Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bir güruh var ki, bunlar bana ve başta Mehmet Ceyhan olmak üzere pandemi konusunda hassas bilim insanlarına saldırıp duruyorlar.

        Küresel çetenin adamı yaptılar bizi.

        Başta da ben ve Mehmet Hoca.

        Mehmet Ceyhan iktidar yanlıları dahil tüm kanallarda ama niyeyse hedef ben.

        Artık işin cılkını çıkardıkları için onlara temennim en yakınlarının ağır bir coronaya yakalanması.

        Hanyayı Konya’yı görsünler diye.

        Beddua mı?

        Beddua.

        Bunlar için good-dua edecek halim yok.

        Suçlamalardan biri de pandeminin başından bu yana bazı konularda yaklaşım değişikliği olması.

        Özellikle Mehmet Ceyhan için “Başta şunu diyordu, şimdi bunu diyor” diyerek tutarsızlıkla suçluyorlar.

        Çünkü ahmaklar.

        Çünkü bilimin ne olduğunu bilmiyorlar.

        Kendileri dogmalara inandığı, bütün düşük zekalılar gibi sabit fikirli oldukları için bilimin mantığını anlamakta zorlanıyorlar.

        REKLAM

        Oysa bilimde yeni verilere göre fikirlerin ve yaklaşımların değişmesi gerek.

        Mesela en basitinden Einstein, Newton’un fiziğinin bir bölümünü çürüttü.

        Sonra da mesela Hubble Einstein’in “sabit evren” fikrini yerle bir etti.

        O da bu yeni fikri kabul etti.

        Ne yapacaktı Einstein, bu bilgiyi görmezden gelip, eski fikrinde ısrar mı edecekti!

        Tıp da bir bilim sonuçta.

        Bu salgında yeni bilgiler geldikçe elbette fikirler ve yaklaşımlar değişecek.

        Mesela Mehmet Ceyhan şimdilerde 3. doz aşıya da karşı.

        Bunu gereksiz buluyor.

        Sadece sağlık personeli için yapılmasını öneriyor.

        Ama benim tüm okuduğum yeni kaynaklar 3. doz ve farklı aşı diyor.

        Özellikle Sinovac olanlar için 3. doz neredeyse şart.

        Yenilikçi yaklaşım bu.

        Ceyhan ise buna karşı.

        Ama veriler artıp, bunun doğruluğu kanıtlandıkça Ceyhan da buna dönecek.

        Yanlış mı yapacak?

        Hayır.

        Bilim böyle bir şey.

        Deli mi olsak!

        Deli mi olsak!
        0:00 / 0:00

        Az buçuk makul, izanlı bir insan olup, bu ülkede aklını kaçırmadan yaşamak hayli zor bir iş.

        Gerçekten insan bazen “Delirsem de kurtulsam” diyor.

        Sedat Peker’in açıklamaları üzerinden yorum yaptıkça bir iktidar destekçisi “Sedat Pekerci oldunuz” diye çamur atıyor.

        Yıllardır Sadet Peker’le iş tutanlar onlar, Sedat Peker’e yurdun dört bir yanında miting yaptıranlar onlar, Sedat Peker’le Suriye’ye “malzeme” yollayanlar onlar, Sedat Peker’e koruma verenler onlar, Sadet Peker’e ödül verenler onlar, Sedat Peker’i çakarlı otomobillerle dolaştıranlar onlar, Sedat Peker’e gazete bastıranlar onlar, Sedat Peker’e milletvekili dövdürenler onlar…

        Tüm bunlar olurken Sedat Peker’den ölüm tehditleri alan biz, Sedat Peker’le mahkemelik olan biz, Sedat Peker korunurken ona karşı korunamayan biz.

        Ama onlar Sedat Peker’le çıkar çatışmasına girip ayrı düşüp kirli çamaşırlar ortaya saçılınca Sedat Pekerci olan biz!

        Oh ne ala, mualla!

        Tabii bu aslında gişe yapmış bir filmin tekrarı.

        Bir tür deja vu.

        Daha önce de Fetullah Gülen konusunda aynı şeyleri yaşamadık mı!

        Ya da bin türlü başka meselede.

        Dedim ya, tutan bir senaryo olunca Hollywood tabiriyle ha babam “remake”.

        Her yere uyarla.

        Ve en güzeli de tüm bunlara inanmaya dünden hazır bir grup da destekçin olsun.

        REKLAM

        Tüm bunları yaşadıkça insanın gerçekten akılı yerini terk etmek istiyor, zorla tutuyoruz yerinde.

        Ama galiba en iyisi rahmetli dedemi dinlemek.

        Hep derdi, “Akıllı olup dünyanın derdini çekeceğine deli ol dünya senin derdini çeksin”

        Galiba o noktaya yaklaşıyoruz.

        Yap temizle devret

        Yap temizle devret
        0:00 / 0:00

        Marmara Denizi’ni kurtarmanın formülünü buldum.

        Tüm Marmara’yı ve hatta çevremizdeki tüm denizleri ve hatta bilumum okyanusları pırıl pırıl hale getirecek bir önerim var.

        Formülü aklıma getiren Zafer Havalimanı oldu.

        Bu havalimanını daha önce de yazmıştım.

        Bir milyondan fazla yolcu garantisi verilen havalimanına yılda 10 bin civarında yolcu geliyor, aradaki fark devlet tarafından yap işlet devretçi müteahhide ödeniyordu.

        2021 yılında durum tam rezalete dönüştü.

        Bu yıl için havalimanı müteahhidine verilen yolcu garantisi 1 milyon 317 bin kişi.

        Mayıs ayı ortasına kadar havalimanına gelen yolcu sayısı 61.

        Şaka yapmıyorum. Başında sonunda başka bir rakam yok.

        Altmış bir.

        Muazzam bir öngörü ile şahane bir yatırım yapılmış.

        Yolcu garantili.

        REKLAM

        Ve garanti 2044 yılına kadar sürecek.

        Muhtemelen AK Parti iktidardan düşmüş olacak belki de öyle bir parti kalmayacak ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşları bu havalimanına para ödemeye devam edecek. Devlet garantili.

        Marmara’yı temizleme projesi de buradan geldi aklıma.

        Eğer bildiğimiz müteahhit grubuna “devlet garantili” Marmara’yı temizleme işi verilirse bu iş çözülür.

        Temizledikleri deniz için litre başına 1 cent verin.

        Buna da devlet garantisi verin.

        Bunlar öyle bir proje ile karşınıza gelirler ki. Değil Marmara’yı bütün okyanusları temizleyecek kapasite inşa ederler.

        Arsızlık

        Arsızlık
        0:00 / 0:00

        Galatasaray, Galatasaray olalı böyle arsız, böyle edepsiz bir yönetim anlayışı görmedi.

        Kulüp seçime doğru giderken, yönetim GSTV’nin kapılarını adaylara açmak ve adayların kendilerini Galatasaray camiasına anlatmalarına imkan sağlamak için adaylardan 500’er bin TL para talep etti.

        Yuh ki ne yuh!

        Davet edeceğine para talep ediyor.

        Arsızlığın, açlığın böylesi.

        Eleştirenlere verecekleri yanıt da basit.

        “Madem adaylar kulübe katkıda bulunsunlar.”

        Peki o zaman sormak isterim.

        Başkanlık makamında oturan Mustafa Cengiz Efendi.

        O televizyonda defalarca ve saatlerce kendini anlattın.

        Ona buna hakaret ettin.

        Zırvaladın.

        Saçmaladın.

        Kaç para verdin karşılığında?

        Soruyorum sana kaç TL verdin?

        Bırak onu Başkanlığın boyunca kulübe kaç paralık katkı sağladın cebinden?

        Geri alınmamak koşulu ile kaç lira verdin Galatasaray’a?

        Ve yancısı Abdurrahim Albayrak.

        Hala utanmadan aday oluyorlar.

        Çünkü Galatasaraylılara hesap vermekten korkuyorlar.

        Albayrak yönetimini devam ettirecek ki, bu kirli dönemin hesabı sorulamasın!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Sözümüzün arkasında durabildiğimiz zaman.

        Açıklama

        Açıklama
        0:00 / 0:00

        Sevgili okurlar,

        Birkaç günden beri Veyis Ateş meselesini sorup duruyorsunuz.

        Sizin kadar ben de meseleyi merak ediyorum.

        Grup yönetiminden aldığım bilgiler doğrultusunda Habertürk tarafındaki gelişmeleri size aktarayım.

        İlk gün, yani Sedat Peker, Veyis Ateş’in gazetecilik dışı ve gerek meslek, gerekse Ciner Grubu ilkeleri açısından kabul edilmesi imkansız iddiaları ortaya attığı an Habertürk yönetimi Veyis Ateş’ten konu ile ilgili bilgi istedi.

        Ateş’in “Bu iddialar tamamen yalan” demesi üzerine Ciner Medya Grubu olarak kendisinden bunu yazılı bir açıklama ile kamuoyuna duyurması istendi.

        Veyis Ateş’in bir açıklama yapmaması üzerine kendisi zorunlu olarak izne çıkarıldı. Ancak Veyis Ateş o gün yapacağını söylediği açıklamayı aradan 5 gün geçmesine rağmen hala yapmadı.

        Bu durumun grup açısından kabul edilebilir olmadığı çok açıktır.

        Diğer Yazılar