, Türkiye’yi “İdare edenler” bilime zerre kıymet vermediği için patlayan vaka sayıları nedeniyle Türkiye yasak listesinde.

        Avrupalılar karantina nedeniyle, Ruslar yasak nedeniyle gelemiyorlar.

        En azından Temmuz’a kadar durum bu.

        Bu kafayla gidilirse bunun tek bir sonucu olur.

        Turizm sektörü batar.

        Nasıl ki, 2001 krizinde bankacılık sektörü yok pahasına yabancıların eline geçtiyse, 2021 krizinde de Türkiye’nin en büyük sektörü olan Turizm yabancıların eline geçer.

        Hem de yok pahasına.

        Onlarca yılın emeği, Türk halkının sermayesi olan turistik otellerimiz inşaat maliyetinin altında fiyatlara ya Arap yatırımcıların ya da Avrupa turizm devlerinin eline geçerler.

        Sadece onlar değil, turizm operatörlerimiz ve sektörün yan kuruluşları da aynı şekilde milli olmaktan çıkarlar.

        REKLAM

        Bu gidişatın önüne böyle geçemezsiniz.

        Doğru düzgün akılcı politikalar ile geçebilirsiniz.

        Turizm sektörünün kredi borçlarını yasal bir düzenleme ile erteleyerek, bankaların turizm sektörüne haciz ve icra işlemleri uygulamasını belirli bir süre için yasaklayarak, kredi ertelemelerinden doğacak maliyeti devletin üstlenmesini sağlayarak bu önemli sektörü koruma altına alabilirsiniz.

        Aksi takdirde pandemi sona erdiğinde bir de bakarsınız ki, tek bir yerli ve milli oteliniz kalmamış.

        Tamamının mülkiyeti yabancılara geçmiş.

        Eğer amacınız varlıklarımızın yabancılara geçmesi ise bu yolla devam edebilirsiniz elbette.

        Yok eğer gerçekten bu milli değerleri korumak istiyorsanız.

        Medeni bir şekilde destek verin.

        Müteahhitlere verdiğinizin, elektrik dağıtım şirketlerine dağıttığınızın, YİD kiracılarından almadığınızın KDV'sini verseniz bile yeter.

        Dirayet gerek inayet değil

        Dirayet gerek inayet değil
        0:00 / 0:00

        Türk gibi başlamak diye bir laf vardır biliyorsunuz.

        Türkler genelde her işe iyi başlarlar ama sonunu iyi getiremezler anlamında söylenen.

        Ne kadar doğru imiş meğer.

        Pandemi ile mücadeleye çok iyi başladık ama büyük bir hızla çuvalladık.

        Keza aşı konusunda da.

        İlk günlerde aşılama konusunda oldukça başarılı idik.

        Nüfusa oranla en iyi aşılama yapan 10 ülke arasındaydık.

        Cumhuriyetin başından beri üzerinde hassasiyetle durulan aşı organizasyonumuz çok iyi olduğu için gelen aşıları hızla uyguluyorduk.

        Ama orda da hızla çuvalladık.

        Günde 1,3 milyon aşı yapma kapasitesi ile pek çok Avrupa ülkesinden iyi durumda başladığımız yarışta, 18 günlük kapanma süresince toplam 3 milyon aşı yaparak rezil bir skora imza attık. Oysa herkes biliyor ki, bu salgınla mücadelenin üç kalıcı çözümü var.

        Aşı, aşı, aşı.

        İster tam kapanın, ister yarım, ister çeyrek.

        Eğer aşı işini becerememişseniz açıldığınız anda vakalar yeniden artmaya başlıyor.

        Şimdi de öyle olacak.

        Yaz geldiği ve açık alanlara çıkıldığı için belki yine 60 binlere çıkmayacak ama artacak ve kabul edilebilir oran olan yüz binde 20’nin altına düşmeyecek.

        Ve şu anda elimizde aşı yok.

        Çin’den, Sinovac’tan geldi denen aşı hepi topu 1 milyon doz.

        O da ilk dozunu Sinovac olup ikinci doz bekleyenlere ancak yetecek.

        Uğur Şahin ve Özlem Türeci Türk kökenli olup, ana vatanlarını düşünerek Türkiye için ayrıcalık yapmasa BioNtech de olmayacak.

        Elimizdeki tek aşı BioNTech’i bizim hükümetimizin dirayeti sayesinde değil, Uğur Şahin’in inayeti sayesinde bulabiliyoruz.

        Bu arada diğer aşı üreticilerinden niye aşı temin etmediğimizin yanıtı hala yok.

        Şeffaf bir ülke olmadığımız için ucuz Astra Zeneca, tek dozla işi bitiren Johnson and Johnson, ucuz Sputnik V aşılarının niye hala alınamadığını bilmiyoruz.

        Kimse de bir açıklama yapmıyor.

        Yerli aşıların ise her şey yolunda gitse bile 2022’den önce devreye girmesi mümkün değil.

        Ve Türkiye’yi idare edenler esnafa 5000 TL vererek müjde verdiklerini zannediyorlar.

        Ağzımdan çıkan tek nida ise “Vah vah vah” oluyor.

        NOT: Bazıları kardeşim dirayet ne demek, inayet ne demek diyebilir. Eğer bilmeyenler var ise bu yazıyı okuduğunuz bilgisayara bu kelimeleri yazın lütfen.

        Yalancı çoban soruşturmaları

        Yalancı çoban soruşturmaları
        0:00 / 0:00

        Herkes bakanlığını kazıklayan Bakan Ruhsar Pekcan’a “dezenfektan” soruşturması beklerken, dezenfektan soruşturması İmamoğlu’na açılmış.

        Belediyeye pahalı dezenfektan aldığı için.

        Belediye sözcüsü ise “Pahalı almadık. O dezenfektanı sulandırıyor, bir litreden 20 litre üretiyoruz. Litresi 3,75 TL’ye geliyor” demiş.

        Doğru mu değil mi bilemem.

        Ama açıklamadan hesapladığım litresine ödenen para 75 TL.

        Konsantre olmasa ve 1 litreden 20 litre çıkmasa bile litresine ödenen para Ruhsar Pekcan’ın kendi bakanlığına sokuşturduğundan 10 TL daha ucuz.

        İmamoğlu’na sürekli soruşturma açanlar şunun farkında mı emin değilim.

        Giderek yalancı çoban durumuna düşüyorsunuz.

        Öyle anlamsız, öyle gereksiz, öyle inandırıcılıktan uzak konularda soruşturma açıyorsunuz ki, Ekrem İmamoğlu veya ekibi yarın Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapsalar, açılacak soruşturmaya kimse inanmayacak.

        Toplumdaki algı “Yahu bırak Allah aşkına. Bu AK Parti de İstanbul’un kaybını bir türlü hazmedemedi hala” olacak.

        Bu yüzden bu ottan boktan soruşturmaları bırakın.

        Bekleyin.

        Belki bir gün gerçek bir soruşturma gerekebilir.

        Kim bilir!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Yeni Cami'de dilenip, Ayasofya'da sadaka vermediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar