Rezilliğin arşı alası
Sedat Peker yine sarstı.
Yine vahim bir iddia.
Aslında iddia da değil, daha ötesi... İtiraf ve tanıklık.
Ve ne yazık ki, yine sıfır tepki.
Bu iddia Türkiye Cumhuriyeti’nde benim duyduğum en rezil olaylardan birini anlatıyor.
Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı dahil önemli bakanlıklar ve başbakanlık yapmış biri, üstelik de ana muhalefet partisi lideri olduğu dönemde o sıralarda henüz 26 yaşında olan bir suç örgütü üyesi ya da liderinin şantajına maruz kalıyor.
Şantaj yapan suç örgütü üyesi ile pazarlık yapıyor ya da yaptırıyor.
Bu pazarlık sonucunda bu kişiye 5 milyon dolar rüşvet veriyor.
Dahası yine bu pazarlık sonucu suç örgütü üyesi hapisten salıveriliyor.
Aracı ise o zamanlar Mesut Yılmaz’ın en yakın işadamı olan ve her iktidara yakın olmayı başaran Mehmet Cengiz.
Adı geçen bir diğer kişi ise Kamuran Çörtük.
Bu benim hayatımda duyduğum bir devlet adamının, bir siyasetçinin içinde olduğu en rezil işlerden biri.
Ve ilginçtir, kimsede bir şaşırma falan yok.
Bu çok açık biçimde toplumsal çürümüşlüğün işareti.
Peker tarafından dile getirilen magazin ve seks mevzuları bile bu rezillikten daha fazla ilgi topluyor, tepki görüyor.
Ben ise bu olayda adı geçen hemen herkesle zaten o dönemlerde papaz olmuşum.
Mesut Yılmaz’ı en fazla eleştiren gazeteci olmuşum, Kamuran Çörtük ile defalarca karşı karşıya gelmişim, hakkımda davalar açmış. Aleyhinde yazdıklarım arşivlerde duruyor.
Mehmet Cengiz ile vaziyetimiz ise malum, neredeyse yumruklaşacak hale gelmişiz.
Yani anlayacağınız bu satırların yazarının durduğu yer başından beri belli.
Sonunda bu yere gelenlere de hoş geldin diyoruz.
Geç olsun ama güç olmasın.
Son söz olarak şunu da söylemek isterim.
Ertuğrul Özkök’ü çok eleştirdim, çok ağır yazılar yazdım hakkında.
Ama Sedat Peker’in bahsettiği olayda adı geçen kişilerden prim aldığını hiç ama hiç zannetmiyorum.
Ama Peker bunu da belgelerse.
Vah ki vah!