Metro'da bok, karargahta dosya
Yıllardır bildiğimizi bu kez gördük.
Sağ olasın Boji.
Bildiğimiz ne idi?
Kendi kafana, kendi fikriyatına uymayanı engellemek için gerekirse kumpas kur, gerekirse yalan söyle, gerekirse üzerine troller sal.
Hak ve hukuk önemli değil.
Önemli olan haklıymış gibi görünmek, önemli olan karşındakini alt etmek.
Bunu kumpas davalarında bildik, bunu aydınlar, gazeteciler içeri atılırken bildik.
Bunu emekli olmuş generaller darbe yapacak iddiasında hissettik.
Bunu Henry Barkey’le ilişkisi olanların kimi darbeci diye hapse atılır, kimi ise büyükelçi yapılırken bildik.
Hep bildik, hep söyledik ama ilk kez Boji isimli köpek sayesinde gözlerimizle gördük, kayıt altına alındı.
Toplu taşıma araçlarında yaşayan zararsız bir köpekten kurtulmak için oraya “bok” yerleştirenle, karargahta döşeme altına dosya yerleştiren özünde aynı kişidir.
Boji’yi vagondan atmak için koltuğa bok koyanla, gazeteciyi sistemden atmak için çalışma odasına sahte belge, CD koyan özünde aynı kişidir.
Onları hep biliyorduk.
Ama bu kez gözlerimizle gördük.
Soysuzluğu, utanmazlığı, yalanla kazanmaya çalışmayı, hiçbir değere sahip olmamayı, "Her yol mübah"ı bu kez kameraya kaydetmeyi başarmışlar.
Mesele Boji değil anlamadınız mı!
Mesele Boji’nin içinde olduğu insanlık, çağdaşlık, hak, hukuk vagonu.
Mesele o vagondan sadece Boji’yi değil, herkesi indirmek.
Acaba Kemal Bey, o boku oraya koyanla da helalleşmeyi düşünüyor mu, ben asıl onu merak ediyorum!