CHP’nin cumartesi günü İstanbul'da düzenlediği ve seçim öncesi partinin vizyonunu açıkladığı “2. Yüzyıla Çağrı” başlıklı toplantı ile ilgili ne düşündüğümü sordu iki gün boyunca okurlar.
Doğrusunu isterseniz ben benim ne düşündüğümden çok, başkalarının ne düşündüğü ile ilgilendim.
Başkaları dediklerim şunlar:
- İktidar
- İktidarı paylaşanlar
- Muhalifmiş gibi görünüp iktidara destek verenler
- Bir zaman muhalif olup son zamanlarda gizli iktidar yanlısı haline gelenler
- CHP’den umduğu kadar beslenemediği için muhalifleşenler
- İktidar karşıtı olan ama CHP’ye iktidardan daha karşıt olan ulusalcılar
- CHP içi iktidar kavgasında kaybettiği için CHP’den nefret eder hale gelenler
- Faşist düşüncelerini iktidar karşıtlığı arkasına gizleyip, makul siyasetten nefret eder hale gelenler
- CHP’li belediyelerden nemalanıp, parti yönetiminin belediye başkanlarına yaklaşımına göre parti yönetiminin yanında veya karşısında yer alanlar
CHP’nin cumartesi günkü toplantısı, tüm bu gruplarda eşit ölçüde rahatsızlık hatta bazılarında panik bile yarattığına göre bence başarılıdır.
Bu toplantıya içeriği üzerinden değil, hastaneden çıkarak toplantıya gelmiş bir kadının uyuklaması üzerinden eleştiri yapılacak kadar küçülündüyse, yapılan iş önemlidir.
Gelelim benim ne düşündüğüme.
Toplantıyı oldukça başarılı buldum.
Toplantının yıldızı hiç kuşkusuz Selin Sayek Böke idi. Müthiş bir konuşma yaptı.
Toplantıya katılan ve CHP’nin ekonomi politikalarını belirleyip destek verecek olan, benim de yakından tanıyıp, güvendiğim ekonomistlerin toplantı salonunda yer almayıp, video konferans yöntemiyle katılmaları pek hoşuma gitmedi ama sağlıkları açısından doğru yaptılar.
Rifkin ile ilgili fikirlerimi daha önce yazdığım için tekrarlamaya gerek görmüyorum ama iktidara danışmanlık yapıyor olsa idi “Almanya ekonomisini uçuran adam” olarak anlatılırdı. CHP’ye destek verince “Yanlış enerji politikası ile Almanya’yı batıran adam” olarak lanse edildi. Endüstri 4.0’a geçilirken çevre duyarlılığı önermesi suç haline getirildi. Cahil cühelayı ya da ülke ekonomisini McKinsey’e emanet edip, yakalanınca çark edip ilişkiyi gizliden sürdürenleri zaten önemsemiyorum ama kendini “solcu” olarak tanımlayanlar bunu yapınca samimiyet testinde sınıfta kalıyorlar.
Organizasyon CHP açısından beklenmedik derecede başarılı idi.
Seçimin kazanılması halinde, bilginin ve bilimin öne çıkarılacağını, ortak aklın ve çoğulculuğun önem kazanacağını göstermesi açısından önemli idi.
Ama benim asıl beklediğim 6’lı masanın ortak bir ekonomi toplantısı yapmaları ve ekonomi ile ilgili fikirlerini ve yönetim anlayışlarını ortaklaşa bir biçimde açıklamaları.
Sonuçta İyi Parti’nin de, DEVA’nın da ekonomi kadroları çok iyi.
Ancak bunca iyi adamın birlikte nasıl çalışacağını de merak ediyorum doğrusu.