Bazen doğruların ne olduğunun anlaşılması için, doğru kaynaktan bilgi almak gerekiyor.
Bu kez kendimden bilgi alacağım kusura bakmayın.
Kalabalık ve önemli bir gündemin tam ortasında, Cuma günü öğleden sonra aniden saçma sapan bir gündem ortaya çıkıverdi.
İçlerinde benim de bulunduğum bir grup Galatasaraylının yediği yemek.
Basit bir yemeğe türlü anlam yüklendi.
Ortalık karıştı.
Oysa herkes bilir ki, biz birkaç Galatasaraylı, ben diyeyim 15, siz deyin 25 yıldır hemen hemen her Cuma buluşur yemek yer, gırgır yapar, Galatasaray da dahil, pek çok konuyu konuşuruz.
Bu grupta, eski başkan Faruk Süren, eski 2. başkanlar Ali Dürüst, Attila Donat, ben, ayrıca Galatasaraylı Tayfun Uzunova gibi isimler vardır.
Pandemi döneminde bu yemekler sekteye uğradı ise de yine de devam ettirmeye çalıştık.
Yine bu dönemde, 40 yıllık dostum, Galatasaraylı Ahmet Yüce de bizim grubu yemeğe davet etti.
Özer Saraçoğlu, Alper Üner, Ali Kiremitçioğlu, Levent Erden ve bazı genç Galatasaraylılar da zaman zaman bu yemeklere katıldı.
Ahmet Yüce de, ben de bu yemekte Galatasaray’daki farklı düşünceleri, bizim geçmişte gördüğümüz gibi, siyasetten arınmış, sadece Galatasaray’ın menfaatleri doğrultusunda bir araya getirmek istedik.
4 yıldır zaman zaman düzenlediğimiz bu yemeğe bu kez Başkan Burak Elmas’ı ben davet ettim. Ahmet Yüce de eski Başkan Dursun Özbek’i ve eski 2. Başkan Abdurrahim Albayrak’ı davet etti.
Niyetim, Başkan’ın muhalif Galatasaraylıların görüşlerini de dinlemesi, kendi görüşlerini aktarabilmesi, Galatasaraylıların tavsiyelerine kulak vermesi idi.
Nitekim öyle de oldu.
Herkes eteğindeki taşı döktü, Başkan Elmas dinledi, yanıtladı, anlattı.
Sert eleştiriler de oldu, tavsiyeler de.
Zaman zaman söylemler sertleşince, ben araya girip masadaki gençlere iyi örnek olmamız gerektiğini hatırlattım.
Önümüzdeki günlerde yapılacak mali genel kurul, ibra edilme, ibra edilmeme konuları gündeme bile gelmedi.
Bizim Galatasaray’da alışık olduğumuz şekilde geçti her şey.
Alışılmadık olan ise, normalde biz böyle yemekleri spor medyasına haber falan vermeyiz.
Bu kez öyle olmadı, kimliği tarafımdan bilinen bir kişi, yemekte olan biteni bir spor yazarına aktardı ve gürültü koptu.
Çok açık söylüyorum, bu yemeğin Galatasaray’da farklı düşünen tarafları bir araya getirip, birbirlerinin düşüncelerinden haberdar olmalarını sağlamak ve Galatasaray’ın bu zor günlerinde mümkünse bir dayanışma yaratmak dışında bir amacı yoktu.
Konular da bu yönde ele alındı.
Ancak boşboğaz bir zevzek sayesinde yemek başlangıçta ulaştığı amacını ne yazık ki kaybetti.
Sosyal medyanın da bunda çarpan etkisi oldu.
Olan yine Galatasaray’a oldu.
Yazık oldu!
Bu konu ile ilgili şunu da söylemekte fayda var.
Bu yemek, kimsenin Galatasaray’la ilgili düşüncesini değiştirmeyi falan da amaçlamıyordu.
Ne Dursun Özbek’in yeniden Başkan, Özbek Başkanlığında Terim’in yeniden teknik direktör olmasını savunan Ahmet Yüce’nin bu fikrinde bir değişikliği ne de Burak Elmas’ı ibra etmeme konusunda kesin kararlı olan mektepli gençlerin fikirlerini etkileme amacı vardı bu yemeğin.
Ancak şu da bir gerçek ki, Başkan Burak Elmas Galatasaray’da zoru başardı.
Fatih Terim’den geçmişte nefret hatta küfür eden pek çok Galatasaraylı, özellikle de liseli Galatasaraylı şimdi Fatih Terim aşığı oldu ve taraftarın hedefindeki Liseci Galatasaraylılar ile Lise’den nefret eden taraftarlar Burak Elmas’ın ibra edilmemesi ve istifası konusunda hemfikir hale geldiler.