Aynı işlemi yapıp farklı sonuç beklemek
Bir kez de yanıltın be.
Bir kez de haksız çıkarın.
Bir defaya mahsus olsun, “Haklarını yemişiz” diyelim.
Kağıda basılı gazete olsa yazının mürekkebi kurumadan diyeceğim ama dünkü yazının üzerinden saatler geçmeden gereken yapıldı.
Bu iktidarın tarihinde ilk kez kurumunda bir skandal ortaya çıkan bir bürokrat ışık hızı ile görevden alındı.
Ben de dün “Acaba bir tarikata yakın bir duruşu olsa, yeniden palazlanan bir cemaatin mensubu olsa yine böyle hızla görevden alınır mıydı?” diye sordum.
Yanıtı bizzat iktidar, anında verdi.
Gidenin yerine hemen birisi atandı.
Atanan tam da benim dün söylediğim gibi.
Son günlerin popüler tarikatlarından birinin ehli.
Tarikat liderine övgüler yağdırmış.
İktidar tarafından makbul görülen her türlü “sivil toplum” kuruluşunun her türlü etkinliğinde yer almış.
Yani yine “liyakat” icraattan değil “tarikattan" geliyor.
Son yıllarda, son 20 yılda hep olduğu gibi.
Dün o tarikat veya cemaat.
Bugün bu tarikat veya cemaat.
Biri bitiyor, biri başlıyor.
Bittiği zannedilen de aslında bitmiyor, sırasını bekliyor.
Dön baba dönüyorlar ama asla ders alınmıyor.
“Yahu biz böyle yaptığımız için darbelerle karşı karşıya kaldık. Ülkeyi bir cemaat ele geçirip, birilerine peşkeş çekecekti. Millet canı pahasına darbeye direnmesiydi yanmıştık” demiyorlar.
Aynı yoldan devam ediyorlar.
Bir cemaatten, başka bir cemaate savruluyorlar.
Ama tarikat bağının yerine, liyakat kriterini asla koymuyorlar.
Sonra “Yanıldık, kandırıldık, Allah bizi affetsin”.
Ben anlamam ama Cübbeli Ahmet söylemişti, “Tövbe kapısı hep açık” diye.
İyi de hep aynı günahı işleyip hep tövbe de biraz acayip oluyor.
Ama fıkradaki ayı bile soruyor adama “Avcı mısın?” diye.
Yalan mı!