İnanca asıl zararı bu dava verir
Bir bilim programında, Celal Şengör’ün dile getirdiği bir bilimsel gerçekten ötürü ifadeye çağrılması Türkiye’nin gündemi oldu.
Böyle olacağını bildiğimiz için, bu konuyu aleni bir hale getirmeme niyetimiz vardı.
Haklıymışız.
Dünden beri herkes Celal Şengör’e ulaşmaya çalışıyor.
Gazeteciler, televizyoncular, köşe yazarları.
Kimi iyi niyetli, kimi ise kötü.
Bazıları da rating peşinde.
Şengör’ün ağzından yeni bir cümle alıp, izlenmelerimizi arttırır mıyız derdinde.
Celal ise bu konuda sadece şunu söylüyor:
“Sevgili Fatih,
Teke Tek Bilim Programının Urfa’da geçen mayıs ayında yaptığı yayın Göbeklitepe’yi de içerecek şekilde Harran ve Urfa’nın tarihi ile ilgiliydi. Program esnasında Mehmet Bey’in (Arkeolog Profesör Mehmet Önal) İbrahim peygamberin Urfa ile ilişkisini anlatırken bunu gerçekten olmuş tarihi bir olay gibi anlatması üzerine ben ne İbrahim peygamberin ne de Musa peygamberin tarihi kişilikler olduğunu, Mısır’dan çıkış olayının da bugün tarihçiler ve Eski Ahit uzmanları tarafından bir menkıbe, yani mitolojik bir anlatım, halk diliyle masal, olduğunu belirttim. Zira program bir din programı değil bir bilim programıydı. Orada bizim bilim adamı olarak sorumluluğumuz bilimsel gerçekleri anlatmaktı. Hatırlarsan ben sözlerimi bitirdikten sonra Türkiye’nin en iyi felsefe tarihçisi olan Ahmet Arslan Hocamız da ‘Celal haklı’ dediydi. Bizim sözlerimizde dini hissiyatı rencide edecek bir niyet aramak abesle iştigaldir.”
Batı’nın Moses ya da Moşe diye bildiği Hz. Musa’nın yaşadığına ilişkin dini kaynaklar dışında herhangi bir referans gerçekten de mevcut değil.
Ne bir arkeolojik ne de bir tarihi kaynak Hz. Musa’nın varlığına şahitlik ediyor.
Keza Mısır tarihinde de, ne Musa ile ilgili ne de Musa’nın kavmi ile birlikte Mısır’ı terk edişi ile ilgili bir bilgi var.
Dönemin Mısır’ı ile siyasi ve askeri etkileşim halindeki Anadolu kaynaklarında da bu yönde bir tarihi kayıt yok.
Musa’nın başkaldırarak Mısır’ı terk ettiği Firavun 2. Ramses’in ordusu Hititlerle savaşmak için Suriye’ye, bugünkü Humus civarındaki Kadeş’e gelmiş mesela.
Bu kayıtlı.
Hatta tarihin ilk anlaşması olarak bu savaşın sonundaki anlaşma elimizde mevcut.
Ama Musa ile ilgili bir kayıt burada da yok.
Bu durumu Batılı kaynaklar da yazıyor zaten.
Yani bunu söyleyen ilk kişi Celal Şengör değil.
Sonuç olarak Savcı Bey, ilginç bir kapı açıyor.
Bakalım Hazreti Musa’nın yaşadığını nasıl kanıtlayacak.
Yoksa dine ve inanca asıl büyük zararı bu soruşturma mı verecek?
Göreceğiz.