Doktoralı öğretmen soruyor: Emekli olunca mı başöğretmen olacağız
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in sözlerini nakletmemden sonra öğretmenlerden çok fazla itiraz geldi.
Sendikaların okuduğunu anlamadan yaptığı itirazları ise saymıyorum bile.
Bakan Özer’in sınavı sendikalar istedi diye bir sözü yok ve ben öyle bir şey yazmadım.
Sendikaların itiraz ettiği uzman öğretmenliğin ve başöğretmenliğin yüksek lisans ve doktora şartına bağlanması.
Bakan Özer’in bana aktardığı kadarı ile sendikalar bu kritere itiraz etmiş.
Ancak anlaşılan ortada başka tutarsızlıklar da var.
Milli Eğitim Bakanı, yüksek lisans yapan öğretmenlerin, tez şartı olmaksızın sınava girmeden uzman öğretmen, doktora yapan öğretmenlerin ise yine sınava girmeden başöğretmen olma hakkına sahip olduğunu söylemişti.
Öğretmenlerden gelen itirazlar, bunun tam da böyle olmadığını gösteriyor.
Öncelikle şunu söyleyeyim, öğretmenlerden gelen mailler o kadar incelikle yazılmış, o kadar doğru üslupla kendini ifade eden mesajlarla dolu ki, öğretmenlik mesleği adına çok mutlu oldum.
Ancak öğretmenlerimizin ne kadar sıkıntılı süreçler yaşadığını da aynı mesajlarda gördüm.
En yoğun itiraz, Bakan Özer’in söylediği lisansüstü eğitim ve doktoralı öğretmenlerin sınavsız uzman ve başöğretmen olması ile ilgili.
“20 yıllık öğretmenim. Doktoram var. Üstelik de öğretmen olduğum branşta doktoram var ama başöğretmen olmak için 10 yıl uzman öğretmen olmam gerekiyor. Emekli olunca mı başöğretmen olacağım” diyen pek çok mail aldım.
20 hatta 25 yıl tecrübeli öğretmenlerden geliyor bu mailler.
En fazla eleştiri ise öğretmenlere verilen eğitimin içeriği ile ilgili.
Pek çok öğretmen “Acaba Sayın Milli Eğitim Bakanımız bu 180 saatlik videoların içeriğini izledi mi?” diye sormuş.
Bu videoların 10-20 yıl tecrübeli öğretmenlerin tecrübeleri ve eğitimleri ile alay eder mahiyette olduğunu, son derece özensizce hazırlanmış, içeriği öğretmeni geliştirmekten uzak ve branş uzmanlığını geliştirme amacında olmayan, toptancı bir yaklaşım sergilediğini ve laf olsun torba dolsun ya da dostlar alışverişte görsün tarzı videolar olduğunu. Bu videoların içeriğinin öğretmenlik mesleğine hakaret olduğunu söylüyorlar, bu videolarda anlatılanlar baz alınarak bir sınav yapılamayacağını belirtiyorlar.
Bu videolarda anlatılanların, aile fertlerinin kendileri ile dalga geçmesine neden olduğunu yazanlar dahi var.
Yine pek çok öğretmen ille de bir sınav yapılacaksa bunun branş bazında olması gerektiğini, eğitimlerin de branşlara yönelik olarak özel hazırlanması gerektiğini savunmuş.
Belli ki ortada sınava itirazdan daha derin meseleler var.
Eğitimci değilim, bu konuda bir uzmanlığım yok ama iyi niyetli itirazları iletmek ve taraflar arasındaki iletişime sağlıklı bir katkı yapmaya çalışmak görevim.
Ve belli ki, Bakan Özer’in söylediklerinde eksikler var ya da Bakan’a verilen bilgiler tam durumu yansıtmıyor.