Benim ve aralarında Ahmet Hakan, Fatih Portakal gibi bir bölümü gazeteci daha pek çok bildik tanıdık ismin kimlik ve tapu kayıtları gibi özel bilgileri birileri tarafından hacklenip, bunlar üzerinden bu kişilere şantaj yapılmaya başlanınca ben de açıkça bunu yazdım.
“E Devlet hacklenmediyse bu bilgiler ortalıkta nasıl geziyor?” diye sordum.
Aldığımız yanıta bak.
Devletin benim ve sizlerin güvenliğinden sorumlu resmi kuruluşu, bu rezaletin nasıl oluştuğunu araştırıp soruşturmadan bir açıklama yapıyor, “Fatih Altaylı dezenformasyon yapmaktadır, hakkında suç duyurusunda bulunacağız” diyor.
Ayıptır.
Mağdurun suçlu gösterildiği bir sistem mi yaratmak istiyorsunuz?
Vatandaşı korumaktansa suçlamak daha mı kolay!
Gerçek mi, dezenformasyon mu yarın telefonumla beraber savcılığa başvurduğum zaman herkes görecek zaten ama buna bile gerek kalmıyor.
Beni suçlayan Emniyet Genel Müdürlüğü dün resmi bir açıklama ile beni ve başka birçok kişiyi “Dolandırmaya çalışan” kişinin yakalandığını söylüyor.
Haydaaaa!
Ben dezenformasyon yapıyorsam, dün yakaladığınızı açıkladığınız adam neyin nesi!
Bursa’da oturan 17 yaşında bir gençmiş.
Öyle diyorsunuz açıklamanızda.
Söylesenize ben dezenformasyon yapıyorsam, bu çocuk aralarında Ahmet Hakan’ın da, Fatih Portakal’ın, Nevşin Mengü’nün de bulunduğu sayısını bilmediğimiz kişinin, en gizli bilgilerini nasıl ele geçirmiş!
Onca gazeteci yazıp söyledi, sonunda ben yazınca harekete geçtiniz ve açıklamalarınızda sadece benim adıma yer vererek faili yakaladınız.
Sağolun.
Ama hem beni yalancılıkla suçlayıp hem de benim de aralarında bulunduğum birçok insanın bilgilerini ele geçiren, bundan menfaat elde etmek isteyen birinin varlığını kabul etmek ve yakalamak nasıl oluyor onu da anlamadım.
Mağduru suçlamaktansa, “Yazılar ve açıklamalar ihbar kabul edilerek yapılan operasyon sonucunda adı geçen kişilerin bilgilerini henüz belirlenemeyen bir yolla ele geçiren bir kişi yakalandı” demek ağırınıza mı gidiyor!
İlle “suç duyurusu” falan diyerek vatandaşı bir tehdit, bir sindirme girişiminde bulunmak mı lazım!
Bulunun isterseniz.
Karşılıklı “Bulunuşuruz”.
Çok şükür Adalet’ten, gerçek Adalet'ten asla korkmadık.
Korkanlardan olmadık.
Ha bu arada aklınızda bulunsun.
Suç dolandırıcılık değil.
“Devlette kalması gereken kişisel bilgileri ele geçirmek yoluyla şantaj” suçu.
Biz dolandırılmadık. Bilgilerimiz ele geçirildi.
Devletimize emanet bilgilerimiz.