Sevgili Pakize Suda’nın ölümünden sonra bir şey yazmadım.
Yazamadım.
Çünkü olan biteni hayretle izliyordum.
Pakize, nur içinde yatsın, Habertürk gazetesini kurduğumuz zaman ilk anlaştığım yazarlardan biri idi.
Mantığını, o muhteşem düşünme ve eleştirme yeteneğini etkileyecek hastalığının pençesine düştükten sonra yazı yazmaya devam etmesi için de elimden geleni yaptım.
Ama bir noktadan sonra artık devam etmek mümkün değildi.
Çok sevdiği köşesini terk etmek zorunda kaldı.
Allah tarafından kız kardeşi ve yeğenleri çok sahip çıktılar ve son yıllarını nispeten huzur içinde geçirmesini sağladılar.
Allah hepsinden razı olsun.
Hayretle izlediğim ise şuydu.
Biliyorsunuz, Pakize Suda, aslında bir sanatçı idi ve yazarlığa sonradan başladı.
Hürriyet’in efsane magazin müdürü Sevgili Orhan Olcay’ın keşfiydi.
Orhan, Pakize’yi yazar olarak istedi.
Ertuğrul Özkök de onay verdi.
Bir süre sonra o zamanki Doğan Grubu içinde bazı “çok önemli” isimler Pakize Suda’ya karşı tavır aldılar.
Bir şarkıcı, bir oyuncu nasıl olur da Hürriyet gibi bir gazetede yazar olabilirdi.
Bu tepkilerini önce dedikodu olarak, gazete koridorlarında, odalarda başlattılar.
Sonra Pakize’nin yazılarını Sezen Aksu’nun kaleme aldığına dair şailar çıkaracak kadar iğrençleştiler.
Sonra işi daha da büyüttüler.
Bir gün Orhan Olcay odamdan içeri girdi.
Çok üzgündü.
“Fatih desteğine ihtiyacım var” dedi.
Grubun çok ağır abilerinden biri ve onun yakınındakiler Pakize Suda’ya açıktan bayrak açmışlardı.
Patrona kadar gidip “Bu kadın bizim gazeteye yakışmıyor. Bunu yollayın” demişlerdi.
Bir anlamda rest çekmişlerdi.
Oysa Pakize çok okunan, alanında etkili ve en önemlisi yazarlık namusu çok yüksek birisiydi.
Orhan Olcay, “Sen de Pakize’nin yanında durursan bunların patronu etkileme şansı azalır” dedi.
Hemen yayın yönetmenine, Ertuğrul Özkök’e gittim.
Allah var o da çok üzgündü. “Biliyorum. Ben de Pakize’nin kalmasını çok istiyorum. Desteğin önemli” dedi.
Ve Pakize kaldı.
Daha sonra ben ayrıldım.
Önce Sabah gazetesinin başına geçtim, sonra mevcut iktidarın bu gazeteye el koymasının ardından Habertürk’ü kuran ekibin başında yayın yönetmeni olarak yer aldım.
Ve o sırada Hürriyet'ten çıkarılmış olan Pakize Suda’yı da Habertürk’ün ekibine dahil ettim.
Sağlığı izin verdiği sürece de şahane bir şekilde birlikte çalıştık.
Şimdi Pakize Suda’nın ölümünün ardından yazanlara bakıyorum da, o gün Pakize Suda işten çıkarılsın diye Aydın Doğan’ın kapısına dayananlar bugün en içten Pakize Suda güzellemeleri yazıyorlar.
Ben de izliyorum.
Orhan Olcay da öteki taraftan izleyip acı acı tebessüm ediyordur muhtemelen.