Kia'dan uzay üssü alfa aracı: EV6
Bugün siyaset yazmayacağım.
Siyasete yarın döneriz. CHP'nin İstanbul'daki toplantısını, 6 yaşındaki kızının cinsel obje olarak kullanılmasına izin veren tarikat lideri aşağılık tipleri falan yarına bırakacağım.
Bugün çoktandır yazmadığım bir alana, otomobil yazılarına geri döneceğim.
Yıllarca otomobil izlenim sürüşleri yazdım.
Son bir iki yıldır pek yazmıyordum.
Geçerli bir nedenim vardı.
Pandemi sırasında ve sonrasında Türkiye’de zaten otomobil bulunmuyordu.
Yazsan ne olacak, almak isteyene otomobil mi vardı bayilerde.
Tabii bir de millet yiyecek iki lokma bulamazken otomobil yazmayı pek de canım çekmiyordu.
Ama siz okurlardan da, özellikle genç okurlardan “Niye otomobil yazılarını bıraktın” diye serzenişler geliyordu.
Araç tedarikindeki sıkıntı da biraz hafifleyince, “Yazayım bari" dedim.
Habertürk’ün müthiş otomotiv editörü Yiğitcan Yıldız’la konuştuk ve “Hazır TOGG da geliyorken, elektrikli otomobillere ağırlık verelim, TOGG’un olası rakiplerini de göstermiş oluruz” dedik.
Ancak tam da TOGG’un ikinci lansmanının yapıldığı günlere denk getirmeyelim de, öküz altında buzağı arayanlara malzeme vermeyelim diye düşündüm.
ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİ ANLATALIM
Bu nedenle birkaç hafta boyunca sizlere Türkiye pazarında satışa sunulan elektrikli otomobilleri anlatacağım.
Tabii araya bir iki egzotik otomobili de sokarım çünkü ben hala motor sesini, silindirleri, altı, sekiz, on iki pistonun inip gidip gelerek krank milini çevirmesini, volanın gücü debriyaj üzerinden vites kutusuna aktarmasını, oradan da şafta yüklenip diferansiyele gitmesini ve aks üzerinden tekerlekleri döndürmesini seviyorum.
Bütün bu mekanizma beni hasta ediyor.
Evet, otomobil icat edildiği halde ata binmekte ısrar edenler gibiyim belki ama ne yapayım ki, durumum bu.
Tabii elektrikli otomobilleri dışlayacak kadar da şuursuz değilim.
Ancak hala kafamda geleceğin elektrikli otomobillerinin enerjisini pille mi taşıyacağız yoksa yakıt hücresi ile mi üreteceğiz emin değilim.
Sanki pil işi de çok uzun sürmeyecek gibi hissediyorum, bu teknolojiyi yeterince temiz, yeterince çevreci bulmuyorum açıkçası.
Geleceğin teknolojisi ne olacak meselesini bırakıp günümüze dönersek, şu anda elimizde yakıt hücreli otomobil sayısı pek az ama bataryalı otomobil sayısı giderek artıyor ve ben de bugün bunlardan birini anlatacağım size.
Yanlış hatırlamıyorsam, son olarak size tanıttığım elektrikli otomobil Mercedes’in EQS’iydi ve bana göre otomobil teknolojisinin o güne kadar gördüğüm en yüksek zirvesiydi. Bu yılın başında 3 milyon 800 bin TL olan fiyatı ile sınıfına ve sunduklarına oranla son derece makul bir seçenek olarak görülürken Türkiye’nin şahane ekonomi yönetimi sayesinde aynı aracı bugün 6 milyon TL civarında bir fiyata alabiliyoruz.
UZAYDAN GELEN KIA
Neyse, derin mevzuları bırakıp, bu hafta size anlatacağım otomobile gelelim.
Elbette bir Mercedes EQS değil ama bir o kadar dikkat çekici bir araç.
Kia EV6 GT Line.
Kia son yıllarda çok önemli aşamalar kateden ve kalite çıtasını sürekli yükselten bir otomobil olarak göze çarpıyor.
Bu açıdan biraz Mazda’ya benzettiğim araç özellikle Sportage modeli ile son birkaç yıldır önemli bir başarı elde etti.
Kia son olarak yaptığı logo değişikliği ile bu yükselişini iyiden iyiye teyit etti.
Bugün size anlatacağım EV6 modeli ise çok ilerici çizgileri ile bir süredir dikkatimi çekiyordu ve elektrikli araçları yazmaya karar verince, Kia’dan bir adet EV6 rica ettik.
Onlar da sağolsunlar bir adet EV6 GT Line gönderdiler.
Kia EV6’nın dış görünümünü anlatmak zor.
Biraz Jetgiller, biraz Uzay Yolu.
Bayide satılan bir otomobilden çok, fuarlarda sergilenmek üzere hazırlanmış bir prototip gibi.
Çok iddialı, çok şık, çok modern, çok güzel.
Buram buram yenilik ve teknoloji kokan bir dizayn anlayışı ile üretilmiş.
Hele hele rengi. Kia'nın Moonscape grisi adını verdiği, mat gri. Mercedes AMG'leri hatırlatan bir ton. Müthiş.
Çık şık adaptif led farlar, muhteşem bir arka dizayn, öne atılmaya çok hazır gibi bir his uyandıran yan görünüm.
Bir Uzakdoğu otomobili değil de, sanki bir İtalyan spor otomobilin SUV segmentine giriş modeli gibi.
Hani sağından solundan biraz çekiştirip genişletseniz Purosangue’den daha safkan bir Ferrari, Lamborghini Urus’tan daha bir yabani bir Urus olacak.
BU KAPI KOLLARI BENİ KORKUTUYOR
EV6’nin yanına yaklaştığınız zaman aynı Tesla ya da Mercedes’in yeni üst modelleri gibi kapı kolları yuvalarından çıkarak size eilini uzatıyor.
Ama kolların tarzı daha çok Aston Martin’i andırıyor.
Şık mı şık.
Ama Tesla’da en çok arıza çıkaran unsurun bu kapı kolları olduğunu da biliyorum. (Muhtemelen Mercedes’te de öyle olacaktır.)
Ne kadar alengir, o kadar sorun.
Otomotiv dünyasının değişmezi.
KOLTUKLAR SPACE X DRAGON'DAN
Kia EV6’nın kapısı açılınca, dış görünümde hissettiğiniz prototip otomobil duygusu güçlenerek devam ediyor.
Çünkü otomobilin içi de aynen dışı gibi seri üretim için değil de, sergilenmek üzere tasarlanmış gibi.
Koltuklar sanki Space X’in yeni uzay aracı Dragon’un içinden çıkıp gelmiş gibi.
Hafif, modern, ergonomik ve sağlam görünüyor.
Daha önce benzer koltukları pek çok markanın prototiplerinde görmüştük ama bir bayide satılan bir araçta ben ilk kez görüyorum.
Koltukların ince yapısı, geniş ön cam ve büyük yan camlar ve tabii oldukça geniş cam tavan sayesinde otomobilin içi müthiş ferah, aydınlık ve geniş görünüyor.
Koltuklar çok ergonomik. Çok rahat. Hafif sert ama bu uzun yolculuklar için çok daha iyi. Fazla yumuşak otomobil koltuklarının bir süre sonra ne kadar rahatsız edici olduğunu eski Amerikan araçlarından hatırlayanlarınız olabilir. (Bu arada modern otomobillerde gördüğüm en rahatsız sürücü koltuğunun BMW 7 serisinde olduğunu da bir kez daha söyleyeyim.)
FAZLA BİLGİ YORUYOR
Sürücü koltuğuna oturduğunuz anda karşınızda sürücüyü saracakmış gibi duran, oval bir ekran grubu var.
Tüm göstergeler sürücüye yönelik oval ekranlarda toplanmış.
Otomobili sürüşe hazır hale getirdiğiniz anda gerekli ve hatta gereksiz tüm bilgiler ekranlarda beliriyor.
Sanki bir otomobilde değil de Kennedy Uzay Merkezi’nde görev kontrol odasındaymış gibisiniz.
Otomobilin tüm verileri önünüzde.
Sayısız seçenek ile bilgileri kendinize uygun hale getirebiliyorsunuz.
Yeni otomobillerde özellikle elektrikli araçlarda bu veri ve seçenek bolluğu doğrusunu isterseniz beni rahatsız ediyor. Gereksiz. Dikkat dağıtıcı. Ayrıca tüm bunları kullanabilmek için en azından 2 yıllık bir yüksek okula gitmek gerekiyor sanki.
Ama çok güzel göründüğünü de itiraf etmeliyim.
İnsanda otomobil sürmekten daha önemli bir iş yapıyormuş hissi uyandırıyor.
En işime yarayan ise menzil göstergesi.
Otomobilin kullandığınız fonksiyonlarına göre menzili aktif olarak hesaplıyor.
Müzik sistemini açıyorsunuz menzil azalıyor, air conditioner’i açıyorsunuz menzil kısalıyor. Farları yakıyorsunuz menzil kısalıyor.
Kapatıyorsunuz menzil artıyor.
Tabii biraz da insanı ruh hastası ediyor o ayrı.
Ama benim gibi elektrikli araçla yolda kalmaktan ödü patlayanlar için şahane bir uygulama.
Çünkü elimde bidonla benzinciye çok gittim de, elimde batarya ile elektrikçiye gidecek halim yok.
SÜPER FERAH
Sonuç olarak EV6’nın çok kullanışlı, çok ergonomik, çok rahat, çok geniş ve çok çok aydınlık bir içi var.
İç mekanda kullanılan tüm malzemeler de ya dönüşümle elde edilmiş ya da dönüştürülebilir, sürdürülebilir materyaller.
Hayli geniş bagaja ise elektrikli bir bagaj kapağı ile ulaşılıyor. Kapağın en önemli özelliği ise hafızalı olması ve farklı açılarda açık tutulabilmesi.
GAZA DİKKATLİ BASIN
Otomobili sürüşe hazır konuma getirdikten sonra gaza dikkatli basmanızı tavsiye ediyorum çünkü 325 beygir ama 605 nm’lik tork ciddi bir şey ve hemen hissediyorsunuz.
EV6’nin GT Line’ı bu güçle 0’dan 100 KMS sürate 5,2 saniyede çıkıyor.
Bu 8 silindirli bir Maserati Quattroporte veya 430 beygirlik bir Maserati Levante ile aynı süre demek.
Hele bir de biraz daha paraya kıyıp EV6’nin GT’sini alırsanız 0’dan 100’e 3,2 saniyede çıkıyorsunuz ki, bu Ferrari’nin SUV’u Purosangue’den 0,1 saniye daha iyi bir hızlanma demek.
EV6 iki elektrik motorlu ve 4 tekerden çekişli bir otomobil.
Ancak genel olarak güç arka tekerleklerde.
Sadece kalkışta ve gerekli hallerde 4 tekere birden güç veriliyor.
Bu da önemli ölçüde enerji tasarrufu sağlayarak EV6 GT Line’ın menzilini 19 inçlik tekerleklerle 506 kilometreye çıkarıyor. 20 inç tekerlek takarsanız menzil 484 kilometreye düşüyor. Havalı olmanın maliyeti…
Tabii bu makul sınırlar içinde yapılan bir sürüş.
EV6’ların tümünde aynı batarya seti var ve 77 kwh kapasiteli.
Bu batarya ile 325 beygirlik EV6 GT Line 506, EV/ GT ise 424 kilometre yol katedebiliyor.
GT Line’in 100 km başına tüketimi 17,2 kwh, GT’nin ise 20,6 kwh.
EV6 oldukça güçlü ve bu güce oranla dengeli bir otomobil.
Son sürati ise 188 kilometre olarak sınırlandırılmış.
Biraz daha gider diye çok uğraştım ama Nuh dedi peygamber demedi.
188 kms sürati aşamadım.
GT modelinde ise son sürat 260 kms ile sınırlandırılmış.
Bir gün onu da denemek isterim doğrusu.
Sürüşü rahat, yol tutuşu oldukça başarılı, frenleri umduğumdan çok çok daha iyi bir araç yapmış Kia.
EV6’nin en rahatsız edici tarafı ise bakışlar.
Son derece dikkat çekici, değişik, spor, havalı otomobiller kullandım.
Pek azı yolda bu kadar ilgi çekip, insanların bakışlarının kilitlenmesine neden oluyordu.
EV6’yi evde, altarnatif akımla 7 saat 20 dakikada yüzde 10’dan yüzde 100 şarja ulaştırabiliyorsunuz.
Yok eğer DC şarjınız var ise 50 kw’lik bir DC şarjda yüzde 10’dan yüzde 80 şarja 73 dakikada, 350 kw’lik bir DC şarj istasyonunda ise 18 dakikada şarj edebiliyorsunuz.
EV6’nın şimdilik rakipleri Mercedes EQC ve BMW ix1.
Bu üç otomobil fiyat olarak da birbirlerine çok yakınlar.
Kia EV6’nın 325 beygirlik baz modeli 2 milyon 200, aynı güçteki GT Line modeli ise 2 milyon 300 bin TL’den başlıyor.
585 beygirlik GT modeli ise 2 milyon 600 bin TL.
Güçlü Alman markalarının karşısında kalitesi ve gücü ile kafanızı karıştırabilir.
Hatta görüntüsü ile öne bile çıkar.
NOT: Haftaya benzinlilere dönüş. Yeni SL 63 AMG'yi yazacağım.