Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün yazamadım, kusura bakmayın.

        Kızımın okuluna dönmeden önce evdeki son günüydü.

        Her dakikamı onunla beraber geçirmek istedim.

        Çocuklar büyüyor, onları giderek daha az görüyoruz ve annemin bana yıllardır ettiği sitemlerini daha iyi anlar hale geliyorum.

        O yüzden kusura bakmayın.

        Dün onu tayyare meydanına bıraktıktan sonra eve dönerken, posta kutusunda uzun zamandır heyecanla beklediğim faturayı buldum.

        Elektrik faturasını.

        Malum 1 Ocak itibarıyla elektriği zammı gelmişti ama gelecek olan fatura Aralık ayının faturasıydı.

        Yani zamdan önce satın aldığımız elektrikti.

        Acaba zamdan önce satın alıp kullandığımız elektriğe de zamlı tarife uygulanacak mıydı!

        “Sayaçları 31 Aralık’ta okumadıklarına göre kesin zamsız döneme de zamlı fiyat isteyeceklerdir” diye yazmıştım zaten.

        Pek çok okur günlerdir “Aralık ayı harcamasının da zamlı tarifeden faturalandığını” iddia eden mailler atıyordu iletişim adresime.

        Ben de heyecanla faturama baktım.

        Aralık 8 ila Ocak 11 arasındaki dönemi kapsıyordu.

        Yani 23 gün eski tarifeden, 11 gün yeni tarifeden olmalıydı.

        Ama böyle bir ayrım gözükmüyordu faturada.

        Harcamanın tamamı tek bir tarife üzerinden ücretlendirilmişti.

        Yüzde 25’in üzerinde bir oranda da vergi ve fonlar kalemi vardı.

        Ve toplamda geçen ay ödediğimin hemen hemen 2 misli bir fatura.

        REKLAM

        İktidar sahiplerinin haberi olsun ki, bu faturalar can yakar.

        Ve bu faturalar için ortalıkta kürsülerden suçlayacağınız “Teröristler” ya da “Dış güçler” veya “Üst akıllar” yoktur.

        Fahiş zam yapan elektrik şirketlerini polise ya da jandarmaya bastırıp, yalandan şov bile yapamazsınız.

        Bugün tek başına yaşayan bir emeklinin elektrik faturası 200 TL’nin altına inemiyorsa, ucuz tarifeden verdiğiniz 170 kilovat saatlik enerji bugünün elektro dünyasında komik kalıyorsa emin olun bu faturayı sadece gariban vatandaş ödemez.

        Hiç sevmediğim ve ucuzlaştırdığınız bir kelime ama bunun bir “bedeli” vardır.

        “Vatandaş ödüyor bize ne” diye düşündüğünüz çok belli.

        Vatandaş o bedeli size rücu edecektir.

        Sandıkta fatura bulursanız, hiç şaşırmayın.

        Karı koca bilimsel eğitim kurbanı mı!

        Karı koca bilimsel eğitim kurbanı mı!
        0:00 / 0:00

        Dünün geyiği sosyal medyada dolaşan bir haberdi.

        “Cinci Hoca, kendisine gelen karı kocaya büyü bozma bahanesiyle tecavüz etmiş.”

        Olayın gelişimi şöyle.

        Vallahi kimsenin cinsel hayatına ve fantezilerine karışmak haddimiz değil ama gözünüzde yanlış şeyler canlandırmayın.

        Önce kadına tecavüz etmiş.

        Sonra durumu öğrenip “Karıma ne yaptın” diyen adama “Sende de büyü var” demiş.

        Haber yeni mi değil mi anlamadım.

        Yani bir süre önce de olmuş olabilir ama zamandan bağımsız olarak şaşırtıcı ya da beklenmedik değil.

        Daha önce de bir tarikat şeyhinin müridi olan karı kocaları ayrı ayrı ve beraberce “badelediğine” tanık olmuştuk.

        Yani elbette gözümüzle görmemiştik ama yargı aşamasında bunlar ortaya çıkmıştı.

        Belli ki bunlar var, olmayan şeyler değil.

        Hatta galiba sıklıkta olan şeyler.

        Bunlar kişilerin arzusu dahilinde oluyorsa, karışmak kimseye düşmez.

        Fantastik bir cinsel hayata sahip olmak suç değil.

        Ekstrem zevkler peşinde koşabilirler.

        Biseksüellik orada da olabilir.

        Benim sadece tek bir korkum var.

        Yarın birtakım mevkutelerin ve sözde alimlerin ortaya çıkıp “Cinci hoca laik eğitimin kurbanı, fen dersleri yüzünden bu hale geldi” demeleri.

        Çünkü bunların anlayışına göre fen olmasa, bilim olmasa sorun olmayacak.

        Bunlar Cern’de çarpıştırılan şeylerin ne olduğunu düşünüyorlar acaba!

        Ya bilim ya fukaralık

        Ya bilim ya fukaralık
        0:00 / 0:00

        Ben bilim dedikçe “Siyasetten kaçmak için bilime sığınıyorsun” diyerek suçlayanlar acaba bu haberleri okuyorlar mı!

        Üstelik ben yıllardır bilim programı yaptıkça beni suçlayanlar, iktidar değil, kendini muhalif zannedenler.

        Hatta şimdilerde pek meşhur olan bir tanesi bilim programı yaptığım için beni tehdit etmişti.

        Ben de ona küfretmiştim.

        Okuyorlar mı dediğim haberlerin sonuncusu şu.

        “İki Türk asıllı Alman’ın kurduğu Biontech şirketi 2021 yılında Almanya’nın büyümesine 0,5 puan katkı sağlamış.”

        Bir şirket tek başına yarım puan.

        Üstelik de Türkiye’nin değil, Türkiye ekonomisinin hemen hemen 8-9 katı büyüklükteki 5 trilyon dolarlık Alman ekonomisinin.

        Sadece ve sadece ürettiği bilimle, bu bilimin sonuçlarından biri olan tek bir aşı ile.

        Yarın bir kanser ilacı, bir kanser aşısı bulması pek muhtemel görünen bu firmanın o zaman Alman ekonomisini ne kadar büyüteceğini siz hesaplayın hesaplayabilirseniz.

        Olay bu kadar açıkken, mesele bu kadar netken, zenginliğin ve gelişmenin kaynağının bilim olduğu bu denli aşikarken, gençlerin baskıdan intiharını, toplumdaki her türlü rezilliği bilime bağlayıp, üç beş tarikatı cemaati korumak uğruna bilimi kötülemeye devam ederseniz, sonunda olacak olan kendi pisliğinizde boğulmaktır.

        Ya bu ülkenin pırıl pırıl gençlerine, insanlarına, bilim adamlarına sahip çıkıp bu ülkeyi geleceğe taşıyacaksınız.

        Ya da bilimi karalayıp, tarikatları, cemaatleri yüceltecek ve ülkenin geleceğini ortadan kaldıracaksınız.

        Karar sizin.

        Gençlerin ise emin olun umurunda değilsiniz.

        İyi olanlar bu ülkeyi terk edip gidecek.

        Kalanlar ise yarattıkları fosseptikte debelenecek.

        Tapu kadastro memurunu atıyor musunuz işten!

        Tapu kadastro memurunu atıyor musunuz işten!
        0:00 / 0:00

        Alkollü biçimde araç kullanırken yakalanan Diyanet-Sen Başkanı imam, meslekten ihraç edilmiş.

        Alkollü biçimde araç kullanmak elbette doğru değil ve mutlaka cezalandırılmalı da…

        Meslekten ihracı anlamadım gerçekten.

        Bu kişi bir memur.

        Mesai saatleri içinde alkollü içki kullanıp, sarhoş geziyorsa elbette cezalandırılabilir.

        Yok eğer mesai saatleri dışında, kendi özel zamanında içki içiyorsa bu meslekten atılmayı gerektirecek bir suç teşkil etmez.

        Ben bugüne kadar hiç gece alkollü yakalandığı için meslekten atılan tapu kadastro memuru, Maliye bürokratı ya da başka bir kamu görevlisi görmedim.

        Bu adamın günahı ne.

        Daha doğrusu varsa bir günahı bu Allah'la kendi arasında.

        Size ne!

        Ne demek görevine son vermek.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Herkesin aynı düşünmeye zorlandığı yerde aslında kimsenin olmadığını anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar