Yakında "Üç beş çapulcu" da dersiniz
Ekrem İmamoğlu’nun Trabzonspor’un şampiyonluğu sayesinde çifte bayrama denk getirdiği Doğu Karadeniz gezisi katılımcıların kimliği nedeniyle tartışılmaya devam ediyor.
İmamoğlu’na ciddi bir kızgınlık var ancak İmamoğlu ve ekibi bu kızgınlığın nedenini anlamamakta ya da anlamazdan gelmekte ısrar ediyor.
“Yine götürürüm, inadına götürürüm, 300-500 kişi için geri adım atacak değiliz” gibi son yılların moda AK Parti üslubu ile atarlı giderli yanıt veriyorlar.
Gezideki katılımcıları “Ne var canım, bakın işte biz karşı mahalleden de isimleri götürdük, götürmeye de devam edeceğiz” diye savunuyorlar.
Zaten meseleyi anlamadıkları, anladıkları kadarını da yanlış anladıkları buradan belli.
Milleti kızdıran, daha doğrusu hayal kırıklığı yaratan “karşı mahalleden” birilerini götürmeleri değil.
Elbette karşı mahalleden birilerini götürebilirsin.
Hatta götürmelisin.
Kimsenin karşı mahalleli diye bir şey dediği yok zaten.
Buradaki sorun hangi mahallelerde olduğunda değil, isimlerde.
Ekrem İmamoğlu veya akıl hocaları zannediyor mu ki, oraya götürdüğü bazı isimlerin herhangi bir mahallede karşılığı var.
Akit’ten Abdurrahman Dilipak’ı götürsen kim sana ne diyecek, hatta hayatta olsa rahmetli Hasan Karakaya’yı götürsen de kimse bir şey demez. Hatta Selvi’yi götür yine ses çıkmaz.
Çünkü bu adamların bir karakteri, bir duruşu var.
Ama sen oraya kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi temsil etmeyen, bir karakteri, bir duruşu olmayan tipleri götürürsen o zaman herkes kızar.
Ve niye kızdıklarını anlamıyorsan daha da çok kızar.
Hele aynı gün aynı kişiler AK Parti seçmeninin bile nefret ettiği müteahhitleri aklama paklama işine girdiyse, öyle bir kızar ki şaşarsın.
Dahası bu kızanları, tepki gösterenleri “300 kişilik bir güruh” diye aşağılarsan, Gezi’de bazılarının söylediği gibi tepkilere “Birkaç yüz çapulcu” demeye başlarsan o zaman bazılarında büyük hayal kırıklığı yaratırsın.
İnsanları şaşkına çevirirsin.
Ama ne yalan söyleyeyim, ben zerre şaşırmadım.
Çünkü daha önce de İstanbul’u yöneten “kibir”i yazmış, ve “Erdoğan olamadan Erdoğan olmak” demiştim.
Hatta bu konuda önceki gün yazdığım yazıya “RTE 2.0 loading” başlığını atmayı bile düşündüm.
O yüzden zerre şaşırmadım.
Ama biliyor musunuz, yine Allah’ın sevdiği bir memleketiz.
Belki de bu gezi herkes için bir uyarı olmuştur.
Belki İmamoğlu için bile.
Not: Şunu da ekleyeyim. Ekrem İmamoğlu’nu aylar yıllardır Teke Tek’e davet ettim. Yanıt bile alamadım.