Deli mi olsak!
Az buçuk makul, izanlı bir insan olup, bu ülkede aklını kaçırmadan yaşamak hayli zor bir iş.
Gerçekten insan bazen “Delirsem de kurtulsam” diyor.
Sedat Peker’in açıklamaları üzerinden yorum yaptıkça bir iktidar destekçisi “Sedat Pekerci oldunuz” diye çamur atıyor.
Yıllardır Sadet Peker’le iş tutanlar onlar, Sedat Peker’e yurdun dört bir yanında miting yaptıranlar onlar, Sedat Peker’le Suriye’ye “malzeme” yollayanlar onlar, Sedat Peker’e koruma verenler onlar, Sadet Peker’e ödül verenler onlar, Sedat Peker’i çakarlı otomobillerle dolaştıranlar onlar, Sedat Peker’e gazete bastıranlar onlar, Sedat Peker’e milletvekili dövdürenler onlar…
Tüm bunlar olurken Sedat Peker’den ölüm tehditleri alan biz, Sedat Peker’le mahkemelik olan biz, Sedat Peker korunurken ona karşı korunamayan biz.
Ama onlar Sedat Peker’le çıkar çatışmasına girip ayrı düşüp kirli çamaşırlar ortaya saçılınca Sedat Pekerci olan biz!
Oh ne ala, mualla!
Tabii bu aslında gişe yapmış bir filmin tekrarı.
Bir tür deja vu.
Daha önce de Fetullah Gülen konusunda aynı şeyleri yaşamadık mı!
Ya da bin türlü başka meselede.
Dedim ya, tutan bir senaryo olunca Hollywood tabiriyle ha babam “remake”.
Her yere uyarla.
Ve en güzeli de tüm bunlara inanmaya dünden hazır bir grup da destekçin olsun.
Tüm bunları yaşadıkça insanın gerçekten akılı yerini terk etmek istiyor, zorla tutuyoruz yerinde.
Ama galiba en iyisi rahmetli dedemi dinlemek.
Hep derdi, “Akıllı olup dünyanın derdini çekeceğine deli ol dünya senin derdini çeksin”
Galiba o noktaya yaklaşıyoruz.