Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sevgili Nagehan Alçı, kendisine ve Nevşin Mengü’ye Suriyeli komşu önerime biraz kızmış anladığım.

        Demiş ki, “Köşe komşum Altaylı bizim sitede bana komşu belirlemek gibi farazi ve tuhaf işlerle uğraşacağına, eğitim konusunda bana destek versin”.

        Allah var, Nagehan Alçı’nın pandeminin başından beri eğitimle ilgili çabalarına büyük saygı duyuyorum.

        Bu konuda çok doğru şeyler yazıp söylüyor ve eğitimin kesilmemesi gerektiğini, en önemli şeyin eğitim olduğunu haykırıp duruyor.

        Gelişmiş ülkeleri yönetenler de Nagehan Alçı gibi düşünüyor ve davranıyor.

        Okullar ısrarla kapatılmıyor okulların kapatılması en son çare olarak düşünülmüyor.

        Mevcut Milli Eğitim Bakanı da bu konuda kararlı bir tutum sergiledi ve anlaşılan Nagehan Alçı onu da eksik buluyor ve eleştiriyor.

        Ancak Nagehan Alçı’ya hatırlatmak isterim ki, Suriyeli ve Afgan göçmenler meselesi küçümsenecek ve tuhaf bulunacak bir konu değil.

        Ciddi bir mesele.

        Nagehan Alçı’nın iyi bir eğitim almaları için uğraştığı iki çocuğunun geleceği açısından aldıkları yüzde 100 Fransız eğitimi kadar önemli.

        Çünkü iki ufaklık büyüdükleri zaman eğitimsiz Suriyeli göçmenlerle birlikte yaşamak zorunda kalacaklar.

        Benim bu Suriyelileri hanımefendiye komşu yapmak istememin sebebi ise etkili kalemini bu konulara eğilmesini sağlamak.

        Çünkü Nagehan Hanım bir meselenin ciddiyetini kendi yaşamına dokunursa daha iyi anlıyor.

        Çocukları sayesinde eğitimin önemini anladı ve çok doğru şeyler yazıyor.

        Belki Suriyeli komşuları olursa bu işin de önemini kavrayıp orada da doğru şeyler yazabilir ve bu meseleyi farazi ve tuhaf bir konu olarak görmekten vazgeçebilir.

        Söz ben de ona eğitim konusunda destek vereceğim.

        Gettolaşma engellenebilecek mi?

        Gettolaşma engellenebilecek mi?
        0:00 / 0:00

        Türkiye’yi idare eden zihniyet sonunda Türkiye’deki Suriyeli yerleşiminin yarattığı risklerin bir bölümünün de olsa farkına vardı ve bir “Seyrekleştirme” politikası uygulamaya başladı.

        Yıllardır söyleyip duruyorduk, “Bu bir mülteci sorunu değil, bu bir işgaldir” diye işitmediğimiz küfür, yemediğimiz laf kalmadı. Irkçı bile olduk.

        Ama sonunda anlaşıldı ki, bizim söylediğimiz doğru ve şimdi yeni bir uygulamaya geçildi.

        Mülteci ya da göçmen alan ülkelerde en büyük ve en kalıcı ve nihayetinde en tehlikeli durum olan “Gettolaşmanın” önüne geçilmek için 16 il artık göçmen kabul etmeyecek, bu illere gelen yabancı göçmenlerin kayıtlarını yapılmayacak, mahallelerde göçmenlerin yerli nüfusa oranı yüzde 25’i geçmeyecek.

        Geçen yerlerdeki göçmenler taşınacak ve başka yerde iskan edilecek.

        Ancak bunu uygulamak her yerde aynı derecede kolay değil.

        Özellikle Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Hatay gibi yerlerde bu nasıl olacak bilemiyorum.

        Bu illerde çok belirgin bir gettolaşma var ve sadece Suriyeli yerleşimcilerden oluşan mahalleler, neredeyse ilçeler oluştu.

        Yine de akılların başa 11 yıl gecikme ile gelmiş olması hiç gelmemesinden iyidir diyelim.

        Bu konularla ilgili olarak dün Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye temsilcisi Philippe Leclerc ziyaretime geldi ve uzun uzun meseleleri tartıştık.

        Oldukça ilginç bir görüşme idi ve Leclerc ile ortak kaygıları paylaştığımızı görmek ilginçti.

        Yarın bu konuyu uzun uzun yazacağım.

        Tehlikeyi belki birlikte görmemizi sağlarım.

        Poşetin asgari ücrete oranı

        Poşetin asgari ücrete oranı
        0:00 / 0:00

        Dün “AK Partili grup başkanvekili hesap hatası yapmıyor, bu hesabın yanlışlığını bile bile söylüyor. Kendi cahil seçmenine hitap ediyor” demem üzerine iki tür karşı tepki oluştu.

        “Olayı küçültmeye çalışıyorsun” diyenler ve “Sen AK Partililere cahil mi diyorsun” diyenler.

        Ben AK Partililere cahil demiyorum, bu adamın seçmenin cahil kesimine hitap ettiğini söylüyorum ve çok açık, farklı anlam çıkarmaya çalışmak beyhude bir uğraş.

        Küçültmeye çalıştığım fikri ise tamamen zırva.

        Tam aksine, bile bile gerçek olmayan bir şeyi söylemekle itham ediyorum.

        Gelelim 750 Euro’ya dolan poşete.

        Ne Fransa’da ne Almanya’da bir evin günlük ihtiyaçları ile dolu bir poşet 750 Euro’ya dolmaz.

        Yeter ki, havyar, ıstakoz falan almış olmayın.

        Bakın mesela Fransa’da ülkenin en pahalı şehri Paris’te sıradan bir market alışverişi kaç para tutar.

        1 kg en iyi cins elma 2,9 Euro

        1 kg muz 1,8 Euro

        1 kg salatalık 2 Euro

        1 kg organik domates 3,9 Euro

        1 kg kabak 2,9 Euro

        1 paket İtalyan makarna 0,9 Euro

        1 kg Ayçiçek yağı 1,3 Euro

        10 organik yumurta 2 Euro

        1 kg dana kıyma 10 Euro

        1 adet organik tavuk 5-7 Euro

        1 kg mercimek 3 Euro

        Yaklaşık 10 kg ağırlığında ve muhtemelen iki poşete sığacak bu ürünlerin toplam fiyatı 37,7 Euro.

        Aylık asgari ücret olan 1600 Euro’nun hemen hemen 40’da biri.

        Sayın grup başkanvekili için zor bir hesap mı acaba!

        2. Petro

        2. Petro
        0:00 / 0:00

        Değerli okurlar, Ukrayna ve Rusya gerilimi üzerine niye yazmıyorsun diye soruyorlar.

        Yazmıyorum çünkü sağlıklı bilgiye erişme imkanım yok.

        Batı medyası bu konuda güvenilir kaynak değil.

        Doğu medyası ise özgür değil.

        Bu yüzden sağlıklı bir şey yazmak zor.

        Ancak geniş anlamda şunu söylemek mümkün.

        Batı bloğunun içinde bulunduğu tüm zafiyetleri çok iyi gözlemleyen Putin, gerek siyasi gerekse askeri olarak daha zayıf olmasına rağmen elindeki gücü çok iyi kullanarak Çarlık Rusyasını yeniden inşa ediyor.

        Önce Çarlık gelenek ve sembollerini kullanmaya başladı sonra da aynı genişleme politikasını uygulamaya koydu.

        Önce yakın Slav birliğini oluşturuyor.

        Sonra eski Sovyet Cumhuriyetlerine el atacak.

        Ardından sıra Orta Avrupa'daki eski Doğu Bloku ülkelerine.

        Bir yandan da Avrupa ile ABD-İngiltere ayrışmasını gerçekleştirdi.

        Ukrayna meselesine bakarken sadece Rusya'nın Güney'ine bakmayın.

        Asıl Kuzey'e bakın.

        Orda bir Kuzey Akım boru hattı var.

        Ukrayna'dan geçmiyor ama Ukrayna'dan geçiyor.

        Büyük ve modern Rusya'nın kurucusu bizim Deli, dünyanın ise "Büyük" olarak tanıdığı Çar 1. Petro idi.

        Arkasından başka Petrolar da geldi ama galiba gerçek 2. Petro Putin olacak.

        1. Petro'nun ayak izlerinden ilerlemeye devam ediyor.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Demokrasileri padişahlık rejimleri ile karıştırmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar