Yerimiz sabit
Gerçekten işimiz zor.
Her şeyle mücadele edilir de, küstah aptallık ve cahillikle mücadele çok zor.
Dün sosyal medya üzerinden, belirli bir yerden yönlendirildiği aşikar bir troll grubu, “Altaylı fikir değiştirdi” diye yazmaya başladılar.
Benim 2013 yılında, Gezi olaylarının tam göbeğinde Başbakan Erdoğan ile yaptığım program üzerinden.
O programda Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nın kapatılacağını anlatırken önce buranın kapatılmasının doğru olup olmadığını konuşuyoruz.
Sonra Erdoğan bunun kararının artık verildiğini söyleyince, İstanbul’un arazi rantı en yüksek bölgelerinden birinde, Yeşilköy, Ataköy, Florya arasında yer alan 13 milyon metrekarelik bu arazinin konut alanına, rant alanına çevrilmemesini, yeşil olarak kalması gerektiğini söylüyorum.
Başbakan Erdoğan da Atatürk Havalimanı’nın arazisinin yeşil alan olarak korunacağını, buraya inşaat izni verilmesinin söz konusu olmadığını söylüyor.
Ben de bu konuda söz vermesini istiyorum.
O da “Söz” diyor.
Ben de teşekkür ediyorum.
Bugün ne diyorsam o gün de aynı şeyi söylüyorum.
Bugün de inşaat yapılsın demiyorum, park yapılmasın da demiyorum.
Dediğim şu.
Millet bahçesi yapın ama pistleri yok etmeyin, gün gelir lazım olur.
Deprem olur, savaş olur, geçen sene olduğu gibi kar olur, İstanbul’da bakanlar özel uçaklarını indirecek yer bulamaz. Pistleri koruyun diyorum.
O gün de orayı ranttan, açgözlü müteahhitlerden, TOKİ’den korumaya çalışıyorum, bugün de.
Ve o programda Atatürk Kültür Merkezi’nin de yıkılacağını söyleyen Başbakan Erdoğan’a “Atatürk Havalimanı kapanıyor, Atatürk Kültür Merkezi yıkılıyor. Atatürk adından mı rahatsız oluyorsunuz?” diye soruyorum.
O da şu yanıtı veriyor: “Atatürk Kültür Merkezi aynı yerde çok daha modern bir bina olarak yapılacak. Ve adı yine Atatürk Kültür Merkezi olacak”
O programda Çamlıca’ya yapılacak caminin 500 yıllık bir Sinan taklidi olmaması gerektiğini, modern Cumhuriyet dönemi Türk-İslam mimarisini yansıtacak yepyeni bir üslupta yapılmasının iyi olacağını söylüyorum ve bunun için uluslararası bir yarışma öneriyorum.
Keza Atatürk Kültür Merkezi için de Bilbao’daki Guggenheim Müzesi gibi kendi bir sanat eseri olacak bir bina yapılmasının iyi olacağını anlatıyorum.
Zaha Hadid adını veriyorum, Başbakan Zaha Hadid’in Bakü’de yaptığı binayı gördüğünü ama beğenmediğini söylüyor.
Ve programın sonunda Başbakan Erdoğan’a içinde dünyanın en iyi opera binalarının yer aldığı Ahmet Ertuğ’un “Palaces of the Music” adlı kitabını hediye ediyorum.
Yani anlayacağınız arkadaşlar, bizim yerimiz sabittir.
Tonumuz değişir ama durduğumuz yer, hayata baktığımız yer değişmez.
Sizin gibi ordan oraya dönmeyiz.
Biz sabitiz, siz müteharrik...