Tahsisli
Sedat Peker’in aylardır anlattıklarını herkes gibi ben de merak ve ilgi ile izliyorum.
Bu anlatılanlara karşı yaprak kımıldamamasını ise herkes gibi ben de garip buluyorum.
Yine de anlattıkları tarihe not düşüyor.
Söylediklerinin pek çoğu aslında bilinen, konuşulan, duyulan, dedikodusu yapılan ama belgesi olmadığı için yazılamayan şeyler.
Belli ki, Peker’de bunların bazılarının belgesi de mevcut.
Son tweet dizisinde anlatılanların aşk meşk tarafları çok konuşuluyor olsa da beni asıl ilgilendiren işin o tarafı değil.
Bana göre kimseyi de ilgilendirmemeli.
Sonuçta ortada bir kamu menfaati söz konusu değil.
Ancak yine de bir konu galiba sadece benim ilgili çekti.
“Tahsisli plaka” meselesi.
Bir spiker kadın, siyasi gücü olduğunu düşündüğü sevgilisinden “tahsisli plaka” istiyor.
O da gerçeği edinmek pahalıya mal olur diye sahtesini bastırıp sevgilisi kadının otomobiline taktırıyor.
Böyle bir şeyi ilk kez duyuyorum, ilk kez görüyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta PKK ve birtakım İslamcı terör gruplarının tehdidi altında olduğum için bana 25 yıl boyunca koruma tahsis etti.
Bir gün bile aklıma “tahsisli plaka” istemek gelmedi.
Bırakın istemeyi, teklif etseler “Ne haddime” diye reddederdim.
Ama gelinen noktaya bakın ki, bir spiker bunu istiyor.
Hadi bu da olabilir.
Sevgilisi bunun sahtesini bastırıp veriyor.
Bu ortaya çıkıyor.
Tık yok.
Kimseden tık yok.
Ne bir araştırma, ne bir soruşturma, ne bir sahtecilik incelemesi.
Bu işin bir boyutu.
Bir başka boyutu ise kim olduğunu, ne iş yaptığını bilmediğim, adını bir otele çökme olayı nedeniyle duyduğum bir işadamına “tahsisli plaka” verilmiş.
Daha bilmediğimiz kimlere verilmiş Allah bilir.
Biz otomobilimizin muayenesini bir gün geç yaptırsak, trafik sigortasını üç gün geciktirsek cezayı yapıştırıp, otomobilimizi bağlayan devlet, kim bilir kimlere sahte plaka ile dolaşma hakkı vermiş.
Yahu bu ülkenin gerçekten çivisi çıkmış be.
Hakikaten bitmişiz.
Emin olun okeye dönüyoruz.