Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin Schengen ülkeleri, İngiltere ve ABD ile vize sorunu giderek büyüyor.

        Artık bu ülkelerde eğitim gören gençlerimiz bile vize almakta, vizelerini yenilemekte sıkıntı çekmeye başlamışlar.

        Okuyoruz, duyuyoruz.

        Bırakın turistik geziyi, iş adamlarımız, ihracatçılarımız ve dahi ithalatçılarımız bile vize sorunu yaşıyorlar.

        Uzun süren bekleyişler ve sonrasında gelen ret yanıtları can sıkıcı. Oysa AK Parti iktidarı bir süre öncesine kadar bize “AB ülkeleri ile vizesiz seyahat çok yakında başlayacak” masalı anlatıyorlardı.

        Ben burada “Yine kandırılıyorsunuz. Böyle bir şey olmayacak” dedikçe sürekli olarak bozgunculukla, muhaliflikle, kötü niyetli olmakla suçlanıyordum.

        Gerçi bu suçlamaya AK Parti’nin her kandırılışında yaptığım uyarılarda karşı karşıyla kaldım.

        AK Parti iktidarı, Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahati karşılığında AB ile bir geri kabul anlaşması imzaladı.

        Biz Türkiye’ye gelen başta Suriyeli olmak üzere doğu kökenli göçmenlerin Avrupa’ya geçişine izin vermeyecek, onları Türkiye’de tutacak, bir şekilde geçenleri de Türkiye’ye geri kabul edecektik.

        Avrupa da bizim vatandaşlarımıza vizesiz Avrupa kapılarını açacaktı.

        Biz anlaşmanın üzerimize düşen kısmını yerine getirdik ve getiriyoruz.

        Yunanistan’ın insanlık dışı bir şekilde Ege’de geri ittiği göçmenleri bile Türkiye’ye getiriyoruz.

        Ama Avrupa anlaşmanın kendi üzerine düşen bölümünü türlü bahaneler öne sürerek yerine getirmiyor.

        Ve bırakın Türklere kapıları vizesiz açmayı, vize dahi vermiyor.

        Peki iktidarımız bu rezil duruma karşı ne yapıyor?

        Tabii ki, her zaman yaptığını.

        Bu konuda eleştiriler yükselmeye başlayınca Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu hemen hiddetli ve şiddetli bir açıklama yapıyor.

        Yerli ve milli basın aracılığı ile bağırıp çağırıyor. Bu durumun kabul edilemez olduğunu söylüyor.

        Biz de ne okkalı Dışişlerimiz var diye mutlu oluyoruz.

        Diğer yandan Avrupa ülkelerinin vatandaşlarına Türkiye’ye değil vizesiz, pasaportsuz gelme imkanı tanınıyor.

        Biz Bulgaristan’a bile vizesiz gidemezken, Bulgar vatandaşları Türkiye’ye bırakın pasaportu neredeyse kimliksiz geliyor, alışverişini yapıyor ve gidiyor.

        Sadece Bulgaristan olsa “komşu” deyip kapatalım konuyu.

        Ama bakın Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, İsviçre, İtalya, Malta, Portekiz, Yunanistan, Polonya, Lüksemburg vatandaşları da Türkiye’ye ellerini kollarını sallayarak, pasaportsuz girebiliyor.

        Biz ise bu ülkelere gitmek için vize bile alamıyoruz.

        Ve bunu niye yaptığınızı hepimiz biliyoruz.

        Bu mudur dış politika duruşu!

        Bu mudur yerli ve milli duruş!

        100 binin akıbeti

        100 binin akıbeti
        0:00 / 0:00

        2019 yılında satışa çıkarılan ve hak sahipleri belirlenen 100 bin ucuz sosyal konutun akıbetini sordum ikidir.

        Ve kendi gördüğüm durumu yazdım.

        Tabii ki yanıt alamadık.

        Ama mağdur vatandaşlardan çok sayıda mektup aldım.

        Buyurun birini birlikte okuyalım:

        “Muhterem Fatih abim;

        Yazında bahsi geçtiği gibi 2019 yılının sonuna doğru Cumhurbaşkanlığı 100 Bin Sosyal Konut Projesi talihlilerindeniz. Babam emekli kontenjanından Ankara Çubuk 500 Sosyal Konut ve İş Yeri çekilişinde hak kazandı.

        Başvuru ücretimizi yatırdık çekiliş günü tüm aile Youtube üzerinden çekilişin canlı yayınını izledik ve babamın adını gördüğümüzde çok sevindik…

        Fatih abi proje başvuru tarihleri 16 Aralık 2019- 15 Ocak 2020’da ve çekiliş de hemen akabinde oldu ve hak kazandığımız 2020’nin ilk ayından itibaren ne bir telefon ne bir bilgilendirme ne de inşaata dair bir ihale söz konusu.

        Defalarca TOKİ’yi arayıp bilgi edinmek istedik.

        Bir yanıt alamadık.

        Birkaç kez Cimer’e yazıp akıbetini sormak istedik. Hep aynı cümleyi işittik. ‘İhalenin yapılması bekleniyor’.

        2020’nin ilk aylarında pazarlıksız 220 bin lira istenen kiracısı olduğumuz ev şu an 1 milyon 100 bin lira. Bizi o evi satın almaktan alıkoyan tek şey TOKİ’den kazandığımız evimizdi. Babam 64 yaşında bir işçi emeklisi hayatı boyunca bir ev sahibi olamamış en yaklaştığı zamanda böylesine bir durum ile karşılaşması ciddi strese soktu. Üstüne üstlük ve ekonomik darboğaz yüzünden babam ciddi sağlık sorunları yaşıyor stresten öyle ki son iki ayda iki kez operasyon geçirdi.

        Her şeye rağmen bu konuyu gündeme getirdiğin için tüm ailem adına teşekkür ediyorum Fatih Abi, artık geleceğe dair tek planı Green Card çekilişi olan ve artık nefes almakta bile zorlanan bir Türk genci olarak sonsuz sevgilerimle.

        13 yıldır hiçbir makalenizi ve programınızı kaçırmamış olan ben bir an size içimi döküyor gibi hissettirdi.”

        Anladınız mı 2019’da açıklanan 100 bin konut meselesini niye gündeme getirdiğimi.

        Lafı nerenizden anlarsınız!

        Lafı nerenizden anlarsınız!
        0:00 / 0:00

        Yine meseleyi anlamsız bir yere bağladı birileri.

        Dün Terim belgeseli bir belgesel değil Terim’in başarılarını hatırlatan ve Terim’i övmeye yönelik bir yapım olmuş. Buna belgesel denmez dedim, Terim trolleri tarafından anında “Terim düşmanı, Terim’in Galatasaray’a dönmesini engellemeye çalışan, Terim’in Galatasaray’a başkan olmasını engelleme amacı güden biri” ilan edildim.

        Çocuklar kendinize gelin.

        Benim Terim’le dostluğum, ahbaplığım, tanışıklığım pek çoğunuzun doğumundan önceye, hatta bazılarınızın ana babasının doğumundan bile önceye dayanır.

        Hiçbiriniz Terim’i benim kadar tanımaz ve bu yüzden de hiçbiriniz Terim’i benim kadar takdir edemez.

        Terim Türkiye’nin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörüdür.

        Galatasaray’ın 22 şampiyonluğundan 8’inin onun döneminde olması ise onu gerçek bir Galatasaray efsanesi yapar.

        Başladığı nokta ile tırmandığı nokta arasında bu denli büyük bir fark olan az sayıda vatandaşımızdan biridir. Üstelik de bunu aldığı eğitimle değil, kişisel özellikleri ile beceren benim bildiğim iki Türk vatandaşından biridir.

        Kendisine “Madem öyle gel Galatasaray’a Başkan ol” diyen ilk kişi de benim.

        Ama bunlar, yayınlanan şeyin bir belgesel olmadığı gerçeğini değiştirmiyor.

        Terim Galatasaray’dan ayrılırken Süren’in evinde neler oldu?

        Mehmet Cansun ne dedi?

        Fiorentina’dan ayrılırken Cecci Gori ile neler yaşadı. Fiorentina Başkanı ile tekme tokat kavga etti mi!

        Milan’da İtalya Başbakanı ve takımın sahibi ile neler oldu?

        Milanlı futbolcular niye kendisine karşı kazan kaldırdı? Maldini ve diğerleri Terim hakkında neler düşünüyor? Niye istemediler!

        Milan’dan ayrıldıktan sonra Galatasaray’ın teklifi ve Terim’in reddetmesi.

        Canaydın dönemindeki başarısızlık ve kovulması.

        Ünal Aysal’la yaşadıkları. Kendisine elaman denilmesi.

        Milli Takım'daki görevine mal olan ünlü kavgası.

        Mustafa Cengiz’le yaşadıkları.

        Cengiz’e telefonda ağır hakaretler ettiği iddiası.

        Ve daha pek çok şey.

        Belgesel dediğinde bunlar da olur.

        Anlatılamıyorsa bile hatırlatılır.

        Bunlar olmazsa belgesel olmaz.

        Bunları söylemek “Terim kötü bir teknik direktördü” demek değildir.

        Bunları söylemek “Bu belgesel değil” demektir.

        O amaçla mı yaptı bilmem ama bana göre bu Terim’in “veda mektubudur”.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Gelişmenin bir sonuç değil bir süreç olduğunu anlayabildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar