Haftalar, belki de aylar önce yazmıştım Gülşen’le ilgili ilk yazımı.
Zannederim Temmuz ayıydı, Gülşen sahne kıyafetleri nedeniyle sosyal medya denen ve içlerindeki kini ve ezikliği burada kusmaya alışmış bir rezil güruhun hedefiydi yine.
Ve ben şöyle yazdım:
“Şarkıcı Gülşen birkaç gün önce bir tatil beldesinde sahneye çıkmış.
Sahne kıyafeti olarak altında bir mayo, üzerinde bir dantel pantolon.
Üst tarafında ise kısa bir bluz.
Sokakta giyilmeyecek ama sahnede giyilebilecek bir kıyafet.
Şarkılarını bu kıyafetle söylemiş.
Sosyal medya denilen bataklıkta bir saldırı.
Hadi orası bataklık ve pislik dolu.
Bir de bu rezil saldırıyı haberleştiren gazeteler ve internet siteleri.
'Gülşen eleştirilerin hedefi oldu' diye atılan başlıklar.
Hak verir tonda.
Yahu ayıptır günahtır.
Aynı kıyafeti hatta daha açığını Jennifer Lopez giyince 'Jennifer Lopez mest etti' diye başlık atıyorsunuz.
Daha açığını giyince '50’lik JLO gençlere taş çıkarttı' diyorsunuz.
Ama benzer bir kıyafeti Gülşen giyince 'Eleştirilerin hedefi' oluyor öyle mi!
Oysa ben bugün bir gazete yönetsem bu habere '45 yaşındaki Gülşen, Jennifer Lopez’e taş çıkarttı' diye başlık attırırdım.”
Gülşen saldırılar karşısında bir dişi aslan gibi durmuş.
Tek bir adım bile atmamış geriye doğru.
Geçtiğimiz Aralık ayında ise şöyle yazmışım:
“Son zamanların en çok konuşulan kadın sanatçısı hiç kuşkusuz Gülşen.
Bu kadar gündem olmasının nedeni ise sahne kıyafetleri.
Sağlıklı ve sporcu görüntüsünü çok da yakıştırdığı oldukça dekolte kıyafetlerini eleştirenler oldukça fazla.
Ben ise tüm 'dik başlı' kadınlar gibi Gülşen’i de kutluyorum.
Açık söylemek gerekirse ne giyip ne giymediği ve hatta giydiklerinin kendisine yakışıp yakışmadığı beni hiç ilgilendirmiyor.
Ama Gülşen’in kendisine yönelik saldırılara hiç ama hiç boyun eğmeden bildiğini okuması üstelik de bunu yalan ve sahte bir muhafazakarlık dayatması ortamında yapıyor olması beni çok etkiliyor.
Gülşen’in bu tavrını her kadın Gülşen gibi giyinsin diye değil, Gülşen gibi giyinmek isteyen kadınlar Gülşen gibi giyinebilsinler diye çok ama çok destekliyorum.
İyi ki Gülşen gibi kadınlar var.
Keşke Gülşen gibi erkeklerimiz de olsa.
Özellikle de medyada.”
Ve Gülşen hala geri adım atmıyor.
Saldırılara bir manifesto ile yanıt veriyor.
Ben de Gülşen’e gelecek nesiller adına minnet duyuyorum.
Kendi yaşam tarzlarına saygı isteyip, başka her türlü yaşam tarzını ortadan kaldırmaya çalışanlara “Sözde muhafazakar jakobenlere” karşı duruşu bugün için değil, yarınlar için önemli.