Şantaj zamları
20 yıllık iktidarımız, 20 yılı aşan iktidar süresi içinde sayısını dahi unuttuğum sayıda eğitim reformu gerçekleştirdi.
Her yeni gelen bakan eğitimde muazzam projelerini ve planlarını devreye soktu ve sonunda gelinen yer ortada.
Son icatları olan 4 artı 4 artı 4 denilen eğitim sistemi, Türkiye’nin öğrenciye bir kültür aşılayan köklü eğitim kurumlarının etkisini de ortadan kaldırıp, onları da sıradanlaştırmanın yanında son günlerde ortaya çıkan bir başka eğitim sorununun da kaynağı oldu.
“Zamlı eğitim”.
Bağlantıyı anlatalım.
Türkiye’de giderek artan enflasyonun etkisi elbette ki, “paralı eğitim”de yani özel okullarda görülüyor.
Maliyetleri artıyor.
Bu maliyetler sonuçta öğrencinin ödediği ücrete yansıtılıyor.
Eğitim almaktan vazgeçebileceğiniz bir lüks tüketim maddesi olmadığı için, bu zamlar ailelerde sıkıntıya neden oluyor.
Çünkü şanslı bir azınlık dışında kimsenin geliri enflasyon oranında artmıyor.
Özel okulların aşırı zam yapmasını engellemek ve TÜİK’in açıkladığı enflasyonu dahi ücretlerine yansıtmasını engellemek için Bakanlık bir kural koydu ve artışlara bir yasal sınır getirdi.
Bu sınır yüzde 65.
Bu bile aslında yeterinden fazla zorlayıcı iken buna bir de bölünmüş eğitimin yarattığı sorun ekleniyor.
Sorun şu.
Yüzde 65’lik sınır 4 yıllık dilimler için.
4 yıllık ilkokulu bitirdiniz ve 4 yıllık ortaokula aynı eğitim kurumu içinde devam etmek istiyorsunuz.
Burada yüzde 65’lik bir sınır yok.
Yeniden bir okula başlandığı için, özel okul, kafasına göre bir zammı dayatabiliyor.
İnsaflı ise yüzde 100, insafsız ise yüzde 200.
Sınır yok.
Dahası bu durumda hak arayan ve konuyu CİMER’i şikayet eden velilerin çocuklarının kayıtları da yenilenmeyerek bir de çocuklar ve aileler cezalandırılıyor.
Bakanlığın, aynı eğitim kurumu içinde ortaokula veya liseye geçecek olanlar için de, bir düzenleme yapması ve bir limit koyması şart gibi görünüyor.
Öğrencileri, eğitim kurumunun insafına bırakmak kabul edilebilir bir şey değil.
Benzer bir sıkıntının yaşandığı yer “Özel sağlık sigortası”
Özel sağlık sigortalarında da sistem içinde eski olmanın getirdiği bazı avantajlar var.
Yenileme zorunluluğu gibi, hasarsızlık indirimi gibi.
Bu yüzden de sağlık sigortalarında sigortalayanı değiştirmek sigortalıların hak kaybına neden oluyor.
Ancak sigorta şirketleri de bu durumu istismar ediyor.
“Medikal enflasyonun yüksek” olmasını bahane ederek sağlık sigortalarında yıllık yüzde 150’yi bulan artışlar talep ediyorlar.
Vatandaşlar yıllardır kullandıkları ve bazı haklara sahip oldukları hakları kaybetmemek için bu fahiş artışlara boyun eğmek zorunda kalıyorlar.
Ya da ödeyemeyip, tüm sahip oldukları hakları kaybediyorlar.
Ne Sağlık Bakanlığı ne de Ticaret Bakanlığı bu duruma müdahale ediyor.
Bir sınırlama getirmiyor.
Ben bu iki zam türüne de şantaj zammı diyorum.