Bırakınız yazsınlar
Sevgili okurlar, dünyada en zor işlerden biri ortalama IQ’su 80 civarı olan bir ülkede yazı yazarak bir şeyler anlatmaya çalışmak.
Çünkü ortalama IQ 80 olunca, bu ortalamaya ulaşmak için zeka düzeyi bayağı daha aşağılarda birilerinin de olması gerekiyor ve bunlar her yerde mevcut.
Dün 4 ay önce yazdığım bir yazının bir bölümünü tekrar hatırlattım.
Ve bu yazının sonuna da son günlerde milletvekilliği de yapmış iki kişinin altılı masayı dağıtma çabasına değindim.
Öğle saatlerinde eşimle birlikte yemeğe gittim.
Telefonuma sürekli mesaj yağmaya başladı.
“Kılıçdaroğlu sana çok ağır girişti” diye.
Şaşırdım.
Açtım baktım.
Vallahi de, billahi de hiç üzerime alınmadım.
Ama belli ki, birileri bu sözlerin bana yönelik olduğunu düşünüyor ya da bana yönelterek hedef saptırmak istiyordu.
CHP’de Kemal Bey’e yakın dostları aradım.
“Kemal Bey’in söylediklerinin seninle alakası yok. Mezhepçilik üzerinden Kemal Bey’in aday olmaması gerektiğini söyleyen bazılarını ve bir zamanlar AKP’nin en has adamı iken son zamanlarda sureti haktan yana görünüp, bilinçli manipülasyon yapan bir araştırmacıyı hedef aldı. Bir internet sitesi özellikle konuyu sana yönlendirmiş ama ne seninle ne de sizin yayın grubu ile ilgili değil sözleri. Daha bir hafta önce sizin ekrandaydı Kemal Bey.” dedi.
Benim açımdan da konu kapandı.
“Hayır bana demişsiniz” diyecek halim yok.
Ayrıca çok da önemli değil, Kemal Bey bunları bana da söylemiş olabilirdi.
İktidardan zaten çok böyle sözler işittim yıllardır.
Alışkınım.
Bugüne kadar herhangi bir kabalığını görmediğim, her zaman nazik Kemal Bey’e yanıt bile vermezdim. “Sinirlenmiş” der geçerdim.
Ama yine de üzülürdüm.
Medyaya, gazetecilere karşı bu kaba üslubun muhalefetin de tarzı haline gelmiş olmasına üzülürdüm.
Bırakın gazeteciler istediğini yazsın söylesin.
Ekonomiyi toparlamak zaman alabilir.
Ama üslup değişikliği bir anda yapılabilir.
Haksız mıyım!