Süleyman Demirel'in futbol versiyonu
Galatasaray’da bir Fatih Terim dönemi daha sona erdi.
Terim giderek Süleyman Demirel gibi oluyor.
Süleyman Bey 7 kere gidip 8 kere gelmişti.
Terim şimdilik beşte.
Futbolcu olarak geldi.
Süren döneminde geldi.
Canaydın döneminde geldi.
Aysal döneminde geldi.
Özbek döneminde geldi.
Süren döneminde başarı oldu.
Canaydın döneminde çok ama çok başarısız oldu.
Aysal döneminde önce başarılı sonra başarısız oldu.
Özbek döneminde geldi, Cengiz dönemine kaldı ve önce başarılı sonra başarısız oldu.
Elmas döneminde de düşüşünü sürdürdü.
Sonunda ayrıldı.
Şimdilerde pek anlaşamasak da Fatih Terim eski dostumdur.
Galatasaray’a çok önemli hizmetleri de olmuştur.
Gençler hatırlamaz.
Adana Demirspor’dan Galatasaray’a gelmişti.
14 yıl aralıksız Galatasaray forması giydi.
Bu 14 yıl boyunca Galatasaray 1 kez bile şampiyon olamayınca adı “Uğursuz"a çıkmıştı.
Sonra sahaya helikopterle indiği müthiş gösterişli bir jübile ile veda etti.
Şimdi vakayı adiye gibi olabilir ama o zamanlar Türkiye’de sahaya helikopterle inmek görülmüş şey değildi.
Futbolu bırakıp, Şişli’de bir spor mağazası açtı.
Ticaret adamı değildi.
Hızla battı.
Tekrar futbola döndü.
Önce Ankaragücü’nde, sonra Göztepe’de teknik direktörlük yaptı.
Pek başarılı olamadı.
Sonra genç milli takıma getirildi.
Aynı zamanda Milli Takımlar Teknik Direktörü olan Sepp Piontek’in de yardımcılığını yapıyordu.
Piontek’le 3 yıl çalıştıktan sonra milli takımların başına geçti.
2 yıl milli takımlar teknik direktörlüğü yaptı, başarılı da oldu ve 1996’da Galatasaray’a gelince efsane başladı.
Faruk Süren’in Başkanlığında 4 yılda 4 Türkiye şampiyonluğu geldi.
Aslında ilk yılı çok kötü başlamıştı.
Ligin ilk yarısını 9 puan geride tamamlamıştı Galatasaray.
Bütün yönetim “Yollayalım. Başka biri ile devam edelim” diyordu.
Süren “Kalacak ve bu takımı şampiyon yapacağız” dedi.
Kaldı.
4 Türkiye Şampiyonluğu ve bir UEFA Kupası geldi.
Sonra tüm ısrarlara rağmen bıraktı Galatasaray’ı.
Fiorentina’ya gitti.
İyi de başladı.
Sonra takımın sahibi ve Başkanı Gori ile tekme tokat kavga etti ve ayrıldı.
Türkiye İtalya ilişkileri çok iyiydi o günlerde.
İtalya Başbakanı’nın sahip olduğu Milan’a gitti.
Kısa süre içinde önce futbolcularla, sonra yönetimle papaz oldu.
Maldini önderliğindeki futbolcu lobisi Terim’i istemedi.
Ayrıldı.
O sırada Özhan Canaydın Galatasaray’a Başkan olmuştu.
İnan Kıraç’ın da isteği ve desteği ile Canaydın “Gönüllerdeki teknik direktör” diyerek Terim’i geri getirdi.
Süper Kupa’yı kazanmış, Galatasaray’a Şampiyonlar Ligi tarihinde ilk kez üst turlara çıkarmayı başarmış Lucescu yollandı, Terim takımın başına geçti.
Lucescu da sinirlendi ve gitti, 100. Yılında Beşiktaş’ın başına geçti ve takımı şampiyon yaptı.
Terim ise Canaydın döneminde hiçbir başarı elde edemedi.
Neredeyse sıfır borçla kulübü devralan Başkan Canaydın Terim için 40 futbolcu getirdi.
Kulüp 100 milyon dolardan fazla borca girdi.
Ama başarı gelmedi ve Terim gitti.
Sonrasını zaten herkes biliyor.
Ünal Aysal’la bir kez daha geldi.
Aysal’la kavga edip gitti.
Milli takım hocası iken kebapçı dükkanı bastı, milli takımdan yollandı.
Sonuçta yine başarısız bir dönem ve ayrılık.
Futbolda olağan işler bunlar.
Çok başarılı işler yaptığı açık. Kimse aksini iddia edemez.
Ama ne futbolda, ne başka bir işte kimse geçmiş başarıların üzerinde yaşayamıyor.
Halk, kitleler, taraftarlar her gün ve sürekli başarı istiyor.
Olmayınca değişim gerekiyor.
Sonuçta Terim, Galatasaray tarihinin önemli bir parçasıdır.
Varlığı bir derttir, yokluğu bir başka dert.
Sonuçta o Galatasaray’a kazandırmıştır, Galatasaray da ona.