Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Siyasi hayatlarını, bu ülkenin kurucu liderlerine eleştiri ve İsmet İnönü’ye sövgü ile geçirenlerin, bugün geldikleri nokta çok ama çok komik.

        İsmet İnönü’yü kişiliksiz politika izlemekle, hatta politikasızlıkla, 2. Dünya Savaşı sırasındaki sıkıntılardan hiç bahsetmeden vatandaşı yokluğa, karneye mahkum etmekle suçlayanlar, bir dünya savaşındaki bir küçük muharebe kadar etkisi olmayan bir çatışmadan sonra ne yapacaklarını şaşırdılar.

        Dün gece benzine 1 lira 60 kuruş zam geldi.

        Bu iktidar iş başına geldiğinde benzinin toplam fiyatı tam da bu kadardı.

        Şimdi ekonomideki tüm başarısızlığın faturası Rusya-Ukrayna çatışmasına bağlanacak, her türlü sıkıntıya kılıf bu bezden dikilecek.

        Peki o zaman geçmişte bu ülkeyi yönetenlere niye sövüp durdunuz her gün.

        Yıkılmış bir imparatorluktan bir Cumhuriyet çıkarıp, onu kısa sürede dünyanın saygı duyduğu bir devlet haline getirene mesela. Faşist liderler dünyayı ve özellikle de Avrupa’yı kasıp kavururken, bu ülkeyi barış içinde ileri götürmeye çalışan adama niye saldırdınız?

        Bir büyük dünya savaşı sırasında zaten yeni kurulmuş bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’ni bu savaşın dışında tutmayı başaran, Avrupa’da 50 milyona yakın insanı öldüren bu savaşta tek bir Türk’ün burnunu kanatmayan, ticaretin ve üretimin sekteye uğradığı bir dünyada halkına temel gıda maddelerinde haksızlık olmasın diye karne sistemi getiren adamlara demediğinizi bırakmadınız.

        Dünyayı kasıp kavuran petrol krizi ile boğuşan, aynı dönemde bir de üzerine Kıbrıs’a çıkarma yapan, üzerine bir Amerikan ambargosu yiyen hükümetlere “O zaman benzin yoktu benzin” diye salladınız.

        ABD’ye haddini bildirmekte bir an bile tereddüt etmemiş bir lider olan Ecevit’e, Clinton’la çekilmiş bir fotoğraftaki bir anlık görüntü üzerinden “ezik” dediniz.

        Türkiye’nin en önemli sanayi bölgelerini yerle bir eden bir depremden sonra oluşan ekonomik krizle ilgili ağzınıza geleni söylediniz.

        20 yıl boyunca, para bolluğu içindeki ve çok da derin krizleri olmayan bir dünya ortamında ülkeyi yönetirken, sanki geçmişte bu ülkeyi yönetenler hiçbir soruna, hiçbir uluslararası sıkıntıya maruz kalmamış ve buna rağmen başarısız olmuşlar gibi bir hikaye ile milleti kandırmaya çalıştınız.

        Ve şimdi tüm bu sayılanların yanında esamisi okunmayacak bir gerilim ortaya çıkınca ekonomideki başarısızlığı hemen bu olanlara bağlamaya, her türlü ürüne anında büyük oranda zamlar yapmaya başladınız.

        Avrupa Konseyi’nde tavır bile alamadınız.

        Vatandaşlarımızı Ukrayna’da kaderleri ile baş başa bıraktınız.

        Boşuna dememişler Allah’ın sopası yok ki diye.

        Gördünüz mü geçmişe haksızlığın ne demek olduğunu şimdi.

        Hava günlük güneşlik iken kaptanlığınızla övündünüz.

        Şimdi az biraz rüzgar görünce, anladınız mı geçmişin fırtınalarında kaptanlık yapanların kıymetini.

        Kim haklı, kim haksız

        Kim haklı, kim haksız
        0:00 / 0:00

        Okurlar sağ olsunlar “Ukrayna Rusya meselesini çok iyi bilmiyorum diyorsun ve detayını girmiyorsun. Ama televizyonlarda hiçbir şeyden haberi olmayanlar yorum yapıyor” diyorlar.

        İyi de ben de onlar gibi mi olayım?

        Ukrayna ile Rusya arasındaki olaylar gerçekten detayına hakim olmadığım işler.

        Şunu biliyorum.

        Ukrayna halkı, seçimlerde Zelenskiy’e oy verdi çünkü Zelenskiy Batı'ya entegre olma sözü veriyordu.

        Yani Batı'ya yönelmek Ukrayna halkının talebi.

        Putin’i ve Rusya’yı haksız duruma düşüren de bu.

        Ama diğer yandan ülkede bir de bunun tam tersini düşünenler de var.

        Rusya yanlıları.

        Onlar da “Ne Batı'sı kardeşim. Biz 300 yıldır Rusya ile beraberiz. Böyle de devam ederiz” diyorlar.

        Bundan sonrası karışık.

        Batı siyaseti ve medyası Rusya’yı Ukrayna’yı bölmeye ve Rusya yanlıları üzerinden ülkeyi ele geçirmeye çalışmakla suçluyor.

        Rus medyası ve siyaseti ise Ukrayna’daki aşırı milliyetçi ve Neonazi grupların ülkede Rus kökenlilere soykırım yaptığını ve 15 bin Rus’u öldürdüğünü iddia ediyor.

        Daha anlaşılır bir şekilde anlatırsak.

        Komşumuz Suriye.

        Suriye’de farklı etnik gruplar var. Suriye’nin kendi arzusu ile demokratik biçimde federatif bir yapıya geçmesi ayrı bir şeydir.

        Ama burada bir kargaşa, bir otorite boşluğu yaratmak sonra da bu etnik gruplardan birine ABD desteğiyle bir devlet kurdurmaya çalışmak ayrı bir şeydir.

        Orada da olan buna yakın bir durumdur.

        Çoğulculukla, çoğunlukçuluk arasındaki iç gerilimin, dış güçler tarafından kullanılarak çatışmaya dönüştürülmesi ve istikrarsızlık yaratılmasıdır.

        Bu dış güçlerden kimin haklı kimin haksız olduğu konusu ise karışıktır ama asıl olan ülkelere dış müdahalede bulunulmamasıdır.

        Barışçı gibi gösterilen bir dış müdahale savaşı, savaşçı gibi görünen bir dış müdahale ise barışı tetikleyebilir.

        Öngöremeyiz.

        Bizim gerçeğin tümünü bilmeden ve anlayamadan buradan ahkam kesmemiz, Suriye’nin kuzeyindeki oluşumla ilgili gerçeği bilmeden ahkam kesen Batı medyasının yaptığından farklı olmaz.

        PISA ve vekil

        PISA ve vekil
        0:00 / 0:00

        Önce matematik bilgisi ardından Türkçe bilgisi ile herkesi “şaşkınlığa” uğratan milletvekilimiz aslında PISA adı altında yapılan eğitim başarı değerlendirmesinin sonuçlarının son derece doğru ve güvenilir olduğunu gösterdi.

        PISA aslında OECD’nin bir eğitim değerlendirmesi. Programme for International Student Assessment’ın kısaltması.

        Dil kullanımı, matematik ve fen bilimleri alanında başarıyı ölçüyor.

        Türkiye, PISA sonuçlarında pek başarılı değil.

        40’ıncılıkla 45'incilik arasında dolaşıyoruz.

        Matematikte 40, dil kullanımında 42'inci sıradayız.

        Öğrencilerimizin yüzde 60’a yakını okuduğunu anlayamıyor, hemen hemen aynı orandaki bir bölümü de bildiğini aktarmakta zorluk yaşıyor, yani meramını anlatmaktan aciz.

        Bu yüzden de Sayın milletvekilinin ne matematik hesabı şaşırtsın sizi, ne de bu hesabı nasıl yaptığını anlatmaya çalışırken anlatamaması.

        Sayın vekilimiz bu ülkenin bir gerçeğidir.

        Kabahat de onda değildir.

        Gelir mi!

        Gelir mi!
        0:00 / 0:00

        Genç okurlar soruyor.

        Formula 1 bu yıl da Türkiye'ye gelir mi?

        Bu yıl son kez Sochi'de yapılacak olan Rusya Grand Prix'si bildiğiniz üzere iptal edildi.

        Daha çatışma başlamadan evvel F1 yönetimi, takımlar ve pilotlar bu ihtimali göz önüne almış ve çatışma ortamında bu Grand Prix'i iptal etme kararını vermişlerdi.

        İlk kurşun atılır atılmaz, spor siyasetten önce karar verdi ve yarış iptal edildi.

        Tabii bu durum Türk yarış severleri heyecanlandırdı.

        Acaba Rusya yerine takvime Türkiye girer mi heyecanı başladı.

        Hemen söyleyeyim.

        Şu an için kesinleşmiş bir şey yok.

        Ancak çok yüksek olmasa da ihtimal var.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Liderler ülkenin gücü ile değil halkın mutluluğu ile övündüğü zaman.

        Diğer Yazılar