Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yukarıdaki hesabın sağlamasını yapmak için, Karadeniz’deki gaz ilk bulunduğu zaman tanıştığım bir arkadaşımı aradım.

        Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden birinde üst düzey yönetici olan ve özellikle derin deniz petrol/gaz arama ve çıkartma operasyonlarının sayılı uzmanlarından olan 50 yıllık dostumu.

        Karadeniz’deki gaz ilk bulunduğu zaman bunun çıkartma ve karaya ulaştırma maliyetinin 5 milyar dolar civarında olacağını söylemişti ve ben de yazmıştım.

        Bugün gerçekleşen rakamlar da haklılığını gösterdi.

        Eski Botaş yönetici ve gaz uzmanı Ali Arif Aktürk’ün makalesini ve hesaplarını dostuma sordum.

        İnceledikten sonra son derece karışık bir hesaplama yöntemi yolladı.

        “Açıklanan doğalgaz miktarı 540 milyar. Ali Bey yabancı yayınlara bakarak 100 milyar metreküp çıkarılacağını söylemiş. Bu oran çok düşük. Recorvery oranı yüzde 10 gibi oluyor. Hesabı buna göre yapmış. Biz de öyle yapsak bile aslında operasyon fizibıl. Şöyle anlatayım. Botaş gazı 6,17 dolar/mmBTU’ya satıyor. 100 milyar metreküp gaz 6,17 USD/mmBTU’dan 22 milyar USD eder. 4,5 milyar dolarlık yatırım ve işletme maliyeti doğru hesap. Buna 2 milyar dolar da ilk arama ve sondaj gemisi ve platformu maliyetlerini de eklemek lazım. Eder 6,5 milyar dolar. Buna 35 yıllık işletim maliyetini de eklesek. Yine fizibıl. Tabii gaz fiyatının 6 USD, LNG fiyatının da 35 USD olduğunu unutmayalım. Yani bugün fiyatlar yüksek. Bu soruyu 2 yıl önce sorduğun zaman bu iş fizibıl değildi. O sırada ikisi de 2-3 dolar civarında geziyordu. Ama bir ara 100 dolara kadar da çıktı LNG. Fiyat artışı bu işi verimli ve doğru hale getirdi. Yarın fiyatlar tekrar düşerse. Hesap da değişir. Çıkarılabilir gaz miktarı arttıkça da hesap değişir. Tabii aynı yerden çıkarılacak gazdan bahsediyorum. Başka havzadan çıkacak gaz, tüm bu masrafların da yeniden yapılmasını gerektirir."

        Kendin çıkarsan da bedava değil

        Kendin çıkarsan da bedava değil
        0:00 / 0:00

        Karadeniz’de bulduğumuz doğalgazı herkes heyecanla bekliyor.

        Özellikle de “Açın kombileri sonuna kadar, gaz bedava olacak” diyen salaklar ve bu salaklara inanan salaklar.

        Bunlar açın kombileri dediği günden bu yana evlere gelen doğalgaz fiyatının birkaç kat arttığını benim söylememe gerek yok, zaten içinizde hissediyorsunuzdur.

        Peki gerçekten Karadeniz’deki gaz çıkarıldığı zaman doğalgaz fiyatları ucuzlayacak mı!

        Devlet faturayı ödemeyi kabul eder, sübvansiyonu arttırırsa elbette ucuzlar ama bunun için Karadeniz’den gaz çıkarmaya gerek yok.

        Rusya’dan alırken de ucuzlayabilir.

        Hatta seçim arifesinde isterlerse bedava bile verip göz boyayabilirler.

        Biz doğalgaz çıkarmanın heyecanına kapılmadan, Karadeniz’de bulunan gaz ve bu gazın çıkarılması ile ilgili soruları soralım.

        Aslında bu soruları bu konunun en önemli uzmanlarından Ali Arif Aktürk’ten alıntılayarak soralım.

        1. 500 milyar metreküpün üzerinde doğalgaz bulunduğu söylenen rezerv alanında çıkarılabilir gerçek rezervin ne kadar olduğu ile ilgili olarak konunun uzmanı DeGolyer and McNaughton tarafından bir rapor hazırlandı. Buraya milyarlarca dolarlık yatırım bu rapora dayanılarak yapılıyor olmalı. Bu rapor, bu işi finanse eden Türk halkına şeffaf olarak niye açıklanmıyor?

        REKLAM

        2. Derin denizin altındaki 3 bin metrelik kuyulardan çıkarılacak olan doğalgazın çıkarılması ve karaya taşınması konusunda bir konsorsiyum ile anlaşma yapıldı. Schulumberger-Subsea konsorsiyumu. Bu anlaşmanın detaylarını bilmiyoruz. Sadece Subsea ile yapılan bölümün 750 milyon dolarlık kısmı kamuoyuna açıklandı ancak toplam sözleşmenin 3,2 milyar dolar olduğu uluslararası piyasada konuşuluyor. Üç milyar iki yüz milyon dolar. Bu devasa miktar ile ilgili bir açık ihale yapıldığını da duymadık. Bu işi yapabilecek başka firmalar olmadığı için mi bu ihale bu konsorsiyuma verildi?

        3. Doğalgaz ve enerji sektörü ile ilgili yayınlarda Sakarya Gaz Sahası’nın 2024 yılında ticari üretime geçebileceği açıkça yazılırken biz Mart ayında hangi yerli doğalgazı kullanacağız.

        4. Yine aynı uluslararası yayınlarda bu sahada 2024 yılında başlayacak ticari üretimin ilk yıl günde 6,5 milyon metreküp olacağı 2025-2030 yılları arasında en verimli haline gelip günde 10 milyon metreküpe ulaşacağı, 2031 yılından itibaren verimin düşmeye başlayacağı ve 2057 yılında sahanın ekonomik ömrünü tamamlayacağı yazılıyor. Zaten karada kurulmakta olan Gaz İşleme tesisinin günlük kapasitesi de 10 milyon metreküp. Bu durumda uzmanların hesaplamalarına göre faz 1 kapsamında 2057 yılına kadar çıkarılacak doğalgaz miktarı yaklaşık 100 milyar metreküp. Sadece ilk Schulumberger-Subsea konsorsiyumuna 3,2 milyar dolar ödeneceği ve kuyuların açılması ve gazın taşınması ve kamulaştırma bedelleri ve beklenmeyen giderler olarak 2057 yılına kadar toplam 4,5 milyar dolarlık harcama yapılması bekleniyor. Bu durumda her bin metreküp doğalgazın maliyeti 450 dolar oluyor. Oysa bugün Botaş konutlara aynı miktarda doğalgazı 218 dolara satıyor. Yani Karadeniz’den çıkaracağımız gazın maliyetinin yarısından da ucuza.

        Sakın yanlış anlamayın.

        Bu gazı çıkarmayalım falan demiyorum.

        Bazen daha pahalı bile olsa, kendi kaynağımız değerlidir.

        Çıkaralım.

        Ama bunun bedava olmadığını da bilelim.

        Not: Buradaki hesaplamalar Ali Arif Ertürk'ün makalesinden bire bir alınmıştır.

        1 günün kaybettirdiği 17 yıl

        1 günün kaybettirdiği 17 yıl
        0:00 / 0:00

        Bir dönem gazetecileri mail yağmuruna tutan EYT'lilere "Pes etmeyin. Mail yağmuruna ve siyasetçileri sıkıştırmaya devam. Bir seçim gelir. İktidar sıkışır, mecburen çıkarır" demiştim ve bunu da yeniden hatırlatmıştım.

        Değimiz gibi oldu.

        Üç yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan "EYT ülkeyi batırır. İskandinav ülkeleri bunu yaptılar ve battılar" demişti. EYT'liler bu yüzden umutsuzdu.

        Ama keser döndü, sap döndü ve erken yaşta emekliliği "Ülkeyi batırmakla" eşdeğer gören AK Parti iktidarı erken yaşta emekliliği yasalaştırdı.

        Zannediyorsunuz ki, sorun bitti.

        Hayır efendim sorun yeni başladı.

        İktidarın aldığı karar bir kısım EYT'liye müjde ama aynı zamanda son derece saçma sapa bir başka durumu ortaya çıkardı.

        7 Eylül 1999'da işe girişi yapılan bir kadın 38 yaşında, bir erkek 43 yaşında emekli olabilecek.

        8 Eylül günü işe giren bir kadın 55, bir erkek ise 60 yaşında emekli olabilecek.

        1 günün bedeli 17 yıl.

        Fikri Akyüz buna şahane bir isim takmış.

        "Emeklilikte Yaşa Takılanlar"ın sorunu halledildi şimdi artık "Emeklilikte güne takılanlar"ın sorunu başladı.

        Seçime doğru oy oranları beklendiği kadar artmaz ise hiç merak etmeyin o da çözülür.

        Yasa bugün, maaş ne zaman!

        Yasa bugün, maaş ne zaman!
        0:00 / 0:00

        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bürokratları panikte.

        Türkiye'de her yıl belirli oranda emekli olan vatandaş ve bu sayıya göre organize olmuş, hizmet veren bir sistem var.

        Şimdi bir anda 2,5 milyon kişi emeklilik kuyruğuna girecek.

        Bu konudaki dertlerini ileten bürokratlar şöyle diyor.

        "Normal zamanlarda emeklilik işlemleri 1-2 ay kadar sürüyordu. Çünkü epey uğraş gerektiren bir işlem. Bazı kayıtlar dijital dönem öncesine dayanır. Çalışanın iddiası ile kayıtları eşleştirmek gerekir. Bazen arşivlere girmek, evrak toplamak şarttır. Bunun yapılabilmesi bir süreçtir. Düşünün ki, şimdi bir anda 2,5 milyon dosya önümüze gelecek.

        Bunları tek tek ele almak zorundayız. Hata yapmamak zorundayız. Çünkü bir hata, emekli olana yıllar sonra faiziyle geri ödeme sorunu bile çıkartabilir. Bu yüzden işlemler epey sürecektir. Kimse yarın emekli maaşını alır cebe koyarız diye heveslenmesin. Üç dört ayı bile bulabilir. Hatta aşabilir."

        Hadsiz

        Hadsiz
        0:00 / 0:00

        Bir köşe yazarı, kendi işini doğru düzgün yapmaktan acizken, ona bunun işine karışmayı kendine vazife edenmiş.

        Muhalif tavırlı iki sanatçıya akıl vermeye kalkışmış son olarak.

        Tarkan'a ve Gülşen'e.

        Muhtemelen biri İzmir'de konser verdiği, diğeri de önümüzdeki günlerde vereceği için olsa gerek.

        Demiş ki, "Ben Tarkan'ın da Gülşen'in de siyaset üstü sanatçılar olarak kalmasını arzu ediyorum"

        Artık herkese emir vermek, ne yiyip içeceğine kaç kez seks yapacağına kadar karışmak moda ya, bu hadsiz de kendince böyle bir karar almış.

        "Bu ikisi siyaset üstü kalsın."

        Baş üstüne.

        Ulan, sana mı kaldı kimin ne tavır alacağına karar vermek.

        Hadi de ki, adam sanatla siyaset karışsın istemiyor, sanatçıları koruyor.

        Siyaset üstü kalması gerekenler sadece onlar mı!

        İbrahim Tatlıses, Yavuz Bingöl, Bülent Ersoy, Orhan Gencebay'dan niye böyle bir talebin yok o zaman?

        Bunlar siyaset altı kalabilirler mi!

        Mesele hangi siyasetin altında kalındığı mı!

        Senin kaldığın altta kalmak caiz mi!

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        İnsanlara yer sofrasını övmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar