Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yemin ederim Türk basınını okumasam haberim olmayacaktı.

        15 gündür Fransa’dayım.

        Dün Fransa’da seçimler varmış, emin olun fark etmedim.

        Ne bir bayrak ne bir afiş ne bir poster ne sağda solda liderlerin, Cumhurbaşkanlarının gökyüzüne doğru anlamlı bakışlar fırlatan apartman boyu fotoşoplu fotoğrafları ne bir kalabalık ne televizyonlarda birbirine hakaret eden liderler ne miting ne başka bir şey.

        Zaten seçimler Fransızların da pek umurunda değil.

        Sabah kahvaltı ettiğim sokak kahvesinde birkaç kişiye seçimlerle ilgili düşüncelerini sordum.

        Seçim olduğundan benim gibi haberi olmayanlar bile vardı.

        Çoğunluk ise sandığa gitmeyi düşünmüyordu.

        “Al birini vur öbürüne. Bunlardan hangisi için rahatımı bozmaya değer” diyenler Cumhurbaşkanlığı seçiminde Le Pen tehlikesine karşı oy kullanmışlardı ama milletvekili seçimlerini pek de umursamıyorlardı.

        Aynı Türkiye gibi burada da “ittifaklar” oluşmuş.

        Buradaki Fransız arkadaşlarımın çoğu Melenchon’un sol ittifakına oy vermiş.

        Üstelik pek çoğu solcu olmadığı halde.

        “Macron makul, mantıklı ve tutarlı bir siyasetçi değil. Onu Meclis’te dengelemek gerekiyor” diye oy vermişler.

        İnşallah bir gün Türkiye’de de böyle gerilimsiz, kavgasız, gürültüsüz, kimsenin seçim sonuçlarını kendi yaşam tarzına karşı tehlike olarak görmediği, kimsenin kimseye bağırıp çağırmadığı rahat seçimler yaşarız.

        Durum raporu

        Durum raporu
        0:00 / 0:00

        Hadi bugün biraz Fransa’dan söz edelim.

        Dediğim gibi iki haftayı aşkın bir süredir, Güney Batı Fransa’da turistik olmayan küçük bir kasabadayım.

        Hemen her yıl buraya geliyorum zaten.

        Boğa güreşleri ile ilgili geçmişte yazdıklarımı okuyanlar bilir.

        Fransa’nın en sevdiğim bölgesidir.

        Eskiden Rus Çarları da bu bölgeyi severmiş.

        Şimdi de Putin’in kızının “saray”ı ve bazı oligarkların malikaneleri buraya yakın.

        Size anlatılanların aksine, burada bir ekonomik kriz falan yok.

        Ya da Fransa, pandemi sonrası ekonomik sorunları en az hasarla aşan ülkelerden biri diyelim.

        Enflasyon yüzde 5 civarında.

        Gıda fiyatlarındaki enflasyon daha da düşük, bunun temel sebebi, Fransa’nın hala çok büyük bir tarım ülkesi olması.

        Ülke elektrik enerjisinin büyük bölümünü nükleer kaynaklardan elde ettiği için enerji fiyatlarındaki artıştan da minimum etkilenmiş.

        Akaryakıt fiyatları hayli artmış. Yüzde 50 civarı artıştan herkes şikayetçi.

        Pandemi nedeniyle turizm gelirlerinin düşmesi Fransa’da da sorun olmuş.

        Gayrimenkul fiyatlarında çok ciddi bir artış yaşanmamış ancak lüks konut fiyatlarında özellikle Rusya’ya bağlı nedenlerden dolayı bazı bölgelerde düşüş olmuş.

        Hem de ciddi düşüşler.

        Benim açımdan burada olmanın en iyi tarafı haftalardır tek bir Suriyeli, Afganlı görmedim.

        Televizyonu açtığım zaman da abuk sabuk tartışmalar ya da bas bas bağıran siyasetçiler görmüyorum.

        Polis araçları ve ambulanslar dışında yollarda tek bir çakarlı otomobil yok, emniyet şeridinden giden tek bir araç yok, iki kilometre uzunlundaki plajda tek bir izmarit yok, gündüz lebalep dolu plaj akşam boşalırken geri kalan bir tek pet şişe, tek bir plastik poşet yok.

        Emin olun buraya geldiğimden beri tansiyonum bile düştü.

        Nazar değmesin diye söylemeyeceğim ama bu kadar düşük tansiyon iyi mi kötü mü bilmiyorum.

        Bildiğim şey ise kaç dişi kalmış bilemem ama medeniyet hiç de fena bir şey değil.

        Gerek Osmanlı’nın, gerekse Cumhuriyet’in yüzünü Batı’ya dönmesi boşuna değil.

        GES'lere yok sattıracak öneri

        GES'lere yok sattıracak öneri
        0:00 / 0:00

        Gelire Endeksli Senetlerin hangi gelirlere endeksli olacağı ortaya çıktı.

        Ama yine de kimse pek bir şey anlamadı.

        DHMİ ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün Hazine’ye aktardığı paylara endeksli olacakmış.

        Yani bu kurumların Hazine’ye aktardığı miktarın artış oranı ne ise, GES sahiplerinin alacağı “faiz olmayan faiz” de bu oranda olacakmış.

        Bu gelirlerden stopaj ve vergi de alınmayacakmış.

        Getirinin yaklaşık yüzde 25 civarında olacağı öngörülüyor.

        Benim ise bambaşka bir teklifim var.

        GES’lere talebi patlatacak, herkesi GES almaya yönlendirecek bir teklif.

        Gelire Endeksli Senetleri, 5 artı 1 müteahhidin gelirlerine endeksleyelim.

        Sistem çok basit.

        Hazine’den her yıl bu müteahhitlere yapılan garanti ödemeler TL olarak hangi oranda artıyorsa GES’lerin geliri de o oranda artsın.

        Mesela Çanakkale Köprüsü’ne ya da Osmangazi Köprüsü'ne yapılan ödemeler TL bazında ne kadar arttı ise, GES getiri oranı o olsun.

        Ya da Rönesans İnşaat’ın yapmakta olduğu kamu işlerine ne kadar yıllık hangi oranda artış veriliyorsa, GES’lerin getirisi de aynı oranda olsun.

        GES’lerin getirisini buna göre yapın yok satmazsa şerefsizim.

        Ben evi barkı satar bu GES’e yatırırım.

        Emin olun yabancı sermaye bile akar bu getiriye.

        Türkiye iki senede batar ama önemli değil.

        2023'e bir sene var nasıl olsa...

        Zırvayı tartışmak

        Zırvayı tartışmak
        0:00 / 0:00

        Cem Uzan Türkiye’de Cumhurbaşkanı adayı olacakmış.

        Millet de ciddi ciddi bu saçmalığı tartışıyor.

        Yahu adam Türkiye’de yargılandı, 23 yıl hapse mahkum oldu.

        Nasıl aday olabilir?

        Yargılamalar adildi, bu cezalar yüzde 100 haklıdır demiyorum.

        Yıllarca bu ailenin Türkiye’ye verdiği zararları yazmış, bunlarla mücadele etmiş biri olarak dahi bunu söyleyemiyorum ama sonuç olarak mevcut durumda kesinleşmiş ama infaz edilememiş bir mahkumiyeti var ve Türkiye’ye gelemiyor bile.

        Bu durumda ciddi ciddi adaylığından bahsedenlere gülüyorum haliyle.

        İktidar yanlısı yazarlar ise şaşırmışlar, “Yahu bu adam yakın zamana kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yere göğe koyamıyor sürekli övüyordu. Şimdi ne oldu da saldırıyor” diye.

        Ben onlara söyleyeyim de haberleri olsun.

        Yakın zaman değil ama Uzan’ın iktidar ile anlaşma umudu vardı.

        Aracılar vasıtasıyla görüşüyor, uygun koşullar ve bedeli mukabilinde Türkiye’ye dönüş imkanları yaratmaya çalışıyordu.

        Bir noktaya da vardığı zannı ve umudundaydı.

        Ancak kardeşi Hakan Uzan’ın İtalya’da Erdoğan'ın aile fertlerine dönük suç duyurusunda bulunması sonrası bu umutlar suya düştü.

        Hatta iddia o ki, Cem Uzan bu nedenle Hakan Uzan’la sıkı bir kavga etti.

        Suriye yoksa Yunanistan var

        Suriye yoksa Yunanistan var
        0:00 / 0:00

        Şimdi de Yunanistan ile gerilen ilişkileri ve Yunanistan’a verdiğimiz ayarı konuşuyoruz.

        Suriye’nin kuzeyine yapacağımız müthiş operasyon unutuldu zannederim.

        ABD karşı çıktı, Rusya karşı çıktı.

        Şimdi Suriye olmadı, Yunanistan verelim durumu mu ortaya çıkıyor acaba demekten kendini alıkoyamıyor insan.

        Eğer mesele Yunanistan’daki ABD üsleri ise ben yıllardır televizyonda ve burada “Bu üsler Türkiye’ye karşı kuruluyor” derken iktidar yanlısı isimler “Ne alakası var. Rusya’ya karşı kuruluyor” diyorlardı.

        Bu üsler dün kurulmadı.

        Ben dün uyarmadım.

        Yılların işi.

        En az bu üsler kadar vahim olan bir başka duruma yine çok önce bu köşede dikkat çektik.

        ABD ile Yunanistan Ege’de Yunan karasularının korunması için ortaklık anlaşması yaptılar.

        Yani ABD Ege’de Yunanistan ile yaşadığımız her sorunun tarafı haline geldi. Yunan donanması ile değil ABD donanması ile sürtüşme tehlikemiz ortaya çıktı.

        Bunu da yazdık.

        Hepsini yazdık, dikkat çekmeye çalıştık.

        Aylar önce, yıllar boyunca.

        Tınmadılar bile.

        Adaların silahlandırılması, Türkiye’ye ait bazı kayalıkların ve adacıkların ilhakı ise AK Parti iktidarı boyunca sürmüş bir durum.

        Eski MGK Genel Sekreteri zavallı Ümit Yalım’ın dilinde tüy, kaleminde mürekkep bitti bu durumu yazıp hatırlatmaktan.

        Onu da dinleyen olmadı.

        Görmezden geldiler, görmezden gelmeyi tercih ettiler.

        Her şey olup bitti.

        Aradan yıllar geçti.

        Şimdi birdenbire Yunanistan gündeme geldi.

        Ne diyelim.

        Hayırdır inşallah.

        İktidara Alevi soruları

        İktidara Alevi soruları
        0:00 / 0:00

        İYİ Partili bir densiz Alevilik meselesinde kaş yapayım derken göz çıkarınca çarşı karıştı.

        Meral Akşener acil bir özürle durumu toparlamaya çalıştı ise de iktidar ve iktidar yanlısı kalemler hemen durumu değerlendirmeye giriştiler.

        6’lı masanın mermerinde bir çatlak görüp, masayı buradan kırar mıyız demek için hepsi “Alevici” kesildi.

        Madem Aleviler konusunda bu kadar hassassınız.

        Ben de yaptığınız sözde Alevi açılımları, Alevi çalıştayları sırasında sorduğum bir soruyu tekrar sorayım.

        Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ben diyeyim 10, siz deyin 15 milyon Alevi inancına sahip yurttaşımız var.

        Alevi yurttaşlarımızın genel olarak ortalamanın üzerinde bir eğitim aldıklarını, üniversitelileşme oranlarının genelin üzerinde olduğunu da biliyoruz.

        Ben de yıllardır sorduğum bir soruyu bir kez daha sorayım.

        AK Parti iktidarı döneminde kaç Alevi müsteşarlık yaptı?

        Başkanlık sisteminde şu anda kaç Alevi bakan yardımcısı var?

        Kaç kamu kurumuna Alevi genel müdür atadınız?

        Kaç Alevi yurttaşımız kamu bankası genel müdürlüğü yaptı?

        Şu anda kaç sözde bağımsız kurulda AK Parti’yi temsil eden kaç Alevi vatandaşımız mevcut?

        Söyleyin de bilelim.

        Kaç?

        İktidar yanlısı kalemler biraz da bunu sorsunlar, öğrensinler ve ahkam kessinler.

        Alevi yurttaşlarımıza karşı yapılan bir ayıp varsa asıl olarak budur.

        Bir densizin söylediği aptalca bir cümle değil, sistematik bir yok saymadır ayıp olan!

        Bu soruları da ilk kez bugün sormuyorum.

        Yıllardır sordum.

        Ben cevap alamadım.

        Belki iktidarcı kalemlere cevap verirler.

        Tabii sorabilirlerse.

        Kimi satmadı ki!

        Kimi satmadı ki!
        0:00 / 0:00

        ABD, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’yi satmış.

        Öyle diyorlar.

        Biden önce “Ukrayna uzlaşma için bir miktar toprak vermeli” dedi.

        Sonra da “Ben Zelenskiy’i uyardım Rusya saldıracak diye ama beni dinlemedi” diye bir adım öteye gitti, “Başına geleni hak etti” noktasına taşıdı olayı.

        Kimse bu ani dönüşü Biden’ın yaşına veremez.

        Bu bir politik dönüştür.

        Ve hiç şaşırtıcı değildir.

        Bu bölgede bölgesel dinamikleri göz önüne almadan, bölgesel güçleri iyi hesaplamadan, sadece ABD’ye güvenip boyundan büyük iş yapan herkesi ABD bir an gelir satar.

        Bunun geçmişte örnekleri çoktur.

        Bunu en iyi Barzani ailesi bilir.

        Şimdi Zelenskiy de öğrenmiş oldu.

        Pek yakında YPG/PKK da öğrenir muhtemelen.

        Başka haddini bilmeyen kim varsa.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bir kere kandıranın her zaman kandırabileceğini zannetmediği zaman.

        Diğer Yazılar