Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yıllardan beri dinlediğimiz bir Ankara hikayesidir Melih Gökçek’in yüksek fiyatlı bitki alımları.

        İklime uygun olmayan bitkiler, ederinden yüksek fiyatlı bitkiler, 5 cm çap yerine 7 santim çaplı alınarak parası sokağa atılmış bitkiler gibi türlü iddia vardır Gökçek’le ilgili.

        Ancak ben hep bir başka şeyi merak ederdim.

        Bunun öteki tarafında kimin olduğunu?

        Melih Gökçek pahalı bitki almıştır da, bu bitkileri kimden almıştır!

        Ortada bir yolsuzluk var ise bunun iki tarafı olmalıdır.

        Belediye kazıklanmıştır, kazıklatan bellidir de kazıklayan kimdir!

        Bu nedense asla yazılmaz, çizilmez.

        Oysa ben merak ederim hep.

        Bu bitkileri Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne satan firma hangisidir?

        Bu firma ya da firmaların ortakları kimlerdir!

        Bu ortaklar hangi siyasetçinin ya da hangi kamu kurumunun ya da hangi yargı organının mensuplarının kendileri ya da çocuklarıdır?

        Ankara’da bu bitki işinin taraflarını bilmemiz, öğrenmemiz gerekmez mi!

        Bu isimler merak edilmez mi!

        Doğrusu ben ederim.

        Hani Allah muhafaza yarın çok önemli makamlarda ya da o makamlara aday olarak karşımıza falan çıkarlar diye korkarım.

        Yeni ittifakta HDP yok

        Yeni ittifakta HDP yok
        0:00 / 0:00

        Gelecek Partisi Genel Başkanı, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Teke Tek'te 2 saat konuştuk.

        Çok açık biçimde “İttifak görüşmelerinde bazılarının iddia ettiği gibi bir protokol sorunu yok. Kimin nasıl oturacağı ile ilgili en ufak bir tartışma yok, oturma düzenini konuşmak aklımızdan bile geçmedi. Her türlü otururuz. Ben gönüllü olarak en sona otururum. Türkiye’de yangın var, bizim nasıl oturacağımızın zerre önemi yok” diyerek konuyu kapadı.

        Açık söylemem gerekirse, ben burada bir sorun çıkacaksa bunun Davutoğlu kaynaklı olabileceğini düşünmüştüm.

        Böyle bir şey olmadığını gördüm.

        Bir diğer mesele ise genişleme ihtimali ile birlikte Millet İttifakı’nın isim değiştirmesini istediği yönündeki iddia idi.

        Bunu reddetmedi.

        “Millet İttifakı isminin bir marka değeri var. Bir karşılığı var ama ittifakın genişlemesi halinde bu ittifaka oy vermesini istediğimiz yeni bir seçmen kitlesi var ve bu seçmen kitlesine bu ittifakın yeni bir şey olduğunu göstermemiz gerekiyor” dedi.

        “Beş benzemez” yakıştırmasını ise zenginlik olarak değerlendirdi.

        “Herkesi dışlayıp, herkesi hainlikle, davayı satmakla suçlayanların yerine, farklılıklarına rağmen birbirleriyle konuşup, ülke çıkarı için ortak hareket edebilenlerin olduğunu göstermek önemli” dedi.

        Ancak tüm bunlardan daha önemli olan HDP ile ilgiliydi.

        HDP’yi “ötekileştirmemeye” özen gösterdi.

        “Bugün meydanlarda, mikrofonlara konuşurken HDP’ye ağzına geleni söyleyenler TBMM’de HDP’li Meclis Başkanvekilinden söz istiyorlar” dedi.

        Ama asıl önemli olan cümlesi HDP’nin yeni kurulacak ittifakın çatısı altında olmayacağına işaret eden sözleriydi.

        “HDP bu ittifakın parçası olmayacağını zaten kendi açıkladı. Onlar sol partilerle bir blok oluşturuyorlar. Kendi Cumhurbaşkanı adaylarını da çıkaracaklar” dedi.

        Bu aslında HDP içinde bir süredir tartışılan ittifaklara dahil olmama görüşünün “parlamenter demokrasiye dönüş” ittifakında da kabul gördüğünü gösteriyor.

        HDP’nin oyuna ancak cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. tura kalması halinde güçlü bir biçimde dahil olacağını da.

        Küçümsemek yanlış oldu

        Küçümsemek yanlış oldu
        0:00 / 0:00

        COVID’de sayılar yine uçuşa geçti.

        Dün vaka sayısı 87 bin ama önemli olan o değil.

        Önemli olan test sayısına oranı.

        450 bin testte 80 bin vaka.

        Yani yüzde 20.

        Hayli yüksek bir oran. Bu orana göre aramızda milyonlarca COVID’li dolaşıyor.

        Bakan Koca ise bana göre çok ciddi bir hata yaptı ve ilk kez COVID’i küçümseyen, önemsizleştiren bir tavır içine girdi.

        Neredeyse nezle seviyesine indirdi.

        Keşke öyle olsa ama benim hekimlerden edindiğim izlenim çok da bu yönde değil.

        Evet, aşılılarda ve gençlerde genelde hafif seyrediyor ama yaşlılarda ve alt hastalığı olanlarda hala öldürücü, hala süründürücü.

        Hastanelerde durum da giderek kötüye gidiyor.

        Pek çok hastanede COVID servisleri doldu, yoğun bakımlardaki yoğunluk da yine arttı.

        Yoğun bakım için bekleyen hasta sayısı giderek artıyor.

        Evet, aşılama oranları yüksek olduğu için eskisi kadar sert önlemlere belki gerek yok ama COVID’i küçümsemeye de gerek yok.

        Maske ve mesafe hala önemli.

        16 milyar az para mı!

        16 milyar az para mı!
        0:00 / 0:00

        Dünkü yazımda günlük ucuz tüketim miktarının benim ilk başta önerdiğim günlük 7 kwh’a çekilmesine “İyi yapıldı” demem bazılarında hükümetin enerji fiyat politikasını desteklediğim izlenimi uyandırmış.

        Bir yazarı her gün değil, bir gün okursan böyle salakça bir izlenime ya da yargıya kapılabilirsin.

        Ama salak olmakla kalırsın o kadar.

        Ancak önerdiğim ve kabul gören uygulamayı da küçümsemek de aynı oranda salaklık.

        Günlük ucuz tüketim miktarı 5 kwh’dan 7 kwh’ya çıkınca 300 TL üzerinde fatura ödeyenler 42 TL daha az ödeyecekler.

        Türkiye’de 37 milyon mesken abonesi var. 7 milyon ticaret, 685 bin de tarımsal sulama.

        80 bin de sanayi abonesi var ama onları katmadan hesaplasak bile, yaklaşık 44 milyon abone.

        Bunların aylık faturalarında ortalama 30 TL indirim olsa her ay vatandaşın cebinden 1 milyar 320 milyon TL daha az para çıkacak.

        Bunun yıllık toplamı da 16 milyar TL’ye yaklaşacak.

        Bir önerimizle vatandaşın 15-16 milyar TL daha az ödemesine neden oluyorsak, elbette mutlu oluruz.

        Ama bu enerji fiyatlarının hala çok yüksek olduğu, yanlış enerji politikalarının bedelinin vatandaşa ödetildiği ve bir süre içinde yapılacak zamlarla yine devletin ve enerji şirketlerinin elinin cebimize sokulacağı gerçeğini değiştirmiyor.

        Sadece zarardan kârdayız o kadar.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Akıllı düşmanı tercih ettiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar