Lebon, Şütte ve diğerleri
Beyoğlu’nun simgesel mekanlarından biri daha, Lebon Pastanesi de kapanmış.
Herkes pek üzgün.
Üzüntülüleri sosyal medyada okuyunca tebessüm ettim.
Beyoğlu mu kaldı ki, Lebon kalsın.
Beyoğlu’na, eski adı ile Büyük Pera Caddesi’ne, bizim kullandığımız adı ile İstiklal Caddesi’ne çıktığınız zaman bir Beyoğlu hissi oluşuyor mu içinizde.
Yemin ederim, Beyrut’taki Elhamra Caddesi bile İstiklal’dan daha Beyoğlu.
Beyoğlu dediğin artık Şam’ın bir kenar mahallesi.
Yolda yürürken Türkçe duyduğunuz zaman “Kim bu?” diye şaşkınlıkla bakıyorsunuz.
Dükkanlarda çalışanlar bile Suriyeli.
Arada Batılı turistler de var ve artık Türkiye’yi Arap ülkesi gibi gösteren filmlerin gerçekçi olduğunu düşünüyorlar.
Sokak müzisyenleri bile Arap.
Beyoğlu bitmiş.
Biz “Eyvah Lebon da kapandı” diyoruz.
Kapanır tabii.
Nasıl dayansın Lebon.
En az Lebon kadar Beyoğlu olan Şütte kapandı farkında mısınız!
Markiz çoktan gitmişti zaten.
Bu toprakların en eski markası Hacı Bekir hala dayanıyor ama daha ne kadar dayanır bilmiyorum.
Balıkpazarı’nda Üç Yıldız şekerleme de direniyor.
Nereye kadar direnecek bilinmez.
Tunç Balık da direniyor ama Caddebostan’da yeni açtığı yere kaçacak diye de korkmuyor değilim.
Beyoğlu’nu Beyoğlu yapan pek çok şey bir bir gidiyor elimizden.
Karaköy’deki Baylan az mı simgeseldi Beyoğlu için.
O da çoktan gitti.
Şampiyon Kokoreç artan kiraları ödeyemedi taşındı.
İmroz kapandı.
Biz ise gidenin arkasından hayıflanıyoruz.
İyi de bunlar kapanmasın diye parmağımızı kıpırdatıyor muyuz!
Mesela Lebon kapandı diye üzülenler, ağıt yakanlar Lebon’un kapısından içeri en son ne zaman girdi?
Var mı cevabınız.
Sürekli bir “Bir şey yapılsın” talebi.
İyi de hep başkaları mı yapsın.
Yok mu sizin üzülmek dışında bir sorumluluğunuz.