Çıkarsanıza bu şirketleri aradan
Biz yazıp hatırlattıkça, millet uyanıyor.
Üçlü tarife kazığını anlattık.
“Aaaa, öyle miymiş” demeye başladı herkes.
Bütün bunların kasıtlı yanlış özelleştirme sonucu olduğuna uyanmaya başlarlar inşallah.
Çünkü yediğimiz kazığın en önemli unsurlarından biri özelleştirme yöntemi ise diğeri de özelleştirme sonrası yaşananlar.
Türkiye’deki tüm elektrik dağıtım işinin hepsi iktidara yakın isimler olan 21 şirkete paylaştırıldığını, bunun karşılığında 13 milyar dolar para toplandığını yazmıştım.
Özeleştirme sırasında dağıtım şirketini satın alan bir özel amaçlı şirket ve dağıtım şirketi vardı.
Eskiler hatırlar, Petrol Ofisi özelleştirilmesinde olduğu gibi.
İş Doğan Petrol Yatırımları AŞ diye bir şirket, Petrol Ofisi'ni satın almıştı.
Sonra Aydın Doğan bu iki şirketi birleştirmiş, Petrol Ofisi’nin kârından ödediği vergiyi ödemeyip, o kârla şirketin satın almadan kaynaklanan borcunu ödemişti.
Vergi denetmenleri özelleştirmenin ruhuna aykırı bu uyanıklığı yakalayınca Aydın Doğan, 2 milyar TL vergi cezasına çarptırılmıştı.
Sonra da oturup devlet ile anlaşmış, bunun yaklaşık 4'te birine kurtulmuştu.
Dağıtım şirketi özelleştirmesi ile dağıtım şirketlerini alanlar ise Aydın Doğan’ın yaptığından daha farklı bir yol izlediler.
Daha akıllıca.
Satın alınan şirketi bir anlamda ikiye böldüler.
Bir dağıtım şirketi, bir de görevli tedarik şirketi.
Yani bir marketiniz var ama markete mal sağlayan şirket de sizin.
Duble aracı.
Kamu otoritesi başlangıçta özelleştirmenin ruhunda, yasasında olmayan bu duruma göz yumdu.
Barajdan ya da termik santralden çıkan elektrik size gelene kadar sayısız aracıdan geçiyor ve her biri ayrı ayrı kâr ediyor.
Devletin 32 kuruşu sattığı enerji sonunda size 2 TL’nin üzerinde bir fiyatla ulaşıyor.
Devlet de buna göz yumuyor.
Niye.
Çünkü memleketin tüm kaynakları zaten bu şirketleri alan müteahhitlere tahsis edilmiş durumda.
İster yoldan geç, istersen evinde oturup televizyon seyret ister uçağa bin, ister köprüyü kullan, ister hasta ol hep bunlara çalışıyor sistem.
Bu müteahhit taifesine bu imkanları sağlayan devlet, araya koyduğu bir şirketten fazladan kâr etmesini, elini sizin cebinize biraz daha sokmasını mı engelleyecek?
Hadi canım siz de.
Bu kadar saf olmayın Allah aşkına.
Ha bir de, “Çok yatırım yaptılar” palavrası var.
Ortada yatırım falan yok.
Yatırım dedikleri, yeni abonelere elektrik ulaştırmak için yaptıkları masraf. Büyük bölümü bu.
Şebekeyi yenileme, şebekeyi modernleştirme yatırımı ise bana göre devede kulak.
İsterlerse açıklasınlar oranları.
Ne kadarı yeni abone için yapılan yatırım, ne kadarı şebekeyi düzetmek için yapılan.
Ama bunu açıklarken şunu da açıklasınlar, bu yatırımlar için devlete ne kadar fatura kestiklerini.
Şebeke geliştiriyorum diye kamudan ne kadar para aldıklarını. İhalesiz, rekabetsiz.
Açıklayabilirler mi!
Zor.
Şimdi toplantı üzerine toplantı çözüm arayışı üzerine çözüm arayışı.
Yerseniz.
Emin olun bu şirketlere dokunamazlar.
Onların kârlarına değil ellerini, parmaklarının ucunu süremezler.
Bir şey yapılacaksa yine vergiden KDV'den, kamunun kaynaklarından feragat edilecek, yine dolaylı olarak size bana sokulacak. Ama bu şirketlerin ve patronlarının çıkarlarına zerre halel gelmeyecek.
Bu arada iktidar kanadından bazıları “Biz bu enerjiyi sübvanse etmesek bakın o zaman neler olur. Sizin 1000 TL’ye kullandığınız enerjide 3000 TL de sübvansiyon var” diyorlar.
Ben de merak ediyorum.
Bu sübvansiyonu dedenizden, babanızdan miras kalan para ile mi yapıyorsunuz?
Yoksa bizden topladığınız vergilerle mi!
Babanızın parası ile yapıyorsanız biz size teşekkür edelim.
Yok bizden topladığınız vergilerle yapıyorsanız siz bize teşekkür edin.
Hala insan içine çıkabilmenize imkan sağladığımız için.
Ha bir de fırsat bulursanız özelleştirmeden gelen 13 milyar doları nereye harcadınız?
Onu da bilelim.