Bir Bakan, hele hele İçişleri gibi önemli, etkili ve hayli geniş yetkileri olan bir bakanlığın başındaki isim elinde bilgi ve kanıt yoksa konuşmaz.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin maaşa bağladığı gazeteciler var" dedi.
Hatta daha da detaya girerek “maaş skalası” da açıkladı.
Kimilerine 15 bin TL, kimilerine 30 bin TL veriyor diye iddiasını sayılara da bağladı. Başta da dediğim gibi, bir Bakan, hele hele bir İçişleri Bakanı boş konuşmaz.
Bunu söylediğine göre bir bildiği vardır.
Ve maaş detayına kadar biliyorsa, bu maaşın kimlere ödendiğini, hangi gazetecinin 15 bin TL, hangi gazetecinin 30 bin TL aldığını da mutlaka biliyordur.
Bilmeden böyle şeyler söylenmez.
Ama böyle ağır ithamlar da ortaya bu şekilde, öznesi olmadan atılmaz.
Sayın Soylu, bu konuda belli ki bilgi sahibi.
O zaman yapması gereken şu.
Bu iddiayı boş bir itham olmaktan çıkaracak ve isim isim kim 30 bin TL alıyor, kim 15 bin TL alıyor açıklayacak.
İsim isim.
Detaylı.
Biz de öğreneceğiz.
Kim 15 binlik adammış, kim 30 binlik adammış.
Hatta sonrasında gülerek ona niye 30 bana niye 15 kavgasını da izleyeceğiz belki.
Ama ilk iş olarak Bakan Bey bunu açıklayacak.
Açıklamak zorunda.
Ama asıl beni hayrete düşüren gazetecilerin meslek örgütleri.
Ne Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden, ne Basın İş ya da Gazeteciler Sendikası’ndan, ne Basın Konseyi’nden gık çıkmaması.
Asıl benim değil, onların Süleyman Soylu’yu bu isimleri açıklamaya davet etmesi gerek.
Yok eğer açıklamıyorlarsa, mesleğin tüm mensuplarını zan altında bırakmaktan dava etmesi.
Ama kim bilir belki de, onlar da biliyordur kimlerin siyasetten, ticaretten nemalandığını.
Ortaya çıkması belki onların da işine gelmiyordur.
Kim bilir!