Beraber koştuk
Dünkü yazılarımdan birine bazı okurlar tepki gösterdi.
“Nasıl dersin bu işte AK Parti’nin suçu yok” diyerek.
Buna ben yanlış okuma ya da yanlış anlama diyorum.
Orman yangınları ile karşılaştırırken “Yapabileceği bir şey yok” diyorum.
Kastım şu, “İktidarı söndürülmesi mümkün orman yangını söndüremediği için suçlayabiliriz ve haklı oluruz ama seli durdurmak mümkün değildir. Sel başladıktan sonra bir şey yapılamaz”
Ve yine diyorum ki, “Son 40 yıllık politikalara bakmak lazım”
Yani Karadeniz’deki imar, iskan, kentleşme politikalarına.
Hükümetler Karedeniz otoyolu demiş doğayı katletmiş, oy almış.
HES demiş doğayı katledip oy almış.
Liman demiş doğayı katledip taşından liman yapmış, oy almış.
Dere yatağına imar vermiş, oy almış.
Bir dolu delilikle intihara koşmuşlar aslında.
Bozkurt özelinde bakmak gerekirse, bakın vatandaş nerelere ev kurmuş.
Vatandaş, kamu elele nereleri yerleşime açmış, doğaya ait hangi alanları işgal etmiş.
Vatandaş doğanın önüne çıkmış.
İktidarlar desteklemiş.
İktidarlar destekledikçe vatandaşın oyunu almış.
Vatandaş oy verdikçe katliam artmış.
Katliam arttıkça oy da artmış.
Son yerel seçimlerde Cumhur İttifakı’nın Bozkurt’taki toplam oyu kaç biliyor musunuz?
Ben size söyleyeyim.
Yüzde 95 küsur.
Karşılıklı memnuniyet bu düzeyde imiş.
Yani patlayan HES’e de onay vermiş halk, HES’in altındaki alandaki tomruk depolama alanını son yıllarda iki katına çıkaran Orman Müdürlüğü kararlarına da.
Sonra o HES patlayıp, depolama alanında iki katına çıkan tomrukları da önüne katıp köprü altlarını tıkayınca su evleri basmış. Hoş bu iddiaları bir açıklama yapan DSİ reddediyor...
Sonuçta 40 ölümüz vardı ben bunları yazarken.
Sayısı henüz kesinleşmeyen kaybımız.
İçimiz yanıyor elbette.
Görüntüleri gözlerimiz yaşararak izliyoruz.
Ama sorun şu ki, böyle felaketlerden asla ders almıyoruz.
Beraber yürüsek bu yollarda yine iyi.
Beraber koşuyoruz.
Uçuruma.