Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Allah hiç kimsenin sonunu Doğu Perinçek’e benzetmesin.

        PKK destekçiliği ve Abdullah Öcalan yancılığından, Talibancılığa savrulan bir çizgi kimseye nasip olmaz.

        En azından akıl sağlığı bir nebze yerinde olan kimseye.

        Son olarak Taliban’ı Mustafa Kemal Atatürk’le ve Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesini Kurtuluş Savaşı ile bir tutması, Beyefendinin tam bir dramatik sona doğru gittiğini gösterdi.

        Perinçek'in kıyaslamasına bakar mısınız!

        Bir yanda modernleşme, çağdaşlaşma, kadın hakları konusunda Dünya’da öncü olma durumunda bir büyük lider.

        Diğer tarafta Mad Max filmlerinden çıkmış gibi bir görüntü veren, kadınları saçının teli göründü diye sokaklarda katleden, kadını insandan saymayan, kendi sapık inancından olmayana yaşam hakkı vermeyen delirmiş vahşi bir katil sürüsü.

        Bu ikisini bir tutan bir ....

        Neymiş “ABD’ye karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş” Taliban.

        Ortada böyle bir mücadele falan olmadığını bile anlamayacak düzeyde bir idrak.

        Taliban’ı kuranın ABD olduğunu bilmeyecek bir cehalet yo da saklayacak bir yalancılık.

        ABD’nin ülkeden çekilirken 90 milyar dolarlık uçak, helikopter dahil silah ve mühimmatı Taliban’a bırakmasının nedene bile anlamayacak düzeyde bir algı.

        Atatürkçü olduğunu söyleyen Taliban’la Atatürk’ü bir tutan bir kafa.

        Böyle bir “Bir tutma”yı halkın gözünün içine baka baka söyleyen birisi için söylenecek iki şey var.

        Ya bilmediğimiz bir takım yabancı güçler için çalışıyor.

        Ya da akıl sağlığını yitirmiş.

        Her iki halde de bu tipleri televizyonlara çıkarıp, halka hitap etmesine izin vermeyi yanlış buluyorum.

        Ha, bu saçmalamalar ilgi çekiyor ve izleniyor diyorsanız.

        O zaman Dr. Murat Erkıran’ı arayın.

        Size her hafta bir iki tane yollar.

        Belki bu kadar saçmalayamazlar ama yine de ilgi çekerler, reytingleri alt üst edebilirler.

        Dr. Murat Erkıran’ı tanımıyor musunuz!

        Aaa, hemen söyleyeyim Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi.

        Emin olun elinin altında kendini büyük siyasetçi zanneden kim bilir kaç kişi vardır.

        Ve emin olun ki onlar bu kadar tehlikeli değildir.

        Tecrübe konuşunca

        Tecrübe konuşunca
        0:00 / 0:00

        Olayı yıllar önce çok sevdiğim, muhtemelen tanıdığım en zeki insan olan bir abim anlatmıştı.

        Doğru ise güzel hikayedir.

        Doğru değilse yine de güzel hikayedir.

        Hikaye şu.

        Yıllar önce Fransa’nın Burgonya bölgesinde çok büyük bir şarap üreticisinin yönetim kurulu toplantısı vardır.

        Çoğu aile üyesi olan yönetim kurulu aile üyeleri bir masa etrafında toplanmış, son derece gergin ve mutsuz biçimde bazılarının babası, bazılarının dedesi olan yönetim kurulu başkanını beklemektedirler.

        Başkan içeri girer ve şaşırır.

        Herkesin yüzü asık, herkes keyifsiz.

        “Ne oldu da bu kadar kötü görünüyorsunuz” der.

        Kimseden ses çıkmaz.

        Belli ki bir kötü haber vardır ve kimse söyleyen olmak istememektedir.

        Sonunda en genç toruna döner ve “Sen söyle bakalım ne oluyor” der gülerek.

        Torun ezilir büzülür ve “Jean Christophe rakip şatoya transfer oldu” der.

        Jean Christophe markanın baş şarap yapımcısıdır ve ülkede bir efsanedir.

        Dede “Eee, yani” der.

        Torun “Dede mahvolduk. Tam bağ bozumu zamanı ve şarap yapımcımız yok” der.

        Belli ki tüm aile paniktedir.

        Başkan gayet sakin ellerini masaya koyar.

        “Niye bu kadar paniklediğiniz anlamıyorum” der ve devam eder “Tanrının iyine karışabilir misiniz! Başka şatoya transfer olmamış ama ölmüş olabilirdi. Şükür ki hayatta. Ölseydi ne yapacaktınız. Şatonun kapısına kilit mi vuracaktınız. Bakın bu şato ve şaraphane ben doğmadan 2 yüzyıl önce kurulmuş. Kim bilir kaç Jean Christophe geldi, geçti. Yenisini buluruz. Muhtemelen daha iyisini. Şimdi hemen Jean Christophe'e bir çiçek yollayın ve yeni işinde başarılar dileyin. Ve unutmayın ki, yeri doldurulmayacak bir insan henüz dünyaya gelmemiştir ” diyerek konuyu kapatır.

        Gerçekten de yeni şarap yapıcı ile şato çok daha iyi hale gelir ve çok daha pahalı şaraplar üretir.

        İki bakanlık iki farklı tutum

        İki bakanlık iki farklı tutum
        0:00 / 0:00

        Dün öğle saatlerinde tanımadığım bir numara birkaç kez üst üste aramış.

        Sonra da bir Whatsapp mesajı atmış.

        “Fatih Bey, ölüm kalım meselesi lütfen beni arar mısınız?” diye.

        Hayırdır inşallah diyerek aradı.

        Arayan genç bir anne, daha doğrusu çocuğu SMA hastası bir anne.

        Yıllardan beri bu konudaki tartışmaları izlediğim için hastalığı biliyorum.

        Genç kadın “Fatih Bey, merak etmeyin yardım istemeyeceğim” dedikten sonra derdini anlatmaya başladı.

        Çocuklarının tedavisi için gereken parayı toplamak üzere kampanya yapmak istemişler.

        Bununla ilgili valilikten gerekli izni de almışlar.

        Ancak kampanyayı bir türlü doğru düzgün başlatamamışlar.

        Çünkü daha önce bu konuda çalışma yapan, ailelere destek olan derneklerin hiç biri kampanyaya destek vermemiş.

        “Bu destekler olmayınca kampanya ancak kendi çevremizle sınırlı kaldı. Sosyal medyadaki üç beş takipçimizle bu kampanyayı duyurmak mümkün olmadı. Aynı hastalıkla boğuşan pek çok ailenin de durumu bu. Kimse bir şey yapmıyor” dedi.

        Kendisine bu konuda ailelere destek veren birkaç derneğin adını saydım.

        “Fatih bey hepsini biliyorum ama hiç biri bir şey yapmıyor ya da yapamıyor. Çünkü Sayın Bakan bu işin yanlış olduğunu söylüyor” dedi.

        Bunun üzerine hemen AHBAP Derneği kurucusu ve yıllardır bu konuda ailelere destek veren Haluk Levent’i aradım.

        “Abi, hanımefendinin söylediğinde gerçek payı büyük” dedi.

        “Sağlık Bakanı ne olduğu belirsiz etkinliği kanıtlanmamış, neredeyse deneysel denilebilecek çok pahalı bir tedavi için milyarlar toplanmasına karşı olduğunu. Bunu yapanların ilaç şirketlerine çalıştığını söylediği günden bu yana burada bir sıkıntı var” dedi.

        “Deneysel de olsa aileler için bir umut olan böyle bir tedavi yöntemine karşı olduğunuzu sıkıysa hadi gelin çırpınan anne babalara anlatın” diyor Haluk.

        Haluk Levent’in bu konudaki bir çarpıklığa dikkat çekiyor.

        “Abi, asıl sıkıntı şuradan kaynaklanıyor. Sağlık Bakanlığı ve Sayın Bakan bu tedaviyi kabul etmiyor. Ama Devletin bir başka kurumu, İçişleri Bakanlığı valilikler vasıtası ile bu kampanyalara izin veriyor. Yani Sağlık Bakanlığının kabul etmediği bir tedavi yöntemi için para toplamaya İçişleri Bakanlığı izin veriyor. İnanır mısın çocukları için düzenlenen kampanyaya yardım için arayan çok üst düzey kamu görevlileri bile oluyor. Onlara da aynı şeyi anlatıyorum. Sonuçta biz arada kalıyoruz. Bir yanda izin var bir yanda izin yok. Ne yapacağımızı şaşırdık.” Dedi.

        Devlet yönetimindeki bu tutarsızlıklar nedeni ile ne yapacağını şaşıran çok kişi var Türkiye’de.

        Ama mesele evlatlar olunca bu şaşkınlık iyi değil.

        Sizce hangisi olacak

        Sizce hangisi olacak
        0:00 / 0:00

        Devlet Denetleme Kurulu’nun yetkileri genişletildi.

        Kamu Yarına Hadim dernek ve vakıfları da denetleyecekler.

        Eğer gerçekten bu kurumların yolsuzluğa bulaşmasını, kaynaklarının çarçur edilmesini engelleme amaçlıysa bir şey söylemem mümkün değil.

        Gerçi devletin elinde bunları denetleme yetkisi zaten vardı ama sorun değil.

        Biraz daha olsun.

        Yeter ki, iktidara yakın kurumlarla, iktidara uzak kurumlara eşit mesafede durup, eşit anlayışla denetlesin.

        Yok ama eğer DDK’ya verilen bu yetki iktidarın sevmediği, benimsemediği ve muhalif olarak gördüğü kurumlara baskı uygulama amaçlı ise o zaman bir felaket.

        Yarın öbür gün çok önemli vakıfların, çok önemli deneklerin ve hatta çok taraftarlı spor kulüplerinin bile ciddi bir boyunduruk altına girdiği görebiliriz.

        Geçmiş uygulama bakarak ilk söylediğimin mi, ikinci söylediğimin mi daha büyük olasılık olduğunu tahmin etmek güç değil.

        Ama insanoğlu yine de olumlu düşünmek istiyor.

        Bazen göz göre göre aptallık olsa da.

        Ne zaman adam oluruz

        Ne zaman adam oluruz
        0:00 / 0:00

        FETÖ kumpası ile yıllarca hapiste yatmış 80 yaşında adamları yeniden hapse atarak adalet sağladığımızı zannetmediğimiz zaman

        Diğer Yazılar