Küsmeyin durdurun

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu aradı dün.

Hem bir konuda bilgi vermek hem de katıldığı Teke Tek programının yarattığı etki için teşekkür etmek istemiş.

Program sırasında sorduğum bir soruya verdiği yanıta, Murat Bardakçı’nın gösterdiği tepki ile ilgili bilgi.

Soru, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 2. Abdülhamit’i birbirine benzetip, “Abdülhamit’i devirmek isteyenlerin de sonrası için bir planı yoktu” şeklindeki yorumlar hakkında ne düşündüğü idi.

Davutoğlu da bunun hiçbir mantığı olmadığını, tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını, o günkü dünya ile bugünkü dünyanın çok farklı olduğunu, o günkü Türkiye ile bugünkü Türkiye’yi de kıyaslamanın mümkün olmadığını anlattı.

Böyle bir tez ileri sürmenin bilgisizlik olduğunu ileri sürdü.

Davutoğlu’nun bu sözleri üzerine de daha önce böyle bir yazı yazmış olan Murat Bardakçı, Davutoğlu’na hayli ağır bir yazı yazdı.

İşte Ahmet Davutoğlu bu konuda bilgi vermek istemiş.

“Fatih Bey, Murat Bardakçı dostunuz biliyorum. Sizin sorduğunuz sorudan yola çıkarak bana ağır bir yazı yazmış. Bu, Murat Bey’in bana ilk ağır yazısı değil. Daha önce de kadim kelimesinin anlamını bilmediğimi yazdı. Kadim’in artık mevcut olmayan demek olduğunu, mevcudiyetini sürdüren şeylere kadim denmeyeceğini söyledi ve beni cehaletle suçladı. Kadimin ne anlama geldiğini bilirim. Başlangıcı belli olmayan, öncesiz demektir ama artık olmayan demek değildir. Yine de yanıt vermek istemedim.

Ancak bu kez alınganlığı gereksiz.

Sizin sorunuza yanıt verirken, Murat Bey’in bu yönde bir yazısı olduğunu bilmiyordum. O yazıyı okumamıştım. Ama başka birtakım kişilerin bu yönde yazdığını ve konuştuğunu biliyordum. Ama emin olun Murat Bey’in yazısından haberdar değildim. O yüzden de sözlerimin hedefi o değildi. FETÖ’cü taktikler derken de asla Murat Bardakçı’yı kastetmedim. Kastettiğim kişiler bazı tarihçilerdi. O yüzden boşuna alınganlık göstermesine gerek yok.”

Eskişehirspor, altyapısında yer alan genç bir sporcunun Galatasaray forması ile çekilmiş bir fotoğrafını sosyal medyada paylaşması üzerine, genç sporcu ile yollarını ayırmış.

İki kulüp bire bir rakip olmadığı için bu yapılanı çok doğru bulduğumu söyleyemeyeceğim.

Ama tabii ki karar kendilerinin.

Karışmak haddimiz değil.

Fakat Eskişehirspor yöneticilerine bir hatırlatma yapmak isterim.

Yıllardır takımın en büyük sponsoru konumundaki Eti’nin sahipleri de Galatasaraylıdır.

Hem de en az benim kadar.

Nur içinde yatsın Eti’nin kurucusu sevgili Firuz Kanatlı ağabeyim de, şirketi bugün yönetmekte olan hem mektep hem asker arkadaşım, kadim dostum Firuz Kanatlı da, hem Galatasaray Liselidir hem de Galatasaray Spor kulübü üyesidir.

Madem bu kadar Galatasaray alerjiniz var o zaman Galatasaraylılardan gelen sponsorluğu da kabul etmeyin.

Maske Kimsin Sen adlı yarışma final yapıyor.

Türkiye’de rating alması pek de mümkün görünmeyen, Türk izleyicisine çok da uygun olmayan, artık sadece dizi yayınlamaktan ibaret hale gelen Türk televizyonculuğunda yer bulamayacağı belli bir işti.

Aslında çok daha önce yayından kalkardı.

Ama yarışmaya yönelik saldırılar çok daha düşük rating alacak bir yarışmanın ratinglerini geçici olarak da olsa yükseltti ve sürmesini sağladı.

Halkın kaynakları partililerin eğitimine harcanmadığı zaman.

Galiba bu ülkenin kurucu değerlerine ve kurucularına karşı kin ve nefret besleyen o aşağılık güruha teşekkür etmemiz gerekiyor.

Bu ülkeyi kuran iradenin, o iradenin ete kemiğe bürünmüş hali olan Mustafa Kemal Atatürk'ün önemini ve değerini her gün bize hatırlatıyorlar, onlara olan minnet duygumuzu körüklüyorlar, vefa borcumuzu her dem taze tutuyorlar.

Bu aşağılık, vicdansız, edepsiz güruh olmasa kim bilir belki de sanki sahip olduğumuz her şeye ezelden ebede sahip olduğumuz yanılgısına kapılacağız, sanki bu vatan sahipsizdi ve gelip üzerine oturduk zannedeceğiz, bugün bizi insan gibi yaşatan tüm kurumların sanki gökten zembille indirildiğini düşüneceğiz.

Bu şerefsizler olmasa Atatürk'ün ve arkadaşlarının yokluğunun yüreklerimizde açtığı yara belki kapanıp, küllenecek.

Ama bu reziller sayesinde biz onları her gün hatırlıyoruz.

Onların değeri her geçen gün misli misli artan bir şekilde anlıyoruz.

Samsun'da, Kurtuluş meşalesinin toprağa çıktığı yerde, kentin simgesi olmuş, takımının göğsünde taşıdığı heykeli yıkmaya çalışan alçaklar olmasa, o itleri tükürüklerinde boğacak Samsunluların Atatürk'e sevgilerini ve bağlılıklarını haykıracak fırsatı olmayacaktı belki de!

Şimdi o pislikler sayesinde onu ne kadar sevdiğimizi, ona ne kadar bağlı olduğumuzu gösterme fırsatımız oldu.

Atatürk'ün değerini ve kıymetini bu pislikler sayesinde her dem hatırlıyor, her dem taze tutuyoruz.