Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki gün memur ve emeklilere yapılacak zam oranı “müjde” olarak açıklandı.

        Yüzde 25.

        TÜİK palavradan bir enflasyon oranı açıklamıştı, zam da bu oranın gerektirdiğinin bir kıl üzerinde olunca müjde olarak verilmişti.

        Haliyle kıyamet koptu, tepkiler arşı alaya ulaştı, sonunda zammın üzerinden 24 saat bile geçmeden celep pazarlığı yapılır gibi zamma zam geldi. Yüzde 30’a çıkarıldı. Belki biraz daha pazarlık yapılırsa yüzde 35 yüzde 40 bile olabilirdi, kim bilir belki de olur.

        Komik zamda artış milleti bir nebze olsun sevindirdi.

        Bundan birkaç gün önce de bizzat iktidar tarafından “çıkması ihanet” olarak görülen EYT kararı çıktı. Hem de öyle bir çıktı ki, herhangi bir yaş sınırı bile getirilmedi.

        EYT mağdurları da buna sevindi.

        Şunu söylemeliyim ki, bu sevinçler son derece yersizdir ve aslında sevinmemizi değil, oturup uzun uzun düşünmemizi belki de ağlamamızı gerektirecek bir durumu işaret etmektedir.

        Niye mi?

        Anlatayım.

        İktidar EYT kararını 27 Aralık’ta aldı.

        Yıllardır süren Emeklilikte Yaşa Takılanlar sorununu çözme iradesini 28 Aralık’ta açıkladı.

        Aynı iktidarın hazırlayıp TBMM’ye sunduğu Bütçe Yasa Tasarısı ise 16 Aralık’ta yani EYT kararından 11 gün önce TBMM’den geçti.

        Ve iktidarın hazırladığı ve onaylattığı bütçede, EYT’nin bırakın özel sektörü, kamuya getireceği yük ile ilgili tek bir kör kuruşluk harcama görünmüyor.

        EYT, özel sektörden ve kamudan milyonlarca kişinin işten ayrılması, bunlara milyarlarca lira tazminat ödenmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na milyarlarca liralık ek yük binmesi demek.

        Ve EYT kararını veren irade, bu kararı o kadar hazırlıksız, o kadar hesapsız biçimde vermiş ki, 11 gün önce Meclis’ten geçirdiği bütçe kanununda bu işle ilgili hiçbir harcama ve karşılığında gelir kalemi görünmüyor.

        Keza aynı durum memur ve emekli zamları için geçerli.

        Önce yüzde 25, 24 saat geçmeden yüzde 5’lik artış ile yüzde 30.

        Oysa devlet dediğin, çalışanına veya eski çalışanına yapacağı zamda sınırlarını zorlar ve mümkün olan en yükseği verir değil mi!

        Belli ki böyle bir şey yok.

        Yüzde 25 demiş sonra bakmış olmuyor yüzde 30 demiş.

        Şimdi herkeste bir “Acaba kazıklandık mı?” hissi. Öyle ya acaba zorlasak yüzde 40 olur muydu duygusu.

        Pazarlıkla bir mal aldığınızda hep içinizi kemiren acaba biraz daha pazarlık etsem daha da indirim olur muydu fikri.

        Bu yüzden emekli ve memur zammına da, EYT kararının bütçenin yasalaşmasından birkaç gün sonra yapıldığı halde bütçede bununla ilgili tek bir kalem bir kör kuruş bile ayrılmamış olmasına sevinmemek lazım.

        Tam aksine devletin nasıl yönetildiğini görüp üzülmek gerek.

        Darphaneyi verseniz daha iyiydi

        Darphaneyi verseniz daha iyiydi
        0:00 / 0:00

        Geçen hafta Osmangazi Köprüsü ve İzmir-İstanbul Otoyolu geçiş ücretleri meselesi tartışıldı ve birileri sosyal medyaya “Zam geldi” diye yazınca ilgili bakanlık şiddetli bir yalanlama ile “Zam falan gelmedi, Bunlar karalama kampanyası” diye açıklama yaptı.

        Bunlardan ne biri doğru ne de diğeri.

        Bakanlık doğru söylüyor, köprüden geçen vatandaşların ödeyeceği ücrete iddia edilen oranda bir zam gelmedi.

        Bakanlık eksik söylüyor, köprüyü yapıp işleten firmaya araç başına ödenecek ücret öyle bir arttı ki, ne artmak.

        Herhalde artık öğrenmişinizdir, Osmangazi Köprüsü geçiş ücreti anlaşma yapıldığı sırada araç başı 35 dolar artı yüzde 8 KDV idi.

        Ve yine anlaşmaya göre her yıl bu fiyata ABD enflasyonu kadar zam yapılacaktı.

        Son yıllarda ABD enflasyonu ABD’ye göre yüksek seyrettiği için 2022 yılında bu ücret araç başı 47,55 dolara çıkmıştı.

        Bunun Türk Lirası karşılığı ise tam tamına 690 TL ediyordu.

        Ancak bu geçiş ücretine direk yansıtılmadı. Geçiş ücreti 184 TL olarak açıklandı. Aradaki farkı müteahhitlere devlet ödedi.

        Yani köprüden geçen vatandaş aracı için 184 TL ödedi, geçmeyen vatandaşlar ise aradaki 506 TL farkı.

        Köprüden garanti edilen kadar yani günde 40 bin araç geçse bile devlet müteahhitlere yaklaşık 4,5 milyar TL daha ödedi.

        Peki bu yıl ne kadar ödenecek!

        O baştan belli.

        Geçen yıl 47,55 dolar olan fiyata bu yıl ABD enflasyonu kadar yani yaklaşık yüzde 7 zam gelecek.

        Geçen araç başına müteahhit firmaya ödenecek ücret yaklaşık 51 dolar olacak.

        Bu da bugünkü dolar kuru olan 18,7 TL ile çarpıldığında 953,7 TL’ye tekabül edecek.

        Eğer bu artış geçen araçlara yansıtılmaz ise Hazine, köprüden geçmeyenlerin cebinden geçen her araç için müteahhit firmaya 769,7 TL fark ödeyecek.

        Bu da 11,5 milyar TL edecek.

        Tabii bu 40 bin araç geçmesi halinde.

        Başta iddia edilenin aksine araç sayısı arttıkça Hazine’nin cebinden çıkan para azalmayacak artacak.

        Allah muhafaza 100 bin araç falan geçerse müteahhitlere her yıl yeni bir köprü parası ödemek zorunda kalacağız.

        Bu şahane anlaşmayı yapanları kutluyorum.

        Gerçekten övünülecek bir iş yapmışlar.

        Bu müteahhitlere matbaada para basma hakkı tanısalardı, ülke için daha az zararlı, müteahhitler için daha az kârlı olurdu.

        Sigaraya belediye vergisi eklenmeli

        Sigaraya belediye vergisi eklenmeli
        0:00 / 0:00

        İspanyol hükümeti şahane bir karar almış.

        Sokaklara atılan izmaritleri temizleme maliyetini, sigara şirketlerine fatura edecekmiş.

        Şahane bir uygulama.

        Bence aynısı bizde yapılmalı.

        Sokaklardaki sigara izmaritleri kadar ilkel ve çirkin bir görüntü yok bana göre.

        İstanbul’da, şehrin en şık caddelerinden biri olan Abdi İpekçi Caddesi, birkaç yıl önce caddede mülkü olanlar tarafından toplanan para ile bir Açıkhava alışveriş merkezi gibi baştan aşağı yenilendi. Caddeye dev saksılar içinde bitkiler yerleştirildi.

        Bir gün yolunuz düşerse gidip bu caddenin bir de bugünkü haline bakın.

        O güzelim saksılar birer izmarit çöplüğü.

        Garibim belediye çalışanları her gün o saksıları temizliyor, akşam olmadan saksılar izmaritliğe dönüyor.

        Ofislerde sigara içmek yasak olduğu için, herkes sokakta içiyor ve güzelim cadde, dünyanın en lüks ve pahalı markalarının olduğu sokaklar leş.

        Bu sadece bu caddeye özel bir durum da değil.

        Her yer aynı durumda.

        Bu pislik bir dert, pisliği temizlemek bir başka dert.

        Bunun parasını sigara şirketlerine ödetmek ise son derece yerinde bir karar.

        Bunun en kolay yolu ise sigaralara bir de belediye zammı eklemek.

        Sonuçta o pisliği temizleyen vergiyi alan merkezi hükümet değil belediye.

        Parayı da o almalı.

        En azından bir bölümünü.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        İnsan yerine koyulmayı talep ettiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar