Mehmet Görmez istemediyse vardır bir nedeni
Yeni dönemin “kıymetlisi” Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş oldu.
Toz kondurulmuyor.
Her yerde.
Her ortamda.
Baş köşede.
Ne açılacaksa o orada.
Zannedersin AK Parti’nin yeni genel başkan yardımcısı.
Daha ötesi zannedersin Cumhurbaşkanı Baş Yardımcısı.
Hatta zannedersin AK Parti’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı adayı.
O kadar el üstünde.
Ali Erbaş, AK Parti döneminde AK Parti hükümetlerinin atadığı 3. Diyanet İşleri Başkanı.
Bugünkü iktidar ilk Diyanet İşleri Başkanı’nı 2003 yılında atadı.
Atanan Prof. Ali Bardakoğlu idi.
Hiçbir tartışmaya neden olmadan, son derece doğru düzgün bir biçimde görev yaptı.
Saygın bir din adamı olarak hanesine tek bir olumsuzluk yazdırmadı, hiçbir yanlış işe, hiçbir gereksiz tartışmaya imza atmadan 7 yıl boyunca görev yaptı. Görev süresince herkesin saygısını kazandı ve 2010 yılında kendi isteği ile görevden ayrıldı. Hala da saygı duyulan bir isim.
Sonrasında AK Parti bu göreve Prof. Mehmet Görmez’i atadı.
Görmez Hoca da çok derin tartışmalara neden olmadan, siyasete fazla bulaşmadan, kendini çok da ön plana çıkarmadan, Diyanet İşleri Başkanlığını fazlaca iktidar organı haline getirmeden durumu idare etti. O da 2017 yılında, arkasında kötü bir şöhret bırakmadan emekliye ayrıldı ve kurduğu vakfın başına geçti.
Onun yerine atanan ise mevcut Başkan Prof. Ali Erbaş oldu.
Yaptıkları ortada.
Yapacaklarının teminatı da onlar.
Size bir sır vereyim. Bunlar sürpriz değil.
Çünkü Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Mehmet Görmez’in Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde iktidar tarafından Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak göreve getirilmek istendi.
Ancak getirilemedi.
Niye biliyor musunuz?
Çünkü Prof. Mehmet Görmez, Ali Erbaş’ın Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olmasını kabul etmedi.
Evet şaka değil, yalan değil.
Mehmet Görmez Hoca, Ali Erbaş’ı yardımcısı olarak kabul etmedi.
“Böyle bir görevi yapacak donanımda değil. Bilgisi yetersiz” dedi.
Dahasını da söyledi ama ben aktarmayayım. Çünkü kanıtlayamam.
Ama şiddetli direndiğini söyleyebilirim.
“İstifa ederim yine kabul etmem” noktasına kadar taşıdığı söylendi o günlerde.
Ama iktidar Mehmet Görmez gider gitmez, onun en istemediği, hatta tek istemediği kişiyi Diyanet İşleri Başkanı yaptı.
Sonrasını ise hep birlikte görüyoruz.
Bu ülkenin en önemli sorunu liyakat derken kastettiğimiz de tam bu.
Liyakat olmayınca böyle oluyor.
Hele hele liyakatsizlik bu kadar aşikar olunca, durum felakete dönüşüyor.