İbra silahı tehlikeli, doğru yol seçim
Bugünlük affınıza sığınıyorum.
Memlekette onca yazılması gereken mesele varken, bugün sadece tek bir spor yazısı yazacağım.
Yarın kaldığımız yerden devam ederiz ama bugünlük meselemiz Galatasaray.
İlginizi çekmiyorsa baştan okumayabilirsiniz.
Bugün Galatasaray’ın Mali Genel Kurul’u var.
Oldukça gergin geçeceği tahmin edilen bir genel kurul.
Ve zannederim artık Galatasaray Spor Kulübü’nün tüm genel kurulları böyle olacak.
Çünkü genel kurullara yasa tarafından verilen “İbra” yetkisi yani geçen 1 yıl içinde yapılan işlemleri onaylama yetkisi artık genel kurulların elinde bir silah haline geldi ve aynen Türkiye gibi bölünmüş ve kutuplaşmış Galatasaray’da gereğinden fazlaca kullanılır oldu.
Güçlü bir destekle seçilmeyen her başkan için artık böyle bir tehdit olduğu gibi, yüksek oyla seçilen bir başkanı, birkaç yüz oyla ibra etmeyerek istifaya zorlamak da artık kabil.
Başkan Burak Elmas’ı bekleyen durum da bu.
Başkan Elmas, seçildikten kısa bir süre sonra zaten camia içindeki bazı isimler, rövanşist duygularla ibra silahını kullanmaya hazırdı.
Aradıkları tek şey bir bahane idi.
Burak Elmas da onlara bu bahaneyi vermekten kaçınmadı.
İlk mesele Işıtan Gün olayıydı.
Ünal Aysal döneminde kulüpte profesyonel olarak çalışan Işıtan Gün, Burak Elmas döneminde hamisi, eski yönetici ve Sportif AŞ Yönetim Kurulu üyesi Ural Aküzüm tarafından yönetime sokuldu.
Işıtan Gün’ün, menajerler ve menajerlik şirketleri ile yakın bağlantısı, yurt dışında bir takım sahibi olması yönetimin üzerine gölge düşürdü.
Ve çok yakınlarından gelen eleştirilere rağmen Burak Elmas, Işıtan Gün’den vazgeçmedi.
Sonrasında Işıtan Gün’ün Terim’i yollayıp, Torrent’i getirme planının uygulayıcısı ve hatta kurucusu olması Gün’e ve Başkan’a olan tepkileri arttırdı.
Kulübün sahibi olduğu şirkete Hande Başev’in getirilmesi bir başka sorundu.
Spor yönetimi konusunda hiçbir tecrübesi olmayan Başev’in CEO’luğa getirilmesi ve eşinin geçmiş FETÖ ilişkileri olduğu iddiası Elmas’a hayli sıkıntı yaşattı ve sonunda Başev yollandı.
Bu arada seçim döneminde Başkan Elmas’ın en yakınında olan iki isim, Ünlü ve Epözdemir de istifa etmek zorunda kaldılar.
Hiçbir Galatasaray yönetim tecrübesi olmadığı halde yönetimdeki en önemli iki kişi haline gelmiş olmaları mı hataydı yoksa istifa edecek noktaya itilmeleri mi emin değilim ama özellikle Epözdemir, taraftarlar açısından faydalı olarak da görülüyordu.
Tabii taraftarın ve camianın tepkisini tetikleyen en önemli unsur futbol şubesinin başarısız olması oldu.
Terim döneminde başlayan kötü gidiş, yanlış transferler zaten yeterince baş ağrıtırken, Terim’in yollanması sonrası da sıkıntılar azalmayıp arttı.
Ara transfer döneminde de hatalı transferler yapılması, kötü sonuçların sürmesi, Gedson Fernandes’in hatalı bir tercih sonucu alınmaması, yerine alınanların takıma bile girememesi tepkileri arttırdı.
Ancak ben size söyleyeyim, bugün Burak Elmas ibra edilmez ise bunların hiçbiri neden olmayacak.
Evet, önemli bir sportif başarı elde edilmiş olsaydı bugün ibra etmek zorunda kalırdı tüm genel kurul ama aslında her şey bahane.
Dün “Fatih Terim gitmeli, artık Galatasaray’a fayda sağlamıyor” diye Elmas’ın Terim’le devam kararını eleştirenler, bugün “Terim’i yollaması hata oldu” diye eleştiriyorlar.
Dün eski Sicil Kurulu Başkanı’nı disipline sevk etmedi diye eleştirenler, bugün Eski Sicil Kurulu Başkanı'nı kulüpten attı diye kızıyorlar (Eski Sicil Kurulu Başkanı Selçuk Erdoğmuş’un çok iyi bir Galatasaraylı olduğunu biliyorum).
Yapılmış bir büyük harcama, getirilmiş ağır bir mali yük falan da yok.
Ama bir rövanş duygusu ile ibra etmeme arzusu var.
Ve bence tek haklı eleştiri Işıtan Gün eleştirisi.
Diğerleri her yönetimin başına gelebilecek işler.
Ben şahsen Başkan Burak Elmas’ı bu durumu haftalar, aylar öncesinden anlatıp bir seçim kararı almasını, yönetimini güçlendirmesini ve bir güvenoyu biçimi olarak tekrar seçime gitmesini önerdim.
Bunu yazdım da!
Çevresindeki aklıselim pek çok kişi de bunu önerdi.
Ve artık bugün gerçek günü. Genel Kurul toplanıyor.
Eski Başkan Faruk Süren, Mustafa Cengiz’in ibra edilmediği genel kurulda Mustafa Cengiz’i “İbra edilmeme tehliken var. Seçim kararı alır bunu açıklarsan en azından ibra edilirsin” diye dostane bir uyarı yapmış, bunun karşılığında ibra edilmeyen Mustafa Cengiz, Başkan Süren’e küfür etme noktasında olduğunu açıklamıştı.
Bugün de bu uyarıyı Başkan Burak Elmas’a yönelik olarak ben yapmak istiyorum.
Dinlemeyecek ama ben yine de yüzüne karşı söylemiş olduğum “Seçime git” tavsiyemi bir kez daha yenileyeyim.
Evet ibra silahı Galatasaray’a çok zarar veriyor.
8 aylık bir yönetimin ibra edilmemekle tehdit edilmesinin hiçbir anlamı, hiçbir mantıklı gerekçesi yok.
Ama ne yazık ki durum bu.
Ve kaderin garip bir oyunu olarak birkaç yıl önce Burak Elmas’ın yanında, Mustafa Cengiz’i ibra etmeyen kim var ise bugün Burak Elmas’ın karşısında Burak Elmas’ı ibra etmemek için çalışıyor.
Tabii dün Mustafa Cengiz’in ibra edilmemesine kızıp, ibra etmeyenleri Galatasaray’a ihanetle suçlayanlar da bugün onlarla el ele Burak Elmas’ı ibra etmemeye hazırlanıyorlar.
Dünün düşmanları, bugün Burak Elmas’a karşı aynı cephedeler.
Kader…
Benim ne düşündüğümü merak ediyorsanız söyleyeyim.
8 aylık bir yönetim, hırsızlık yapmadı ise ibra edilmelidir.
Eğer Burak Elmas yönetimi devrilecekse, bunun yöntemi bellidir.
Üyelerinin beşte birinin imzası ile kulüp seçime götürülür.
Doğru olan yöntem budur.
Böyle bir yol tercih edilirse ilk imzayı atmakta hiç tereddüt etmem.
Ama sonrası Galatasaray için daha büyük bir felaketin kapısını açıyor olabilir.
Unutmayın ki, son seçimde Burak Elmas şahane bir aday olduğu için kazanmadı.
Ehveni şer olduğu için kazandı.
Yapılacak ilk seçimde karşınızda bulacağınız adaylar çok da umduğunuz gibi olmayacaktır.
Ama yine de sıkıntı büyükse, seçim iyidir.
Yeter ki, genel kurulda üç beş rövanşist oyla değil, üyelerin beşte birinin arzusuyla olsun.