CHP liderinin ABD gezisi herkesin dilinde.
İktidarı savunanlar CHP liderinin ABD’den icazet almaya gittiğini, gizlice önemli isimlerle görüştüğünü ya da görüşeceğini söylüyorlar.
CHP tarafı ise sessiz kalmayı tercih ediyor, biz de burada geziye kabul edilen gazetecilerin yazdıklarından ve Oray Eğin’in olay yerinden aktardıklarından neler olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz.
Yazıya şunu söylemeden başlamış olmayayım, bir parti liderinin, kendini iktidar adayı gören bir parti liderinin Türkiye ile yakın ilişkideki ülkelere gidip, kendisini ve siyasi görüşlerini anlatmasından, ilişki kurmasından daha normal bir şey olamaz.
CHP’ye ve liderine sanki ABD’den talimat almaya gitmiş havasını yaratmaya çalışan iktidarcılar hatırlasın ki, Başbakan olmadan önce Recep Tayyip Erdoğan da ABD’ye geniş heyetlerle gitmiş, kapsamlı görüşmeler yapmıştı.
Bu gezilerin organizatörü Cüneyd Zapsu da o zamanlar şimdiki muhalefet tarafından eleştirilmiş, o zamanlar New York’ta tercümanlık ve ufak tefek turizm işleri yapan şimdinin Prag Büyükelçimiz Egemen Bağış’ın siyasi yıldızı da, bu geziler sırasında parlamıştı.
Bu yüzden de Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisi normaldir, sıradandır.
Ancak şu ana kadar gelen haberlere bakarak edindiğimiz izlenimlerde normal olmayan Kılıçdaroğlu’nun ABD’de hiçbir önemli sayılabilecek isimle, Cumhuriyetçilerin ve Demokratların ağır toplarından herhangi biriyle görüşmemiş, görüşememiş, görüştürülmemiş olmasıdır.
Türkiye’den kalabalık bir heyet ile ABD’ye gidip orada iki hafta önce Türkiye’de olan Profesör Gökhan Hotamışlıgil, 1 ay önce Türkiye’de olan Profesör Daron Acemoğlu, sık sık Türkiye’ye gelip giden Mehmet Toner ile görüşmek bana göre iş falan değildir.
Yok eğer faaliyetler Türk öğrenciler ve Türkiye’ye zaten sık sık gidip gelen Türk bilim insanları ile görüşmekten ibaret değilse, görüşülen isimleri gizlemenin de bir faydası yoktur.
Tam aksine manasız yakıştırmaları haklı çıkaracak bir gizlilik olur bu.
Daha da önemlisi, bir ana muhalefet lideri ABD’ye gittiği zaman mutlaka oranın önemli düşünce kuruluşlarında bir konuşma yapmalıdır.
Kemal Bey’in en azından FPRI, CFR gibi bir merkezde görüşmeler yapması, burada bir konuşma ile dünya ve Ortadoğu meselelerine bakışını anlatması gerekirdi.
Hatta belki de, CHP’nin Human Rights Watch ve Freedom House yöneticileriyle bir araya gelmesi partinin özgürlük ve insan hakları ile ilgili söylemlerinden ötürü önemli olurdu.
Şimdilik bunların hiçbiri olmadı.
Bilinen programda da böyle faaliyetler görülmüyor.
Acaba bunlar becerilemedi mi, yoksa karşı taraflar bu görüşmeleri istemedi mi bilmiyorum.
Ama siz partiden Osman Korutürk, Faruk Loğoğlu, Onur Öymen gibi isimleri uzaklaştırıp, Namık Tan gibi isimlerin partiye girmesini engelleyip onun yerine Musul Başkonsolosunu alırsanız olacağı budur.
Bu arada bu gezide pek de ortalıkta görünmeyen bir başka isim ise CHP’nin ABD temsilcisi Yurter Özcan.
“Niye önemli bir think tank’de bir konuşma organize edememiş” diye sordum sağa sola.
Halk TV’ye yakın kaynaklardan gelen bilgiye göre Yurter Özcan’ı görevden almışlar.
Nedeni ise Sezgin Baran Korkmaz meselesinde aldığı sert tavırmış.
Anlaşılan o ki ABD’de yargılanmakta olan Sezgin Baran Korkmaz, Türkiye tarihinin en geniş katılımlı, en geniş yelpazeye yayılan siyasi koalisyonunu kurmuş.
İnşallah bir gün bu koalisyonun içindeki unsurları da öğreniriz.