Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin NATO’nun Rusya’nın Kuzey komşularına doğru genişlemesine yönelik vetosu, Batı ama özellikle ABD basınında bir süredir ortadan kaybolan Türkiye karşıtı fikirlerin yeniden hortlamasına yol açtı.

        “Atın bu Türkiye’yi NATO’dan” lobisi devreye girdi.

        “İsveç ve Finlandiya in, Türkiye out. Bundan daha iyi formül yok” demeye başlayanlar var.

        Tabii bunlar salaklar.

        Türkiye’nin NATO’dan atılması imkansız ama elbette bu vetonun bir bedeli olur.

        Türkiye NATO içinde biraz daha fazla üvey evlat muamelesi görür.

        Ancak şunu da açıkça söylemekte fayda var.

        NATO’nun “büyükleri” bu vetoyu çok da aşılamaz bir engel olarak görmüyor, çok da fazla ciddiye almıyorlar.

        Genel görüş, Türkiye’nin bir vetoyu bir pazarlık aracı olarak kullanmak istediği ve “Bedeli mukabilinde” bu vetosunu geri çekeceği.

        Zor durumdaki ekonomiye nefes aldıracak bir yardım paketi ve göçmenler konusunda sağlanacak bir maddi destek programı karşılığında Türkiye’nin vetodan vazgeçeceği inancı NATO içinde yaygın bir inanç.

        Haksızlar mı üç vakte kadar görürüz zaten.

        Ne onlar biliyor ne biz

        Ne onlar biliyor ne biz
        0:00 / 0:00

        Siz hangi siyasi partinin hangi konuda ne düşündüğünü, hangi soruna nasıl bir çözüm önerdiğini, Türkiye’yi nereye götürmek istediğini, nasıl bir Türkiye hayal ettiğini biliyor musunuz!

        Biliyorsanız lütfen bana da anlatın.

        Çünkü ben bilmiyorum.

        İktidar partisi dahil, hiçbir partinin ne yapmak istediğini, neyi hedeflediğini ben çözemiyorum.

        Mesela iktidar partisi.

        Neyi, niçin yapıyorlar emin olun bilmiyorum.

        Mesela göçmen konusu.

        İktidar göçmenler meselesinde, 15 gün kadar önce “1 milyon göçmeni Suriye’ye geri yollayacağız. Bunlar için en az 100 bin konut inşa edeceğiz” dedi mi?

        Dedi.

        Hem de en yetkili ağızdan.

        Bundan 1 hafta sonra aynı en yetkili ağız, bu kez bu göçmenlere en fazla iş veren patronların derneği MÜSİAD’da “Göçmen misafirlerimizi hiçbir yere yollamıyoruz. Suriyelisi, Afganlısı, Pakistanlısı hepsinin başımızın üzerinde yeri var” dedi mi?

        Dedi!

        Peki gerçek fikri hangisi!

        Hangisini yapmayı planlıyor biliyor muyuz!

        Tabii ki, hayır…

        Ya da dış politika.

        Bir buçuk ay önce Batı ittifakının vazgeçilmez parçasıyız, NATO ile birlikte hareket ediyoruz. Türkiyesiz bir NATO düşününler hayal görüyor dediler mi!

        Dediler.

        Dün ne yapıldı peki!

        Nedenini kimsenin anlamadığı bir şekilde Finlandiya ve İsveç’e veryansın etmeye başladık ve NATO’nun bu yöndeki gelişme planını veto edeceğimizi belirttik.

        Neymiş, teröristler bu ülkede imiş.

        Yahu teröristlere ABD’den fazla destek veren mi var, Rusya’dan fazla yüz veren mi var ya da bu teröristler bu ülkeye dün mü gitti diye sormadan soralım “Batı ile ilişkilerimiz konusunda iktidar ne yapmayı düşünüyor” bilen var mı?

        Tabii ki yok.

        Muhtemelen bu yoka iktidarın kendisi de dahil.

        Keza bölge politikası, keza Arap politikası hepsi bu bilinmezliğin içinde.

        Peki iktidar böyle de, muhalefet ya da Ana Muhalefet farklı mı!

        İktidara gelirse CHP’nin ABD ile ilişkileri nasıl yöneteceğini, AB planını, Rusya ile mevcut hem sorunlu hem dostane ilişkileri ne yapacağını, Arap politikasının nereye evrileceğini, bölge politikasının ne olacağını bilen var mı!

        Yok.

        Bırakın onu, başımızdaki göçmen belası ile ilgili CHP’nin ne düşündüğünü bilen, anlayan var mı!

        Birkaç yıl önce “Suriyeli göçmenler raporu” hazırladılar.

        Rapor, bir entegrasyon planıydı aslında.

        Bu insanları Türkiye nasıl sorunsuz biçimde kendi içinde eritir planı.

        Geri göndermekten falan söz etmiyordu.

        Buna mukabil genel başkanları birkaç hafta önce çıktı “Geri göndereceğiz” dedi.

        Peki o rapor niyeydi o zaman?

        Şimdi de bir başka CHP’li çıktı “Burada doğan çocuklar bizim çocuklarımız, gönderemeyiz” diyor.

        1 milyon çocuk doğmuş.

        Peki çocuklar burada kalacaksa ana babaları yollayıp 1 milyon çocuğu Türk ailelere mi dağıtacaksınız.

        Yok eğer doğal olarak ana babaları da kalacaksa siz kimi geri yollayacaksınız bir anlatsanıza.

        Başta da dediğim gibi, en temel ve basit mesele dahil, hangi partinin ne düşündüğünü, ne yapmayı planladığını, ne istediğini bilmiyoruz.

        O yüzden de içimizde sürekli varolan his, “Binmişiz bir alamete…” hissi.

        Bu yüzden de aslında hiçbir yere gidemiyoruz.

        Olduğumuz yerde debelenip duruyoruz.

        Pahalı sigara sorun değil kaçak var

        Pahalı sigara sorun değil kaçak var
        0:00 / 0:00

        Sigara fiyatları aldı başını gidiyor.

        Yakında en ucuz sigaranın paketinin 40 TL olacağını yazdı bizimkiler.

        Ama iktidar böyle bir durumu “Avrupa’da 80 TL, bizde yarı fiyatına” diye savunacaktır muhtemelen.

        Zaten artık artan sigara fiyatları kimsenin umurunda değil.

        Çünkü memleket ahalisinin büyük bölümü artık “kaçak sigara” içiyor.

        Büyük kentlerin düşük gelirli muhitlerinde, Anadolu’nun hemen her yerinde artık yasal sigara bulmak mümkün değil.

        Dağ taş kaçak sigara.

        Bu kaçakçılıkla mücadele etmesi gereken birimlerin yöneticileri bile kaçak sigara içiyor, kaçak sigara tezgahları eskiden karakolların yanında kurulurdu şimdi artık bayilerde satılıyor.

        İş o hale gelmiş ki, artık kaçak sigara getirmiyorlar, memlekette kaçak sigara fabrikası kurmuşlar.

        Geçen hafta İzmir Torbalı’da, Türkiye’nin en büyük sigara üreticisi çok uluslu firmanın fabrikasının yakınında kaçak sigara fabrikası ortaya çıkarıldı.

        Adam fabrika kurmuş, harıl harıl üretim yapıyor ama adı kaçak.

        Hadi lan ne kaçağı.

        Kamyon kamyon tütün geliyor, TIR TIR sigara çıkıyor.

        Kimse mi görmüyor!

        Belli ki, cılkı çıkmış memlekette bu işe birileri yol vermiş.

        Hazine yerine onlar kazanıyor her kimse o yol veren.

        Muhtemelen şu yakılmadan içilen sigaraların Türkiye’de resmi ithalat ve satışına izin vermeyerek milyarlarca liralık bir kaçak pazar oluşmasına yol açan kimse aynı kişilerdir.

        En az birkaç milyar dolarlık, bu kadar büyük bir gelir, bu kadar büyük bir rant, içeriden biri olmadan kimseye yedirilmez.

        Bunca yıllık tecrübe ile sabittir.

        Mesele içerideki adamlarını bulmaktır.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Seyirci kalmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar