Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye Futbol Federasyonu’nun Merkez Hakem Komitesi en ünlü 13 futbol hakeminin hakemlik hayatını bitirdi.

        Hafta başına kadar Türkiye’nin en gözde hakemleri olarak ortalıkta gezen bu kişiler şimdi artık hakem değil.

        Açık söyleyeyim, bu hakemleri savunacak halim yok.

        Türkiye’de hakem adı altında görev yapan bu kişilerin büyük bölümünün hakem değil federasyon tetikçisi olduğuna inanıyorum.

        Ama Futbol Federasyonu bu hakemleri hep korudu, hep kolladı.

        Peki bugün ne oldu?

        Ne duydunuz, ne gördünüz, düne kadar bilmediğiniz ne öğrendiniz de bu hakemleri böyle toptan görevden aldınız?

        Sebep ne?

        Şike mi yaptılar!

        Para mı aldılar!

        Bahis çetelerine maç mı ayarladılar!

        Ne oldu da şimdi?

        Durum bu ise ve siz yıllardır bu hakemlerle yola devam ettiyseniz şimdikilere nasıl güveneceğiz?

        Onları da siz getirmediniz mi!

        Futbol Federasyonu tüm kulüplere ve futbol severlere bu yaptığı işlemin nedenini açıklamak zorundadır.

        Yoksa hakemlerle beraber kendi de şaibe altındadır.

        Ya da acaba bu soruyu Futbol Federasyonu Başkanı’na değil de, federasyona ve hakemlere sülale boyu hakaret ettiği halde değil ceza almak, disiplin kuruluna bile sevk edilemeyen Rizespor Başkanı’na mı sormak gerekir!

        Oligarklar Türkiye'de

        Oligarklar Türkiye'de
        0:00 / 0:00

        Rusya-Ukrayna çatışması ya da savaşı acaba Türkiye’ye farklı bir kapı mı açıyor!

        Şimdilik tablo iyi görünmüyor.

        Turizmde çok ciddi bir darbe almak üzere olduğumuz aşikar.

        Tarımda Ukrayna ve Rusya’ya olan bağımlılığımız savaştan olumsuz etkileniyor.

        Doğalgazda anlaşmalardan kaynaklanan sabit fiyattan ötürü şimdilik fiyat artışlarından etkilenmiyor olsak da, petrol fiyatlarındaki yükseliş, aşırı bağımlılık nedeniyle Türkiye’yi zorlayacak gibi duruyor.

        TÜPRAŞ özelleştirilmemiş ve Azeri yatırımı Star rafineri devreye girmemiş olsaydı muhtemelen bugün çok büyük bir akaryakıt krizi ile karşılaşmış olabilirdik.

        Ambargolar nedeniyle Rusya’nın ödemeler dengesinde oluşabilecek sıkıntı ve para transferlerine koyulan engellemeler nedeniyle bu ülkeye yaptığımız ihracat da olumsuz etkilenecek gibi görünüyor.

        Ancak bir yandan da başka imkanlar doğması mümkün.

        Turizmde işler beklendiği kadar kötü gitmeyebilir. Gidecek başka yeri kalmayan Rus turistler, Türkiye’yi daha fazla tercih edebilir. Bavul ticareti benzeri bir ödeme sistemine açık olan Türkler, bu krizi az hasarla atlatabilir.

        Aynı şey iki ülke arasındaki ticaret açısından da geçerli.

        Ancak tüm bunlardan daha ilginç ve kalıcı gelişmelerin de olma ihtimali var gibi duruyor.

        Rusya’ya yönelik yaptırım kararları peş peşe alınırken, ben bu durumdan avantaj sağlayacak ülke olarak ne yalan söyleyeyim Kıbrıs Rum Kesimi’ni görüyordum.

        REKLAM

        Zaten uzun yıllardır Rus gri parasını çeken bu ülke şimdi daha da etkin bir hale gelebilirdi.

        Ancak gelişmeler, bu konuda Türkiye’nin öne çıkabileceğini gösteriyor.

        Bunu söylememin somut bir nedeni var.

        Önceki gün Türkiye hava sahasına peş peşe özel jetler girmeye başladı.

        Bunlardan ilki Roman Abramovich’in özel jetlerinden biriydi. Ve içinde Roman Abramovich vardı.

        Abramovich İstanbul’a indi ve uçağı uzun süreli park alanına çekildi.

        Ünlü oligarkın ardından daha ilginç bir konuk daha İstanbul’a geldi.

        Vagit Alekperov.

        Lukoil’in de yönetim kurulu başkanlığını yürüten oligarkın VP-CLO kuyruk kodlu Dassault Falcon uçağı da İstanbul’a indi.

        Bir gün sonra Alekperov havalanarak Moskova’ya gitti.

        Daha uzun süre kalan Abramovich’in ise Chelsea’yı satmak için Türkiye’ye geldiğini zannetmiyorum.

        Belli ki, oligarklar, bu dönemde sadece uçaklarını değil, kendilerini ve bir kısım varlıklarını park edebilecekleri bir yer arıyorlar.

        Bu tercih Türkiye olabilir.

        Çocuklarınız belki bulur ama torunlarınız doktor bulamayacak

        Çocuklarınız belki bulur ama torunlarınız doktor bulamayacak
        0:00 / 0:00

        Doktorlar haklı olarak çok dertli.

        Ve bazılarının zannettiğinin aksine, genç doktorlar ve doktor adayları daha da dertli.

        Yani tecrübeli hekimler özel sektöre "geçerse geçsinler"den daha vahim olarak, yerlerini dolduracak gençler başka ülkelere gitme peşinde.

        Benim uzunca bir süredir söyleyip durduğum ama her nedense kimsenin ciddiye almadığı “Çocuklarınız belki tedavi edilebilir ama bu sağlık sistemi ve bu kafa ile torunlarınız doktor bulamayacak” öngörüm, siyasi açıklamalarla daha hızlı gerçekleşecek gibi

        Hekim olmak için önce 6 yıllık bir eğitimi göze alan, ardından uzmanlık için bir iki yıl daha dirsek çürüten ve iki kez Türkiye’nin en ücra yerlerinde mecburi hizmete giden doktorlar bir yandan şiddete, bir yandan hakarete, bir yandan da haksızlığa mahkum edildikçe gitmek istiyorlar.

        Bakın birkaçından gelen mektupları sizinle paylaşayım:

        “Fatih Abi iyi günler. 13 yıllık uzman hekimim. Sizinle dertleşmek istedim. Hekimler olarak iyice depresyona itildik, itibarsızlaştırıldık, kovulduk. İnanın bu ülkede sağlık sistemi bir şekilde devam ediyorsa, arı gibi çalışıp duran doktorlar sayesinde oluyor.

        Abi, beni devlet okutmadı. Siyasilerin yanlış yönetiminden kaynaklı bitmek bilmeyen ekonomik krizler altında ezilen 37 yıl görev yapmış emekli öğretmen, 33 yaşında dul kalmış ve 3 çocuğuna hayatını adamış annem okuttu. İki çocuğunu doktor yaptı bu. Tüm kitaplarımı annem aldı, devlet vermedi. (Kitap dediysek lise matematik kitabı değil. Textbooklardan, Robins patolojiden, Sobotta anatomi atlasından, Harrison dahiliyeden, bahsediyorum. Açın bu kitaplar kaç paraymış bakın bakalım.)

        Devlet verdiyse kredi verdi onu da faiziyle ödedim.

        Velev ki beni devlet okutmuş olsun. Yeni doğum yapmış eşimi yalnız bırakıp çocuğumun kokusunu içime çekemeden gittiğim mecburi hizmette bunu ödediğimi düşünüyorum.

        Bu arada mecburi hizmeti iki kere yaptım.

        Devlet devletliğini yapmış olsaydı mecburi hizmet yaptığım yerde Abdullah Öcalan baskılı t-shirtlerle muayeneye insanlar gelemezdi.

        Biz kovuluyoruz ama biz poliklinikten kimseyi kovmuyorum.

        Ben 13 yıllık uzman doktorum. Aldığımız para para değil hastanede çalışan güvenlik görevlisiyle nerdeyse aynı maaşı alıyoruz. Ama bizim aldığımız maaş dillerde.

        Anlatacak çok şey var sistemle ilgili buraya sığdırmam imkansız.

        Artık nitelikli sağlık hizmeti alabilmek için insanlar çok ciddi paralar harcayacak. Yani parası olan sağlıklı olacak maalesef.

        Beni Türk hekimlerine emanet ediniz diyen Atatürk neden büyük bir liderdi son 10 günde Montrö ve bu olayla gördük.”

        Ve bir başkası:

        “Fatih Bey,

        Öncelikle 09-03-2022 tarihli 'Betonu hastane yapan doktordur ' başlıklı yazınız için teşekkür ederim. Ana akım medyada bu konudan bahseden nadir kişilerden olduğunuz için de sizi takdir ediyorum. Ben tıpta uzmanlık eğitimini tamamlamak üzere olan bir asistan doktorum. Bulunduğum klinik TUS ta yüksek puan ve derecelerle asistan alan ve akademik olarak önde gelen öğretim üyelerini barındıran bir kliniktir. Kliniğe gelen asistan arkadaşlarımdan büyük bir kısmının ben de dahil olmak üzere bu kliniği seçme sebepleri ileride akademisyen olmak ve kompleks cerrahi işlemleri öğrenebilmekti. Geldiğimiz son noktada yaklaşık 20 asistan doktor arkadaşımla konuştuğumuzda bir kısmının yurtdışında burada aldıkları uzman eğitiminin akreditasyonu olmamasına rağmen baştan uzmanlık eğitimi almayı göze alarak yurtdışı denklik sınavlarına hazırlandığını, bir kısmının uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra doktorluk yapmayı düşünmediğini ve alternatif mesleki eğitim planları yaptığını, kalanlarının da temel düzeyde doktorluk yapmayı hedefleyip akademik kariyer ve kompleks cerrahi işlemleri yapmayı planlamadığını görmekteyim. Sistemin asistan doktorlar ile sürdürülebileceği düşüncesi oluştuğundan son durum hakkında bilgi vermek istedim.

        iyi akşamlar.

        NOT: Fatih Bey, herhangi bir yerde atıfta bulunma ihtiyacı hissederseniz adımı ve mail adresimi kullanmazsanız sevinirim.”

        Daha böyle yüzlerce mektup var ama bu ikisi tabloyu anlatıyor zaten.

        Yani anlayacağınız Suriye’den gelenler arasında pek doktor olmadığı için, ileride Arap ülkelerinde iş bulamayan Pakistanlı ve Afrikalı doktorlara mahkum olacağız.

        Haberiniz olsun.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Balyozun yapmak için değil kırmak için olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar