Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bu meslekte kimseye kolay kolay kefil olmamayı öğrendim.

        Ama pek yapmadığım bir şeyi yapacağım.

        15 yıldır tanıdığım Kenan Tekdağ için iki satır söyleyeceğim.

        Kime ait olduğu belli olmayan bir sosyal medya kimliği ile bazı kişilerin Sezgin Baran Korkmaz’dan para aldığı, menfaat temin ettiği söyleniyor ya!

        Başkasını bilmem.

        Ama Kenan Tekdağ’ın böyle bir şeyi yapmış olma ihtimali benim için sıfırdır.

        15 yıldır tanıdığım Kenan Tekdağ’ın karakteri, tarzı böyle bir şeye müsait değil.

        Sezgin Baran Korkmaz “Kenan Bey size para vereyim” dese Tekdağ “Hadi lan…" diye sövüp, ağzını burnunu kıracak ve "Ben senin sülalene para vereyim” diyecek tarzda biridir.

        Sevip değer verdiklerinin hatırı için çiğ tavuk yedi deseler inanırım da, diğer türlüsünü muhatabı kim olursa olsun kendine yedirmez bilirim.

        Aksine milyarda bir ihtimal versem, bugün burada olmazdım.

        Üstelik beni biraz bilirsiniz, kol kırılır yen içinde diyenlerden olmadığımı.

        Öyle olmasam Veyis Ateş hala TV'de program yapıyor olabilirdi.

        Siz Peker'i de pes ettirirsiniz

        Siz Peker'i de pes ettirirsiniz
        0:00 / 0:00

        Hala bir millet miyiz bilmiyorum ama iyimser olup millet olduğumuzu varsayarsak müthiş ilginç bir milletiz.

        Son derece gayrı ciddi, hayatı geyik muhabbetinden ibaret garip bir topluluk.

        On binlerce örnek vermek mümkün bununla ilgili ama en basitinden, en popülerinden gidelim.

        Şu sıralar bir kesim tarafından en iyi gazeteci, gazeteciler cemiyeti başkanı olarak tanımlanan hatta sürgündeki ana muhalefet lideri olarak görülen Sedat Peker’den yola çıkalım.

        Peker zaman zaman ara verse de, Türkiye’nin, özellikle de mevcut iktidarın ve çevresinde kümelenen çıkar gruplarının karanlık yüzü ile ilgili önemli bilgiler veriyor.

        Normal bir toplumda her biri yıllarca konuşulacak, yıllarca gündemde kalacak ve tarihe geçecek nitelikteki olaylar, ilişkiler pek çoğu.

        Kokuşmuşluğun, siyasi pisliğin, mesleki arsızlığın nirvanası denilebilecek olaylar.

        Peker bunları anlatıyor, ifşa ediyor, gazeteci olmadığı için belgelemek zorunluluğu olmadığı için de pek çoğumuzun duyduğu ama belgesi ve konuşacak tanığı olmadığı için yazamadığı meseleyi de aktarıyor.

        Sonuç!

        Sonuç kocaman bir sıfır.

        Herkesin ağzında “Savcılar niye harekete geçmiyor, muhalefet niye bunları takip etmiyor” safsatası.

        REKLAM

        Bırakın savcıları, muhalefeti falan siz ne yapıyorsunuz?

        Okuyorsunuz.

        O günlük kızıyorsunuz.

        Eğer magazinel bir konu ise ya da cinsellik içeriyorsa birkaç gün ağzınızdan sular akarak anlatıyorsunuz.

        Sonra?

        Sonra konuyu manasızca tüketip, Sedat Peker yeni bir şey anlatsa da bir iki gün de onunla oyalansak deyip, unutup gidiyorsunuz.

        Yalan mı!

        Hele hele son anlattığı İnan Kıraç hikayesi.

        Hemen olayı taraftarlık, Galatasaraylılık konusu haline getirip, sulandırıyorsunuz.

        Oysa Peker’in anlattıklarından misli misli fazlasını burada ben yazdım tam 1 yıl önce.

        Ben Galatasaraylı değil miyim!

        Ben Galatasaray Liseli, ayrımcılık içeren tabiriyle Mektepli değil miyim!

        Ama kimse Kıraç’a tek kelime edemezken yıllarca bu kişi ile didişen ve son olarak Peker’in söylediklerinden çok daha somutunu söyleyen ben değil miyim!

        Geçen sene Sezgin Baran Korkmaz skandalı patlak verdiğinde Kıraç’ın bu işin tam da göbeğinde olduğunu anlatan ben değil miyim!

        İnan Kıraç’ın parası ak mıdır, kara mıdır umursamadan Sezgin Baran korkmaz ile ortaklık yaptığını, eski ortağı Jan Nahum’dan ayrılmak için Sezgin Baran Korkmaz’ı kullandığını, sonra Sezgin Baran Korkmaz’dan da bedelini ödemeden kurtulmak için Ankara'da yüksek makamlardaki “Mektepli kardeşlerini” devreye soktuğunu, sonunda şahsi meselesini bir devlet meselesi haline getirtmeyi başardığını ve rezaletin o noktadan sonra iyiden iyiye büyüdüğünü bir yıl önce burada okumadınız mı!

        REKLAM

        Peki şimdi Sadet Peker bunun çok daha azını anlatınca niye çok şaşırmış ve yeni duymuş gibi yapıyorsunuz?

        Ve eminim ki, üç ay sonra bunu da unutacaksınız.

        Yemin ediyorum siz Sedat Peker’i bile sonunda umutsuzluğa sevk edeceksiniz.

        Sonunda o da duvara konuştuğunu anlayacak.

        Benim gibi bir avuç salak yıllardır pes etmedik.

        Bir umut yazıyorum.

        Bakalım Peker bizim kadar inatçı olacak mı!

        Ya da “Alayınızın” deyip dönüş biletine razı mı olacak?

        Göreceğiz…

        Onlar bize girer, biz onlara giremeyiz

        Onlar bize girer, biz onlara giremeyiz
        0:00 / 0:00

        Bazı Avrupa ülkelerinin vatandaşları Türkiye’ye pasaporta gerek duymadan sadece kendi ülkelerine ait kimlik kartlarını göstererek girebiliyorlar. Hatta bazıları süresi geçmiş kimlik kartları ile dahi girebiliyorlar.

        Bu ülkeler şunlardı:

        1-Almanya 2- Belçika 3- Fransa 4- Gürcistan 5- Hollanda 6- İspanya 7- İsviçre 8- İtalya 9- KKTC 10- Lihtenştayn 11- Lüksemburg 12- Malta 13- Portekiz 14- Ukrayna15- Yunanistan 16- Polonya

        Şimdi bunlara bir yenisi eklendi.

        Komşumuz Bulgaristan.

        Artık Bulgar vatandaşları da Türkiye’ye pasaportsuz girebilecek.

        Peki biz Bulgaristan’a Türk vatandaşı kimliklerimizle girebiliyor muyuz!

        Tabii ki hayır.

        Biz nasıl giriyoruz?

        Bizim Türk kimliğini tanımıyorlar.

        Girebilmemiz için öncelikle bir pasaport lazım.

        Peki pasaport yeterli mi!

        Tabii ki değil.

        Bir de Bulgaristan Konsolosluklarından alınmış vize gerekiyor.

        Yukarıda sayılan ülkelerden sadece Ukrayna ve Gürcistan’a vizesiz ve pasaportsuz girebiliyoruz.

        Gerisine vize şart.

        Bunların dışında bir de Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne pasaportsuz girebiliyor Türk vatandaşları.

        Geri kalan 16’sı için hem pasaport şart, hem vize şart.

        Üstelik de bu ülkelerin Türk vatandaşlarına vize vermeleri de giderek güçleşiyor.

        Pek çok vatandaşımız konsolosluklardan vizesiz çıkıyor.

        Ama lafa geldi mi mütekabiliyet, lafa geldi mi yerli ve milli.

        Lafa geldi mi ulusal onur.

        Sadece lafta.

        İcraatta yok.

        Ama bazıları için bunun hiç önemi de yok.

        Zaten SİHA ve İHA yapabiliyoruz, zaten 2023’te TOGG çıkacak.

        Bu kadar millilik hepimize yeter.

        Fazlasına ne gerek var di mi!

        NOT: Ha bu arada benden duymuş olmayın, milli duygularınızı ben incitmiş olmayayım ama Doğu komşumuz İran da İHA ve SİHA yapabiliyor. Hatta Rusya ile yeni bir anlaşma yaptılar, Rusya’ya İHA ve SİHA satmak için.

        Her şeyin fiyatı var

        Her şeyin fiyatı var
        0:00 / 0:00

        Diyanet İşleri Başkanlığı, önümüzdeki günlerde sorulacak çeşitli sorulara şu yanıtları verirse hiç şaşırmayın:

        - Cehape iktidarında bolluk var ise bolluğu veren Allah'tır.

        - AK Parti iktidarında bolluk var ise bolluğu sağlayan AK Parti ve lideridir

        - Cehape iktidarında yokluk var ise yokluğu veren Cehapedir.

        - AK Parti iktidarında yokluk var ise yokluğu veren Allah'tır.

        - Cehape iktidarında fiyatlar yüksek ise fiyatları belirleyen cehapedir.

        - AK Parti iktidarında fiyatlar yüksek ise fiyatları belirleyen Allah'tır.

        Eğer gülüyorsanız haklısınız.

        Ben de gülüyorum.

        Ama yine de merak ediyorum.

        Bu fetvaların fiyatını kimin belirlediği belli de...

        Fındık fiyatını kim belirledi!

        Odalar da örtbasa ortak

        Odalar da örtbasa ortak
        0:00 / 0:00

        Datça’daki orman yangınının hemen ertesinde Tarım ve Orman Bakanı Kirişci yangının trafodan çıktığını açıkladı.

        Ve ardından konuyu örtbas çabası başladı.

        Devletin koskoca Bakanı da derin bir sessizliğe büründü.

        Şimdi dört koldan konu örtbas edilmeye çalışılıyor.

        Hadi bunlar siyasetçi diyelim.

        Meslek odalarından, sivil toplumdan tık yok.

        Muhtemelen onlar da “bedeli mukabilinde” örtbas kampanyasına henüz tam olarak katılmamışlarsa da, yakında katılacaklardır.

        Çünkü ne Orman Mühendisleri Odası’ndan ne Elektrik Mühendisleri Odası’ndan tek bir kelime duyuyoruz.

        Çıt yok.

        Bölgeden gelen bilgiler onların da meseleyi kapatmak için devrede oldukları yolunda.

        Sessizlikleri de zaten buna delalet.

        Ve son çıkan Marmaris’teki orman yangınında da yine elektrik tellerinden kaynaklanan bir tutuşma olduğu söyleniyor.

        Sizce bununla ilgili bir araştırma bir soruşturma olacak mı!

        Hiç zannetmiyorum.

        Bu da kapatılıp gidecek.

        Ve biz hak etmediğimiz aşikar bu güzel ülkeyi yok etmeye dört koldan devam edeceğiz.

        Hesap sorulmadan, hesap verilmeden.

        Yok birbirinizden farkınız

        Yok birbirinizden farkınız
        0:00 / 0:00

        Fenerbahçe taraftarının Dinamo Kiev maçındaki “aptalca” tezahüratına tepkiler sürüyor.

        Özellikle de rakip takımlar ve rakip taraftarların tepkileri.

        Yapılanı savunacak değilim ama birisi bana içtenlikle yanıt versin.

        Aynı şeyi diğer takım taraftarları asla yapmazdı diyebilir misiniz!

        Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ya da başka bir takım.

        Bence hepsi ama hepsi yapardı.

        Ve diğer kulüplerin bunu yapan ve bundan mutlu olacak taraftarları da olurdu, bunu eleştirecek taraftarları da.

        Çünkü bu taraftarlıkla ilgili bir şey değil.

        Bu bizimle ilgili bir şey.

        UEFA’nın ceza vermesi meselesi ise apayrı bir rezillik.

        Biz Avrupa’daki maçlarımızda ne rezillikler gördük.

        Sahaya giren, futbolcularımıza saldıran teröristler, tribünlere asılan terör örgütü bayrakları sloganları.

        Onlara ne ceza verdiyseniz Fenerbahçe’ye de aynı cezayı verin.

        Olur mu!

        Tabii bazıları Fenerbahçe taraftarlarının bu tezahüratının Türkiye’nin imajına zarar verdiğini söylüyor ya, ona da kahkahalarla gülüyorum.

        Niyesini sormayın.

        Siz daha iyi bilirsiniz!

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Salkım ile talkın karıştırılmadığı zaman.

        Diğer Yazılar