İstanbul’da bir miting oldu, yine başladı.
“CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 6’li masanın adayı Kemal Kılıçdaroğlu.”
Neymiş, miting çok kalabalıkmış, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı gibi konuşmuş, ilgi çok büyükmüş, oymuş, buymuş…
Eeeee, ne olmuş yani.
Siz muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı iken Muharrem İnce’nin yaptığı İstanbul mitingini hatırlıyor musunuz?
Bu mitingden katbekat görkemli değil miydi!
Eline bayrağını alan koşmamış mıydı mitinge!
Sonuç?
Muharrem İnce, Ekmeleddin İhsanoğlu kadar bile oy alamadı. Yüzde 30,6’da kaldı.
Kılıçdaroğlu kendini anlatırken “İyi insanlığına” vurgu yapıyor.
Elhak doğru.
Bence de iyi, kibar, düzgün bir insan.
Komşum olsun isterim, aile dostum olsun isterim…
Ama iyilik dediğin şey neye göre kime göre.
Kemal Bey iyiyim diyor da, rakibi olması muhtemelen siyasetçiye, 20 yıldır milyonlarca insan niye oy veriyor, hatta niye kimileri tapınırcasına bağlı, kötü insanları sevdikleri için mi!
Elbette hayır.
Onlara göre de o çok iyi bir insan.
Zaten cepheleşme de böyle bir şey değil mi!
Boş lafla siyaset olmaz.
“Ben iyiyim o kötü” boş laf.
Siyaset böyle yapılmıyor.
Elbette CHP’nin ya da altılı masanın kimi, nasıl aday göstereceğine karışmak hakkımız değil.
Ama 2 yılı aşkın bir süredir tekrarladığımı bir kez daha yazayım, söyleyeyim.
Kemal Bey CHP içindeki bir grubun, bir kliğin adayı olabilir.
Hatta parti teşkilatı da Kemal Bey’in adaylığını isteyebilir.
Adı üstünde teşkilat.
Deniz Baykal genel başkan olsa onu ister, ben olsam beni.
Peki halk ister mi!
İyi Partililerin kaçta kaçı ister, Saadetlilerin kaçta kaçı ister, Demokratların, DEVA’lıların, Geleceklilerin kaçta kaçı!
Bırakın onları bir kenara mecburen oy verecek bile olsa CHP’lilerin kaçta kaçı ister Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday olarak görmeyi?
CHP’nin tamamı istese, biraz da merkez sağdan gelse alacağı oy Muharrem İnce’nin 3 üstüdür, bilemedin 5 üstüdür.
Konunun da öyle Alevilikle, Sünnilikle alakası yoktur.
AK Parti çok yıpranmış olabilir, ekonomik kriz çok kötü vuruyor ve vuracak olabilir.
Ama olmaz.
Tüm CHP kitlesinin bile tam olarak içine sindiremediği bir Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Türkiye’nin içine sindiremezsiniz.
İstanbul mitingine 2 milyon kişi toplasınız da fark etmez.
Yapılması gereken şey, aday belirlemeden önce çok geniş ve güvenilir bir anket yapmak ve onun sonucuna göre doğru adayı, elbette Cumhuriyet'in kurucu ilkelerine de bağlı kalarak belirlemektir.
Ama şunu çok açık söyleyebilirim.
Yanlış adayla gidilecek bir seçimin kaybedilmesi halinde CHP diye bir parti kalmayacaktır.
Bu seçim genel merkez hatasından kaynaklanan bir nedenle kaybedilirse, emin olun CHP seçmeni CHP binasını yerle bir eder.
Altında sadece siz kalmazsınız.