Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İttifak onay verirse Cumhurbaşkanı adayı olurum” açıklamasını yeni bir açıklama gibi sunmaya çalışsalar da, Kılıçdaroğlu’nun bu tutumu yeni değil.

        Aylardır durum bu. Ama bunu her seferinde biraz daha köpürtmek iktidarın ve iktidara yakın medyanın işine geliyor.

        Aslında Kemal Bey, "Aday ol" diyenlerle bir anlamda restleşiyor, aday olmasını isteyen iktidar kanadına “İttifak karar verir ben tek başıma vermem” diyor ve adaylıktan kaçmadığını göstermek istiyor.

        Ancak iktidar kanadının ve destekçilerinin Kılıçdaroğlu’nu adaylığa zorlaması boşuna değil.

        EDAM Başkanı Sinan Ülgen’in dün açıkladığı bir araştırma ekonomideki bütün kötü gidişata rağmen AK Parti’nin oylarında 2 puanlık bir artışa işaret ediyor.

        Benim gördüğüm bir araştırma değil ama EDAM (Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi) ciddi bir kuruluş, Sinan Ülgen de ciddi bir isim.

        Bu yüzden araştırmanın bir gerçeği yansıttığı kesin.

        Ülkenin içinde bulunduğu duruma rağmen, AK Parti’nin oylarında bir artış var ise, bunun en önemli nedeni Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının gündemde olmasıdır.

        Nasıl ki, Muharrem İnce’nin görkemli İstanbul mitingi, Erdoğan’ın oylarında bir iki gün içinde ciddi bir sıçramaya neden olacak bir konsolidasyon etkisi yaptıysa, Kılıçdaroğlu adının öne çıkmaya başlaması da öyle...

        REKLAM

        Kılıçdaroğlu adı, AK Parti’den uzaklaşan seçmeni yeniden AK Parti’ye doğru itiyor.

        Ben Millet İttifakı’nın diğer güçlü partisi İyi Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına onay vereceğini hiç zannetmiyorum.

        Meral Akşener’in İmamoğlu’na yönelik olumlu cümlelerinin nedeni de bu.

        Meral Hanım, “İlle CHP’den olacaksa Ekrem İmamoğlu olur” demeye çalışıyor.

        Partisinin İstanbul İl Örgütünün İmamoğlu ile yakın çalışması ve İmamoğlu’nun CHP’den çok İyi Parti örgütü ile yakınlaşmaya başlaması da muhtemelen bu yüzden.

        Merkez sağa yakın kaynaklar, Meral Akşener’in Mansur Yavaş’a benzer kökenden gelmeleri nedeniyle çok da sıcak bakmadığını bu yüzden de en güçlü adayın, Millet İttifakı'nın adayı olma şansının düşük olduğunu söylüyorlar.

        Millet İttifakı ne karar alır bilmiyorum.

        Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına İyi Parti’nin onay vermesinin mümkün olmadığını, siyaseti bir satır bile okuyabilen herkesin Kemal Kılıçdaroğlu ile gidilecek bir seçimden Cumhur İttifakı’nın adayının kazanacağı sonucunu çıkaracağını biliyorum.

        Eğer Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa, Meral Akşener de aday olacaktır.

        Ve böyle bir durumda ikinci tura kesinlikle Meral Akşener çıkar.

        Bunun için iddiaya bile girebilirim.

        Ama bence Millet İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçimini ağzına bile almadan ekonomik duruma ve ülke sorunlarına odaklanmalı.

        Çünkü hep söylediğim gibi, bu saatten sonra AK Parti iktidarının uzaması AK Parti’ye değil, CHP’nin yapması muhtemel hatalara bağlı.

        Anlaşmadan çıkan enflasyon tahmini

        Anlaşmadan çıkan enflasyon tahmini
        0:00 / 0:00

        Sabah gazetesinin eski ekonomi müdürü Şeref Oğuz dün ilginç bir bilgi ortaya attı.

        Katar ile yapılan SWAP anlaşmasında dolar kuru 22 TL olarak belirlenmiş.

        Şeref Oğuz bunu diyorsa bir bildiği vardır.

        Çünkü geçmişte AK Parti iktidarına ve o iktidarın ekonomi politikalarını arka planda da olsa hala belirleyen isimlere çok yakındı ve bu yakınlıklar bir günde kopmaz.

        Zaten Şeref Oğuz dostumun bu açıklaması hiçbir şekilde yalanlanmadı.

        Anlaşma 1 yıllık olduğuna göre, bu bilginin manası şu.

        Hükümet 1 yıl sonrası için dolar kurunu 22 TL olarak öngörüyor.

        Yine aynı hesapla, enflasyonun da yüzde 50’nin üzerinde olacağını öngördükleri ortaya çıkıyor.

        İktidarın son yıllardaki ekonomi tahminlerinin gerçekleşme oranındaki isabete bakarak, bu tahminin ne kadar sapacağını hesaplamak da olası, bu sapma gerçekleşmeden önce yaz aylarında bir erken seçim ihtimali çıkarmak da.

        Bunun işaretlerinden birini yarın da görebiliriz.

        Ne mi görürüz?

        Aşağıdaki yazıya geçelim.

        Siyasetin etiketi elle düzelir mi?

        Siyasetin etiketi elle düzelir mi?
        0:00 / 0:00

        Mektebi Sultani’den sınıf arkadaşım, Profesör Haluk Levent’e göre yarın bir faiz artırımı çıkarsa dolar kuru hızla 14 TL’nin altına doğru iner.

        200 puanlık bir indirim ise doları arşa doğru tırmandırır.

        Levent’e göre bu kurun yarattığı en büyük sıkıntı, piyasalardaki bütün fiyatları “Yanlış hale getirmesi”.

        Döviz kurlarının, ekonomik değil, siyasi gerekçelerle yükselmiş olması, her türlü mal ve hizmetin tahmini bir fiyatla fiyatlandırılmasına neden olduğu gibi, bu fiyatın yanlış olması ihtimalini de barındırıyor.

        “Yanlış fiyatlardan alışveriş yapmak ise sürpriz kayıplara neden olur” diyen Prof. Haluk Levent’e göre “Bu da zaten yavaşlamış ekonomiyi durma noktasına getirir.”

        Siyasetin stokçulara, zincir marketlere, esnafa yönelik tehditkar çıkışlarını ve polisiye tedbirlerle fiyat indirimi yaptırmaya çalışmalarını ise Haluk Levent şöyle yorumluyor:

        “Yanlış ekonomik politika nedeniyle oluşan yanlış fiyatları şimdi elle düzeltmeye çalışıyorlar. Oysa politikayı düzeltseler yanlış etiketler kendiliğinden düzelecek. Ama yanlışı kendilerinde değil, başkalarında gören alışkanlıkları olduğu için burada da hatalı olanın kendi politikaları olduğunu kabul etmek istemiyorlar.”

        Allahım beni salaklardan koru

        Allahım beni salaklardan koru
        0:00 / 0:00

        En zor mücadele aptalla ve cahille olandır.

        Genelde ikisi aynı bedende buluşur. Ama tek başlarına dolaştığı da görülür.

        Benim Biontech kurucusu Doktor Uğur Şahin’e yönelik eleştirilerimi bir kez daha kendi düşük zekaları ile yorumlayıp, “Aşı karşıtı oluyor” diyen salaklar olmuş.

        Aşı karşıtı falan olduğum yok.

        Üçüncü doz Biontech aşımı oldum.

        Ve hem Delta hem de Omicron varyantlarına karşı oldukça korumalı hale geldiğimden kuşkum yok.

        Buna rağmen COVID 19 olabilir miyim?

        Olabilirim.

        Ama büyük ihtimalle hafif atlatırım.

        Çevremde aşısız kimse yok ve aşısız kişilerle görüşmüyorum.

        Onları korumak için.

        Mesela önceki hafta Bire Bir programına gelen bir konuğum Habertürk binasına girerken aşısız olduğunu söyledi.

        Bunun üzerine kendisinden PCR testi sonucu istendi.

        O da olmayınca kendisinden özür dileyerek binaya alamadık.

        Benim Uğur Şahin’e eleştirim zaten pazarlamacı tavrının aşı karşıtları tarafından kullanılmaya müsait olması ve aşı karşıtlarının ekmeğine yağ sürmesi üzerine.

        Tıp okumuş ama bilim insanı olmayı başaramamış bazı hekimler bile 3. dozu olmaktan kaçınabiliyorsa eğer işte burada bir iletişim ve bir güven sorunu var demektir ve bu sorunun adı da "Uğur Şahin" olabilir.

        Yoksa aşıların büyük oranda koruyuculuk sağladığından, ağır hastalığı ve ölümü büyük oranda engellediğinden hiç şüphem yok.

        Yan etki meselesine gelince.

        Vücudumuza giren bir şeyin bir yan etkisi olması kaçınılmaz zaten.

        Patates kızartmasının da, trans yağların da, hamburgerin de, sütün de, buğdayın da, aspirinin de yan etkisi var.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bilim insanı olduğunu iddia edenler bilim pazarlamayı ürün pazarlama zannetmediği zaman.

        Diğer Yazılar