Dün Diyanet’ten Ayasofya’ya atanacak imamların özellikleri ile ilgili bazı istirhamlarım oldu.
Kendini Atatürk düşmanlarının sözcüsü zannedenlerden hemen tepki geldi.
Gelmese şaşardım.
Ayasofya’ya atayacağınız imamın eli yüzü düzgün olsun dememe karşılık “Altaylı aynaya bakmıyor mu?” demişler.
Ulan beyinsizler.
Ben Ayasofya’ya imam mı olmak istiyorum.
Tipim düzgün olsa size ne kayık olsa size ne!
Üstelik de bu büyük camilere atanacak imamların fiziksel özellikleri ile ilgili kriterleri belirleyen ben değilim.
Bugün yaşasalar sizden utanç duyacak olan ama sizin ecdadınız zannettiğiniz Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman.
Yani Osmanlı’yı bir imparatorluk haline getiren aydın ve alim büyük Padişah ve Osmanlı’yı en geniş sınırlara taşıyan onun küçük torunu.
Aklınız ve izanınız kısıtlı ama bu kez sizlerin bile anlayacağı şekilde yazayım.
Süleymaniye Camii’nin inşasının tamamlanmasının ardından, camiyi yaptıran Kanuni Sultan Süleyman, büyük özenle inşa ettirdiği bu mabet için mabedin şanına ve büyüklüğüne uygun bir imam aramaya başlar.
Bunun için bir Hat yazar ve bu Hat’ta Süleymaniye’ye imam olacak kişide aranılan özellikleri şöyle sıralar:
“Yüksek ilimleri ve alet ilimlerini bilecektir
Arapça ve Farsça’yı bilecektir
Ayrıca Latince bilecektir.
Kefere dini ile dinimiz İslam’ı mukayeseli olarak bilecektir.
Ata binecek, spor yapacak, güzel görünüşlü olacak ve güzel giyinecektir.
Evli olacak, karısı bir tane olacak ve güzel bir kadın olacaktır
İlmi Teşrih’i (Anatomi) bilecektir”
Büyük camilerin imamlarında bulunması gereken özellikler olarak bunu belirleyen ben değilim anlayacağınız.
Atanız olduğunu zannettiğiniz ama aslında sizinle uzak yakın hiçbir bağı olmayan Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı camiye atayacağı imamda aradığı özellikler bunlar.
Yani bana sövdüğünüzü zannederken, ecdadınız zannettiğiniz adama sövüyorsunuz.
Haberiniz olsun.
Aptala anlatır gibi anlattım.
Anladınız mı kuzucuklarım!